Faiz kararında bardağın ne kadarı boş, ne kadarı dolu?
Merkez Bankası’nın 10 gün öncesine kadar yüzde 53 olarak uyguladığı fonlama faizini yüzde 50’de bile tutamadı. İşte bu nedenle dün bankalardan mevduat faizlerinin 6-7 puan civarında düşürüldüğünü öğrendik.
Merkez Bankası’nın hızlı giren yabancı fonlar nedeniyle likidite yönetiminde yaşadığı sıkıntı tasarrufçunun TL mevduat faizlerinin hızla düşmesine neden oldu. Merkez’in fonlama faizi yüzde 48’e inince bankalar da mevduat faizini bu hafta yüzde 45’lere kadar indirdi. Kur garantisi ve yüzde 50 faizli swapla giren sıcak paranın yıllık getirisi ise dolar bazında yüzde 20 olarak hesaplanıyor.
Merkez Bankası’nın yüklü girişler nedeniyle likidite yönetiminde zorlandığını, geçen hafta fonlama faizini yüzde 50’ye indirdiğini söylemiştik. Geçen cuma günü yüzde 48.39’a inen fonlama faizinin dün ise daha da aşağı gelip yüzde 48.13 olduğunu gördük. Merkez Bankası’nın 10 gün öncesine kadar yüzde 53 olarak uyguladığı fonlama faizini artık yüzde 50’de tutmaya çalışacağını tahmin etmiştik ama Merkez Bankası bu oranları bile koruyamadı.
İşte bu nedenle dün banka şubelerine sorduğumuzda geçen haftaya kıyasla TL mevduat faizlerinin 6-7 puan civarında düşürüldüğüne şahit olduk. 5 milyon TL’ye kadar olan mevduata bile yüzde 50’nin altında faiz önerdiklerini öğrendik. Daha küçük miktarlardaki küçük tasarrufçuya ise yüzde 45 civarında faiz teklif ediliyor.
Daha önce bankalarla var olan swapları azaltarak aldığı döviz karşılığı piyasaya verdiği TL’yi çekmeye çalışan Merkez Bankası’nın swap azaltımını son günlerde yavaşlattığı görülüyor. Swap azaltımı kadar etkili olmasa da TL likiditeyi çektiği depo ihalelerinin de yetersiz kaldığı çok açık.
Halbuki Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan konuyla ilgili daha önce parasal aktarım mekanizmaların sağlıklı çalışması için gereken tedbirlerin alınacağını, TL mevduat faizlerinin yüksek kalmasını sağlayacaklarını söylemişti. Yabancı girişi hızlanınca swaplarla bu işi dengeleyen Merkez Bankası böylece bankaların TL mevduatlara düşük kalan faiz oranlarının da artırılmasını sağlamıştı. Ancak son iki haftadır likidite yönetiminde yüklü döviz girişi nedeniyle sıkışmaya başlayınca bu iş aksamaya başladı. Geçen hafta bazı bankalar, Merkez fonlama faizini yüzde 50’ye düşürünce TL mevduat faizlerini indirmeye başlamış, buna karşılık kamu bankaları dahil bazı bankalar yüksek faizleri korumuştu. Ancak dün itibariyle kamu bankaları dahil neredeyse tüm sistemde TL mevduat faizlerinin yüzde 50’nin altına geldiğini öğrendik. Çok büyük miktarlarda mevduat hariç bu 50’nin altında faizle devam edecekleri konuşuluyor.
Halbuki Merkez Bankası’nın mutlaka gerekli tedbirleri alıp TL mevduat faizlerinin yeniden yükselmesini sağlaması gerekiyor. Çünkü ters para ikamesinin sürdürülmesi, bunun için de TL mevduatın cazibesinin korunması gerektiği ortada. Mevduattaki stopajların arttığı ve net getirinin iyice azaltıldığı bir gerçek. Temmuz ayında stopajların yüzde 15’e çıkarılacağı beklentisi göz önüne alındığında, TL mevduat yapanların sağladığı getirinin iyice azalacağı da şimdiden anlaşılıyor. Bu durum o dönemde itirazların büyümesine, stopaj artışından büyük kaynak sağlamayı planlayan Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın işinin de zora girmesine neden olabilir. O nedenle TL mevduat faizinin geç kalınmadan tekrar cazip kılınması gerektiği ortada.
Bu arada TL mevduat faizi getirisinin azalmasının sıcak paraya bu kadar yüksek karlar verilirken gündeme gelmiş olması işin toplumsal yönünün de öne çıkmasına ister istemez neden olacaktır. Merkez Bankası Başkanı dahil hem Bakan Mehmet Şimşek hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan “TL bu süreçte değerlenmeye devam edecek” diye garanti vermiş durumda. Böyle bir garanti yabancı sermayenin beklenenden daha hızlı ve yüklü biçimde TL’ye girmesine neden oldu. Bu yabancı yatırımcının böylelikle getirdiği dövizi geri dönme vakti geldiğinde aynı miktarda geri almayı garantiye aldığı anlamına geliyor. Bunun üstüne yüzde 50 net TL faizi alıyor. Yabancının vergisi yok ve swaplara girdiği için yüzde 50 faizi garanti elde etmiş oluyor. Yabancının şu anda TL’ye yatırım yaparak dolar bazında net yüzde 20 kar elde edeceği hesaplanıyor. Yabancı için TL’ye yatırımı cazip kılan da zaten bu hesaplama.
Yabancı fonlara büyük kârlar elde etme imkanı sunulurken bunun ödeyenin doğrudan ve dolaylı olarak sonunda yine halk olacağı unutulmasın. Yerli tasarrufçunun TL mevduat yaptı diye yabancıdan ayrı tutulduğu görülürken halbuki bunun tam tersinin yapılması gerektiği de ortada.
TL mevduatın ve genelde vatandaşın TL yatırımının bu gidiş devam ederse enflasyon altında kalacağı açık. Enflasyon altında getiri aldığı zaman yerli tasarruf sahibinin yine dövize ve altına kayma ihtimalinin yüksek olduğunu daha önce gördük. Bu olumsuz tablo tam tersine çevriliyor derken yapılan TL mevduat hatası güven açısından büyük bir sorun oluşturacaktır.
Bu arada iç tasarrufların artırılmasının iç talebin frenlenmesi açısından ne kadar zorunlu olduğu da biliniyor. TL’den dönüşün durması veya tersine dönmesinin yeniden yastık altı yatırım araçlarını ve harcamaları tetikleyerek enflasyonist etki yaratma ihtimalinin yüksek olduğu da göz önüne alınmak zorunda.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor