Sezen Aksu oldukça uzun bir süreden sonra yeni bir albüm yaptı ve günlerdir merakla beklenen bu albüm dün geceyarısı bütün dijital platformlara yüklendi, artık dinlenebilir. Ertuğrul Özkök, daha albümü dinlemeyi bile beklemeden Sezen Aksu'nun yeni şarkılarını ve onların hepimiz için anlamını anlattı
Spotify günlerdir anons ediyordu.
Dün gece saat 12’de Sezen Aksu’nun yeni albümü bütün streaming platformlara kondu.
Albümün adı tam Sezen’lik.
“Paşa Gönül Şarkıları…” (Dileyen albümün tamamını bu linkten veya yazıda vereceğim linklerden tek tek şarkıları dinleyebilir.)
Yani albümün adı bu yaz bol bol Sezen dinleyeceğiz gibi bir his veriyor bana.
Öyle bir albüm ki içinde Onno Tunç da var.
Albümün tamamında Arto Tunçboyacıyan’ın imzası var.
Bu yazıyı albümün hiçbir şarkısını dinlemeden yazıyorum.
Bugünlerde hem bizde hem dışarıda birçok sanatçı albümünü çıkarmadan önce birkaç şarkısını yayınlıyor.
Ama Sezen hiçbirini yayınlamadı.
Dolayısıyla bu yazıyı yazarken önümde Spotify’da yayınlanan şarkıların sadece isimleri vardı.

Mesela “Gemiler” adlı bir şarkı var.
Sezen “Gemiler” adlı bir şarkı söylemişse bilelim ki hafızamıza kazınacak demektir.
Hatırlayın “Ne Gemiler yaktık” nakaratı nasıl girmişti çoğumuzun hafızasına.
Sadece benim tanıdığım en az beş on kadının hayat mottosu oldu bu nakarat.
Ve şarkıdaki gibi, gemileri yaktılar.
Çok da iyi yaptılar.
Benim için güzel bir sürpriz…
Albümde Mustafa Ceceli de var.
Adı da “Şuh Nefes…”
Mustafa Ceceli’nin “Limon Çiçeği” benim olmazsa olmazlarımdan.
Hele hele şu nakarat var ya;
“Günahını boynuma,
seni koynuma alsam…”
Tam benlik…
Bir de bugünlerdeki haksızlıkları görünce o şarkıdaki nakarat her gün aklıma takılıyor:
“Yarabbi duy sesimi…”
Albümün giriş şarkısının adı “Linç…”
“Paşa Gönül şarkıları” adıyla pek uygun gelmiyor sanki insana.
Sözleri bilmediğim için sadece isminin bendeki çağrışımı üzerinden gidiyorum.
“Linç” şu anda Türkiye’nin en büyük sorunu.
İstanbul’un seçilmiş büyükşehir belediye başkanına yapılanlara bir bakın.
İktidara yakın televizyonlar, köşe yazarları, bizzat iktidarın kontrolündeki troller daha iddianamesi bile hazırlanmamış bir davada ellerinden gelen her tür iftirayı ardına koymuyor.
FETÖ dönemini bile aratan bir linç kampanyası sürüyor.
Ama beni en çok düşündüren Cumhurbaşkanı’nın NATO toplantısından gelirken daha iddianamesi yazılmamış, suçlamaların ne olduğu ortaya çıkmamış bir davada insanları şimdiden suçlu ilan etmesi.
Oysa bu durumu en iyi bilecek insan Cumhurbaşkanıydı.
Bugün İmamoğlu için öne sürülen iddiaların, kelimesi kelimesine aynısı o dönemde İstanbul’un seçilmiş büyükşehir belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’a hakkında da iddia edilmişti.
İddialar arasında rüşvet, kamuyu zarara uğratmak, ihaleye hile karıştırmaktan başlayan onlarca suçlama vardı.
İddiada geçen para miktarı 100 milyon dolardı.
Bugünün parası ile neredeyse 200 milyon dolar para.
Peki ne oldu 2002 yılında…
Erdoğan tutuksuz yargılanmıştı. Adil biçimde yargılanmıştı. Bazı davalardan beraat etmişti.
Bazıları da affa girmişti.
Cumhurbaşkanının kendine yapılanları düşünüp bu davada daha ihtiyatlı olmasını beklemek hakkımız değil miydi.
Ama “linç” bir siyasetin yargı eliyle dizayn edilmesinde en kuvvetli silah haline gelince işte böyle oluyor.
Sezen Aksu da geçmişte çok lince uğramış bir sanatçı.
Eminim bugün içi çok yanıyordur.

Albümde bir şarkı var ki ismi bana çok koydu.
Şarkının adı “Sen Ağla.”
Bu ismi duyan her Türk vatandaşının aklına herhalde onun “Sen Ağlama” şarkısı gelir.
1984’te çıkan albümüne adını veren şarkıydı.
Sezen’i Sezen, bizleri de Sezen tutkunu yapan şarkısıdır.
Türkiye çok sevdi o şarkıyı….
1984 yılıydı…
Türkiye 12 Eylül’ün kabusundan çıkıyordu.
Turgut Özal 1983 seçimini kazanmıştı.
İki elini başının üstüne bağlayarak “Dört eğilimi bir araya getiriyoruz” diyordu.
Milletvekili listelerinde CHP’li Işın Çelebi de vardı, MHP’li Yaşar Okuyan da, “Takunyalı” denen Mehmet Keçeciler de…
Türkiye sevmişti bu Tonton siyasetçiyi ve onun bölünmüş bir milleti birleştirme çabasını.
Askerlere rağmen onu Başbakan yapmıştı.
O da bütün dünyayı hayran bırakan ekonomik devrimlerine başlamıştı.
Öyle bir yılın şarkısıydı “Sen Ağlama…”
Gülmeye başladığımız bir yıldı.
“Sen ağlama dayanamam
Ağlama gözbebeğim sana kıyamam
Al yüreğim senin olsun
Yüreğin bende kalırsa yaşayamam..”
Sezen’in şarkısında böyle dediği bir yıldı.
Şimdi yıl 2025…
Aynı Sezen Aksu şimdi “Sen Ağla” şarkısını söylüyor.
Nasıl bir Türkiye’de…
Seçilmiş belediye başkanlarının polis baskınları ile evinden alınıp götürüldüğü, insafsız trollerin, acımasız televizyoncuların önüne av olarak atıldığı günlerin Türkiye’sinde.
Ve Sezen 40 yıl sonra hepimize işte onu söylüyor:
“Siz ağlayın…”
Hem de tam da “İkinci Yeni şiiri” tadında damardan arabesk bir dizeyle:
“Hadi be koy bacım bi’ Müslüm Baba…”
Toplumca efkarlıyız.
İşte bu da kolektif efkarımızın en damardan dizesi…
Eee Sezen Aksu o…
Hepimizin Sezen’i…
Tıpkı Byrds’ün 1970’lerde bizi fetheden şarkısındaki gibi o da kendi tarzıyla bize diyor ki;
Ağlamanın zamanı vardır…
Ama arkasından gülmenin zamanı da gelir…
Yani arkadaş, merak etme…
Paşa gönlümüz bunu da atlatır.
“Kimi sevdiysem çekti gitti
Ne yaptıysam hepsi bitti
Kimi sevdiysem çekti gitti
Ne yaptıysam hepsi bitti
Gülmedi bahtım, gülmedi gitti
Gülmedi bahtım, gülmedi gitti
***
Sen ağla derdine şimdi
Sen ağla derdine
Sen ağla derdine şimdi
Sen ağla derdine
***
Acıyasım var kendime çok
Anlatasım var elin adamına
Hadi be koy bacım bi’ Müslüm Baba
Ağlayasım var ah yana yana
***
Gülmedi bahtım, gülmedi gitti
Gülmedi bahtım, gülmedi gitti
Sen ağla derdine şimdi
Sen ağla derdine
Sen ağla derdine şimdi
Sen ağla derdine
***
Akşam vakti indi yine
Şans yıldızım söndü yine
Sen ağla derdine şimdi
Sen ağla derdine
Sen ağla derdine şimdi
Ağla derdine
5 Aralık 2025 - 19 Mart Silivri’sinden ilk kitap: En gözde iki şair kim?
4 Aralık 2025 - Silivri’ye giden ‘Cumhurbaşkanlığı’ antetli sürpriz ‘Üzgünüm’ mektubu
3 Aralık 2025 - İki başkanın yan yana sevinç sahnesi ve Fener stadında bir açılış devrimi
2 Aralık 2025 - Bugünlerde gece yolda dev bir tavşana rastlarsanız bilin ki gemi su alıyor
30 Kasım 2025 - Beş işaret: Bu yılbaşı İzmir ve Ege’de ilginç bir şeyler oluyor