Beklenen anket geldi, 19 Mart sonrası siyasi manzarayı halkın nasıl okuduğu ortaya çıktı. Ekrem İmamoğlu ve CHP 6'şar puan birden almış, birinci sıraya yükselmişler ama bundan daha önemlisi var: Türkiye'de siyasi manzarayı kökünden değiştiren bazı gelişmeler başlamış durumda.
Her ay en büyük merakla beklediğim anket dün geldi.
Aynı dakikalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan İtalya dönüşü A 330 gazetecilerine söylediği şu söz de cep telefonuma düştü:
“Bakalım Cumhurbaşkanlığı yolunda daha kaç CHP’li telef olacak.”
Çok yukarıdan bakan ve küçümseyici bir ifade.
Ama madem “telef olma” sorusu soruldu, o cümleyi takip edelim:
“19 Mart darbesi Ekrem İmamoğlu’nu telef etti mi?”
Aynı saatlerde önüme gelen ankete bakarsanız durum pek öyle görünmüyor.
19 Mart darbesi bazı çevreleri “telef” ediyor, ama onların arasında İmamoğlu yok.
Türkiye’de en yakından izlediğim araştırma şirketlerinden biri Panorama.
Her ay Panorama’nın sonuçlarını merakla bekliyor, satır satır okuyor, yorumlamaya çalışıyorum.
19 Mart Yargı Darbesi sonunda seçmen sosyolojik olarak nereye doğru gidiyor?
Panorama’nın bu ayki anket sonuçları işte bu açılardan bana göre çok önemli sonuçlar ve eğilimlerde değişmeler ortaya koyuyor.
Mesela bu anket CHP’nin Yozgat mitingindeki kalabalığı ve özellikle dört kilometrelik traktör konvoyunu çok güzel açıklıyor.
Ama en önemli sonucu şu:
19 Mart darbesi AKP’ye, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilme planlarında pahalıya patlamış gibi görünüyor.
Bu ayki anketin sonuçlarını çok geniş vermeyi çok isterdim.
Ancak araştırma abonelerine özel gönderildiği için ayrıntılı sonuçlarını yazamıyorum.
Söyleyeceğim tek şey bu araştırmaya abone olanların bu ayki sonuçları dikkatle okuması.
Ama asıl iyi okuması gerekenler AKP yöneticileri ve yargı mensupları.
Türkiye’nin geleceğiyle ilgili çok ilginç trendleri gösteriyor çünkü.
Yazabileceğim genel sonuçlar şöyle…
“Kimi Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istersiniz” sorusuna verilen cevap Şubat’tan bugüne tamamen değişmiş.
Şubat ayında sıralama şöyleymiş:
(*) Mansur Yavaş
(*) Tayyip Erdoğan
(*) Ekrem İmamoğlu.
(*) Hakan Fidan
Nisan anketinde sıralama şöyle değişmiş ve şöyle olmuş:
(*) Ekrem İmamoğlu
(*) Tayyip Erdoğan
(*) Mansur Yavaş
(*) Hakan Fidan.
Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı olarak görmek isteyenlerin oranı yüzde 15’ten yüzde 24’e yükselmiş.
Ama ilginç olanı şu:
Aynı dönemde Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olarak görmek isteyenler de yüzde 17’den yüzde 19’a çıkmış.
Yani 19 Mart darbesi Ekrem İmamoğlu’na 8 puandan çok getirirken Erdoğan’a da 2 puan getirmiş.
Demek ki 19 Mart darbesi kutuplaşmayı arttırırken hem İmamoğlu’na hem Erdoğan’a kazandırmış.
Bu eğilimi kuvvetlendiren ikinci bir sonuç daha var.
Şubat ayı anketinde AKP ve CHP oyları yüzde 24 düzeyinde başa başmış.
Şubat’tan Nisan’a geçen sürede CHP oyları 6 puan artarak yüzde 30’un üstüne çıkmış.
Yine ilginç olanı şu:
Aynı dönemde AKP oyları da 3 puan artarak yüzde 27 düzeyine gelmiş.
Burada da trend aynı.
19 Mart depremi en çok İmamoğlu ve CHP’ye yaramış.
Ama AKP’nin durumunu da konsolide etmiş.
Anlayacağınız şu aşamada kutuplaşma CHP ve AKP’ye yarıyor…
Ancak araştırmanın öteki konularına girdiğiniz takdirde işlerin AKP’nin pek de lehine gitmediğini gösteriyor.
Araştırmada iki sonuç da bunu açıkça gösteriyor:
(*) 2023’de oy kullanmayan ve 2028’de kullanacak olan gençler arasında CHP’nin oyu 1’e 3 farkı açmış durumda.
Yani bu yaş grubundaki yeni seçmenin yüzde 20’si AKP derken yüzde 60’ı CHP diyor.
Ama en en çarpıcı sonuç “düşük eğitim seviyesindeki seçmenden” gelen değişim sinyali.
Panorama Araştırma şirketi Genel Müdürü Osman Sert bu eğilimi şöyle açıklıyor:
“Ak Parti ve CHP arasındaki oylar döneme ve siyasal gelişmelere göre yükselip alçalabiliyor. Ama bunun dışında her iki partinin oy tabanında da yapısal değişimler görülmeye başlandı.
Eskiden eğitim seviyesi yükselirken CHP’nin oyu artar, gelir seviyesi düştükçe AK Parti’nin oyu artardı. Son dönemde bu ezber ciddi anlamda bozulmuş durumda.”
“Artık CHP düşük gelirlilerden en az AK Parti kadar, hatta ondan daha fazla oy alıyor.
Ak Parti ise her geçen gün daha yüksek gelirlilere doğru kayan bir oy tabanına sahip.”
Benim yorumum:
Yani artık AKP “Gariban Zenci Türklerin” partisi olmaktan çıkıp ayrıcalıklı ve zengin “Ak Türklerin ” partisi oluyor.
Osman Sert devam ediyor:
“Eğitim seviyesine göre bakınca CHP artık bütün eğitim seviyelerinden göreceli olarak daha dengeli oy alabiliyor.”
Bu gelişmeyi bir cümle ile özetlersek:
“Bu trendler aylık oy değişimlerinden daha önemli bir toplumsal siyasal tutum değişikliğini işaret ediyor.”
Gerek bu anket gerek bu ay okuduğum başka anketler şunu gösteriyor:
19 Mart darbesinin en büyük kaybedeni yargı olmuş.
Çeşitli anketlerden derlediğim son bir aylık gelişme şunları gösteriyor:
(*) 19 Mart darbesinin “hukuki bir karar” olduğuna inananlar bir ayda biraz artmış.
Ama “siyasi bir karar olduğuna” inananların oranı da artmış ve yüzde 55’e dayanmış.
(*) Bu tutuklamaların Türkiye’ye ve ekonomiye zararı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 60’lara gelmiş.
(*) Son bir ayda, bu olayda bazı yolsuzluklar olduğuna inananların sayısında biraz artış olmuş.
(*) Ama “İmamoğlu bunları yapmamıştır” diyenlerin oranı “yapmıştır” diyenlerden yüksek.
(*) Tutuklama kararı yanlıştır diyenler doğrudur diyenlerin iki katı.
Bu olayın bir siyasi darbe olarak yapılmasının en kötü etkisi şu olmuş:
Türkiye’de artık “yolsuzluk” konusu bir ahlak meselesi olmaktan çıkıp siyasi mesele haline geliyor.
Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Turp” girişim belagatı, dünkü gibi ağır suçlamalarının seçmen üstünde hiçbir etkisi olmuyor.
Türk halkı bunun bir siyasi darbe olduğuna olan inancı pekişmiş.
Yargı konusuna gelince.
İşte asıl felaket orada.
Öteki anketlerde de olduğu gibi yargıyla ilgili sorulan bütün sorulara verilen cevaplar şunu gösteriyor:
“Yargıya güven” yerlerde sürünüyor.
Halkın gözünde bir tek Anayasa Mahkemesi’nin itibarı iyi.
Diyebilirim ki 19 Mart gözaltıları ve tutuklamalarıyla savcı ve hakimler Türk adaletine tamiri çok güç bir darbe vurmuş.
Anket bunu açıkça gösteriyor.
Bence yargı mensupları bu araştırmayı iyi okumalı.
Çünkü bu gidiş artık Türkiye’nin “Seçilmişler eliyle yönetimi” sisteminden “Atanmış hakim ve savcılar tarafından yönetilme rejimi”ne doğru gidiyor.
Bütün bunları kendi gözümden değerlendirirsem şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor.
(*) BİR Bu trend Türkiye’yi iki partili bir sisteme doğru götürüyor.
Bu iki parti CHP ve AKP gerçek anlamda merkez partileri haline gelebilir, demokrasi ve adalet konusunda asgari bazı ilkelerde birleşebilirlerse ülkemiz huzura kavuşur.
(*) İKİ Bu eğilim başkanlık sisteminin Türkiye’yi tek kişilik kötü bir yönetime götürdüğünü açıkça gösteriyor. “Ekonomi kötüye gidiyor” diyenlerin oranın yüzde 71’e ulaşması bunun en somut göstergesi.
O nedenle çıkış yolu CHP Genel Bakanı Özgür Özel’in ilk defa telaffuz ettiği parlamenter sisteme dönüş için iki partinin anlayış birliğidir.
(*) ÜÇ seçmen 19 Mart darbesinin faturasını Erdoğan ve AKP’ye değil direk olarak hakim ve savcılara kesiyor.
(*) DÖRT: Bu tablo AKP’ye en kısa sürede 19 Mart darbesi fotoğrafından çıkması gerektiğini anlatıyor.
Çünkü Erdoğan ve AKP’nin o karede görünmesi CHP’ye çok daha fazla yarıyor.
Hiçbir sivil yönetim böyle bir “yargı darbesi fotoğrafı”nda bulunmayı uzun süre taşıyamaz.
(*) BEŞ: Bu “Aile fotoğrafından” çıkmanın en kısa yolu da İmamoğlu ve arkadaşlarına tutuksuz yargılanma yolunu açmaktır.
Yoksa bugünden 2028’e geçecek süre hep İmamoğlu ve CHP’nin lehine çalışacaktır.
Ayrıntılarına girme izni alabilseydim çok daha derin yorumlar yapabilirdim.
Ama bu genel trendler bile yeterince gösteriyor tabloyu.