Bu yılın 6 Ağustos gününü unutamıyorum….
O gün bu ülkenin Yozgat şehrinin Sarıkaya Belediyesi başkanı Cem Adrian’ın konserini yasakladı…
Kim bilir üç beş kişilik, eminim hepsi de belediyeye yamanmış, hangi “sözde sivil toplumu”nun şikayet dilekçesiyle bir konser daha yasaklanmış deyip geçebilirdim.
Geçemedim, çünkü konseri yasaklanan sanatçı öyle bir insandı ki…
O başkanının yakasına yapışıp “Başkan sen hiç bu çocuktan Mihriban’ı dinledin mi” diye haykırmak istedim.
Evet tam böyle haykırmak geldi içimden.
“Ondan hiç Neşet Ertaş’ın Neredesin Sen’ini, ne bileyim, Turnam’ı, Gaziantep Yolunda türküsünü, Sarı Gelin’i, Sivas Yolları türkülerini…
Bir de ondan dinleyeyim dedin mi hiç…
“Sen Gel Diyorsun” türküsünün başındaki o şahane bağlama introsunu kendini bırakarak dinlemek aklına geldi mi hiç başkan…
Bizim oraların, suyun öteki tarafına yakın toprakların çocuğudur…
Soyadını bile oranın antik çağındaki isminden almıştır…
Ama Anadolu’nun en derin çocuklarından biridir…
O gün, 6 Ağustos günü işte bu yüzden çok üzülmüştüm.
O kasabanın çocukları türkülerinin böylesine harika yorumlarını dinleme fırsatını kaçırdı diye.
Bugün 3 Kasım Pazar günü… demek ki sadece 60 gün geçmiş.
Ve bu yazıyı yazarken Ajda Pekkan’ı dinliyorum.
Cem Adrian’ın “Ben Seni Çok Sevdim” şarkısını söylüyor.
Arkasından Emel Sayın başlıyor…
O da Cem Adrian’ın “Her Aşkın Bir Şarkısı Var”ını söylüyor.
Ne kadar tanıdık…ne kadar bize, hepimize ait…
Allahım ne kadar özlemişim ikisini de…
Bugün işte o 6 Kasım günü bir Anadolu kasabasına sokulmayan bir sanatçıyı anlatacağım size.
Onun çıkardığı yeni albümü “Mücevher’i öve öve bitiremeyeceğim…
Benim için bu albümün hikayesi o 6 Ağustos günü başlamıştı.
İçimde bir ukteydi.
Şimdi tam yeri geldi ve lafı gediğine oturtacağım.
Bu yazıyı o başkana, 6 ağustos günü Cem Adrian’ın konserini yasaklayan o kişiye…
Yozgat Sarıkaya Belediye Başkanı Ömer Açıkel’e yazıyorum.…
Diyorum ki…
Başkan bugün otur bu albümü dinle…
Dinle ve sahneden indirdiğin o çocuğun kim olduğunu anla…
Bu albümü anlatacağım, ama önce sizi bir Halloween gecesine götüreceğim.
Geçen hafta Halloween’di ve ben New York’taydım.
Hayatımda ilk defa Halloween, yani Cadılar Bayramı günü bir Amerikan şehrindeydim…
Büyüklerin Halloween kutladığı bir partiye gittim.
Yüzüme bir cadı maskesi taktım…
Korkunç bir maskeydi ve onun göz deliklerinden seyrettim bütün gece etrafımda olup bitenleri…
Halloween İngiltere’nin pagan dönemlerinden gelen bir gelenek…
Meksika’da “Dia de Muertas” yani “Ölüler Günü” olarak kutlanıyor.
Pagan inanca göre o gün Tanrı öteki dünyaya göçmüş insanlara bir günlüğüne faniler dünyasına dönme izni veriyor.
Bu dünyadaki faniler de evlerinin bir köşesini, kaybettikleri insanlar için hazırlıyor.
Bu günü ilk defa 1980’lerin 12 Eylül dönemindeki yalnızlık ve düş kırıklıklarım içinde bir kitapta okumuştum…
Malcolm Lowry’nin “Yanardağın Altında ” romanında…
O 12 Eylül günlerinde ülkemden kaçıp bir Ölüler Gününde Meksika’da olmak istemiştim.
Aradan 45 yıl geçti…
Şimdi de aynı yalnızlıkları yaşadığım bir dönem…
Bir Halloween haftasını dışarıda geçirmek iyi geldi bana…
O korkunç maskenin arkasına gizlenip insanların eğlenmesini sansürsüzce seyrettim..
Kaybettiğim insanları bir günlüğüne ağırladım küçücük şahsi evimde…
Annemi babamı…
Yavuz Gökmen’i…
Geçen ay kaybettiğimiz Güneri Bey’i…
Tanrı’nın izniyle bir günlüğüne beraber oldum onlarla…
İşte o duygularla döndüm Türkiye’ye cuma günü…
Ülkem hala aynıydı.
Siyasetin, konuşan kafa izdihamının bizi insafsızca mahkum ettiği üç konuda acımasızca hırpalanmaya devam ediyordu…
İşte döndüğüm günün sabahında Cem Adrian’ın şarkılarından oluşan “Mücevher” adlı albümü Spotify’a kondu.…
O albümde çık ilginç bir şarkı var.
Adı şu:
“Tüm ölmüş melekler için bir dakikalık saygı…”
Adı şarkı ama, ama aslında bir dakikalık bir sessizlik…
Hallowen haftam bu bir dakikalık sessizlikle sona erdi.
Geriye cuma günü yayınlanan bu albüm kaldı.
Size o albümü anlatacağım…
Cem Adrian’ı 20 yıldır dinliyoruz.
Bu yıllarda 80 şarkısını başka sanatçılar seslendirmiş.
Tam 92 sanatçı katkıda bulunmuş.
Bir tek… Bir tek Sezen Aksu yok burada…
Kocaman bir boşluk olarak duruyor, ama o da orada.
Yoksa bile var o boşluğu….
Albümde öyle isimler var ki,
Buyurun birlikte okuyalım:
“Mark Eliyahu, Ajda Pekkan, Emel Sayın, Nükhet Duru, Teoman, Halil Sezai, Ceza, Mahmut Orhan, Haluk Bilginer, Cahit Berkay, Emre Aydın, Pamela, Sagopa Kajmer, Melek Mosso, Gazapizm, Sıla, Şanışer, Cem Yılmaz, Ceylan Ertem, Emir Can İğrek, Beşiktaş Çocuk Korosu, Aylin Aslım, Selda Bağcan, Sena Şener, Rutkay Aziz, Okan Bayülgen, Redd, Çağan Şengül, Sera Savaş, Mazlum Kiper, Ali Epic Symphony, Hande Mehan, Eda Baba, Gaye Su Akyol, TNK, Melis Danişmend, Perdenin Arkasındakiler, Selçuk Yöntem, Yasir Miy, Demet Evgar, Mesut Yegane, Mustafa Alabora, Erkan Oğur, Ahmet Aslan, Zülfü Livaneli, Bülent Ortaçgil, Birsen Tezer, Hüsnü Arkan, Zühal Olcay, Fatih Erkoç, Kerem Görsev, Demet Sağıroğlu, Göksel, Melis Sökmen, Karsu, Meltem Taşkıran, Sami Ertan Kızıltan, Sibel Gürsoy, Jehan Barbur, Seyyal Taner, Tuba Önal, Sufle, Koray Candemir, Dedublüman, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Gülten Kaya Hayaloğlu, Murat Yılmaz Yıldırım, Umay Umay, Gökhan Kırdar, İskender Paydaş, Mercan Dede, Kadıköy Acil, Şam, Xir,Maestro, No 1, Selo, Eylül Ergül, İpek Nisa Göker, Ece Dağıstan, Jamal Aliyev, Yılmaz Erdoğan, Sezgin Alkan, Demet Akbağ, Ayten Alpman, Gökhan Kılıç, Zeynep Karababa.
Bu 92 sanatçıyı harika bir proje etrafında bir araya getirmek nedir diye sorarsanız…
Bu bir sanatçının itibar ve hayranlık skalasındaki yeridir.
Öyle desibellerle, metrik sistemlerle ölçülemeyecek bir itibar mertebesidir.
Bugün kadar sanatçılar için yapılmış kolektif çalışmalar gördük.
Ama “Mücevher” bunlardan çok farklı…
Mükemmel bir konseptle hazırlanmış.
Sadece şarkılardan ibaret bir albüm değil.
Arada o şarkılarının dizelerinden okunan şiirler de var.
Her sanatçı şarkıyı kendine göre ve şahsiyetine göre sanki yeniden yazıp söylemiş gibi…
Mesela Ajda Pekkan’ın söylediği “Ben Seni Çok Sevdim…”
Harika bir şarkı, ama Ajda onu müthiş şekilde “Ajdalaştırarak okumuş.
Hiç aklınıza gelmeyecek sanatçılar katılmış projeye…
Mesela Kerem Görsev tek piyano ile eşlik etmiş, Fatih Erkoç harika söylemiş. Cem Adrian back vocal yapmış.
Kerem Görsev’le konuştum.
Bodrum’da İskender Paydaş’ın stüdyosuna girmişler. “Piyanoya pastel bir ayar verdik ve 20 dakikada kaydettik” dedi.
Böylece Cem Adrian’ın şarkısından mükemmel bir emprovizasyon “İlk ve Son Kez” çıkmış.
Cem’le de konuştum.
Şiiri evde kaydetmiş…
(Bu arada onun Spotify’a koyduğu “Ayzek” adlı enstrümantal parçayı da dinlemenizi tavsiye ederim.
Müziği Cem Yılmaz kendisi bestelemiş. Mükemmel ve güzel bir hüznü insana çok güzel bulaştıran bir müzik).
Cem Yılmaz’ın okuduğu şiirdeki şu dizeyi kolay kolay unutmam:
“Sen yağmurları sevdiğinde
Ben vazgeçmiş olacağım…”
Mesela Erdal Erzincan çalarken Zülfü Livaneli’nin okuduğu dizeler…
Selda Bağcan, Selçuk Yöntem, Haluk Bilginer, Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Demet Evgar, Mert Fırat…
Zühal Olcay’ın “Siyah Beyaz” yorumu…
Tam o… ”Ankara’dan Bir Kuş Uçtu” şarkısındaki o harika Ankaralı kız dönmüş yine kaybettiğimiz şehrimize…
Hüzün böyle güzel bir şey olabilir mi Allahım…
Bülent Ortaçgil…
Yine o harika adam…İyi ki hala orada…
Bir de Ayten Alpman’ın söylediği “Hani Bazen…”
Hüzünlü bir trompetle onun jazzy dünyasına götürüyor.
Cumartesi sabahı ilk işim ona mesaj atmak oldu.
Sonra konuştuk. Bir yıl uğraşmışlar bu proje için…
Mesajım şuydu:
“Albümün tamamını, bazı şarkıları defalarca üst üste dinledim. Bu karanlık günlerde bana öylesine moral ve umut veren bir çalışma yapmışsın ki sana çok teşekkür ediyorum.
Bu albüm bir vokal bale ve sesli koreografi… sadece dinlemiyorsun, seyrediyorsun aynı zamanda.
Bu albüm bana göre Türkiye’nin “We Are the World” şarkısı….
Kalbimizden, kulaklarımızdan, vicdanımızdan, doğmuş muazzam bir halk korosu…”
Ona yazmadığım son kısmı ise şu:
Hepiniz sanki siyasetçilere, konuşan kafalara, söylüyorsunuz…
Ve diyorsunuz ki;
“Biliyoruz, hepiniz oradaydınız…”
Ve arkadaş….
“Bizse hepimiz buradayız…”
İşte tam burada….
26 Aralık 2024 - Sayın Ali başkanım, yılbaşı gecesi kırmızı boxer külot giyebilir miyim?
25 Aralık 2024 - Türk halkı bu iki tuhaf kelimeyi 75 yıl sonra nasıl tersine çevirdi
24 Aralık 2024 - Başörtülü kadının kelepçelendiği gece Ankara ve Manisa’da yaşanan üç olay
21 Aralık 2024 - Bu 32 blucin efsanesinden kaçını tanıyorsunuz?