Selçuk Bayraktar neden Amerikan uçak gemisine gitti? Aksaz'a yanaşan ABD gemisinin önemi neydi? Tam teçhizatlı Amerikan tugayının Kayseri'de işi neydi? Türk-Amerikan askeri ilişkilerinde çok ilginç ve çok önemli şeyler oluyor.
Ankara’da 1 milyon gencin Teknofest’e hazırlandığı günlerde, hepsinin rol modeli haline gelen Selçuk Bayraktar sosyal medyada gördüğünüz bu ilginç fotoğrafı paylaştı.
21 Ağustos Perşembe günüydü.
Selçuk Bayraktar başında savaş pilotu kaskı, üzerinde pilot giysileri ile görünüyordu.
Başparmağı ile “Tamam” anlamına gelen işareti yapıyordu.
Kalkmak için bekleyen bir askeri uçağa “Yürüyebilirsin” mi demek istiyordu?
Yoksa “Her şey normal mi” diyordu.
Tabii havacılık konusunda meraklı insanların gözünden şu ayrıntı kaçmamıştı.
Bir “İnsansız hava araçları tasarım ve üreticisi olan Bayraktar niye insanlı bir uçağa bu işareti yapıyordu?”
Bu fotoğrafın hikayesi kısa sürede ortaya çıkacaktı.
Çıktığı zamanda bunun basit bir hatıra fotoğrafı olmadığı anlaşılacaktı.
Hepimizin gözü önünde sadece 5 günde, yani 120 saatte çok ilginç 4 olay yaşanmıştı.
Ve bu 4 olay yaşadığımız bölgede dengeleri köklü biçimde değiştirebilecek özellikteydi.
Hürriyet yazarı Sedat Ergin dün bu 4 olayı çok güzel özetledi.
Gözüme o kadar ilginç ve önemli göründü ki; içimden şu ses yükseldi; “Yoksa Türkiye’nin Batı ile ilişkileri yepyeni bir noktaya doğru mu gidiyor?”
Hayatım boyunca Türkiye’nin Batı dünyasında kalmasını savunduğumu artık herkes biliyor.
İşte o nedenle, hiç kompleks yapmadan bu hikayeyi yeniden ve kendi üslubumla yazdım.
18 Ağustos günü, 189 metre boyunda bir savaş gemisi İstanbul’da Sarayburnu önünde Geminin üstünde şu yazıyor:
“USS Mount Whitney”
Amerika Birleşik Devletleri’nin, Alaska dışındaki topraklarındaki, en yüksek dağının ismi.
Belki de bu nedenle Altıncı Filo’nun amiral gemisine bu isim verilmiş. Gemide Filo Komutanı Koramiral Thomas Ishee de var.
Koramiral Ishee aynı gün gemide Türk konuklarına bir de davet veriyor.
Geleneksel olarak “Altıncı Filo” denince antiemperyalist şah damarı kabaran, Türk solu, nedense bunu fark edemiyor.
Ziyaretin ne anlama geldiği konusunda ilk uyanan 13 gün sonra Cumhuriyet yazarı Mehmet Ali Güller oluyor.
O günün yazısının başlığı “Missouri Operasyonu 2.0..”
Mehmet Ali Güller bu ziyareti, 1946’da Soğuk Savaş’ta Türkiye’yi ABD’nin yanına götürecek sıcak ilişkileri başlatan Missouri zırhlısının ziyareti kadar önemli görüyordu.
O günle başlayan 5 gün içinde yaşananlar ard arda yazıldığında Ali Güller’in hiç de abartmadığı anlaşılıyordu.
Evet Sarayburnu önündeki bu amfibik gemi ve arkasından yaşananlar Türkiye ile Amerika arasında yepyeni bir dönemin başladığını söylüyor.
Gelin Sedat Ergin’le birlikte bu süreci gün gün, adım adım izleyelim.
Sarayburnu’na demirleyen amiral gemisinden 3 gün sonra Doğu Akdeniz’den herkesi şaşırtan bir fotoğraf geliyor.
Fotoğrafta görünen ilk gemi, dünyanın en büyük savaş uçağı gemisi olarak bilinen USS Gerald R. Ford.
Ama fotoğrafı asıl ilginç kılan onun hemen yanında seyreden bir başka gemi oluyor.
Üzerinde ‘TGC Anadolu’ yazıyor.
Türk halkı bu gemiyi, 14-28 Mayıs seçiminden çok iyi tanıyor.
Çünkü tarihimizde seçim propaganda gezisi yapan ilk savaş gemimizdi.
Fotoğrafı ilginç kılan ise, Doğu Akdeniz’de 2016 yılından beri yapılan en büyük deniz tatbikatında Türk ve Amerikan gemilerinin birlikte katılmasıydı.
İki ülke de en prestijli gemileriyle Doğu Akdeniz’de bayrak sallıyor ama aynı zamanda birbirlerine de mesaj veriyordu.
Türk donanması tatbikata güçlü bir görünümle katılıyordu. TGC Anadolu dışında, Gediz ve Göksu fırkateynleri, İmbat ve Meltem hücumbotları, Burakreis denizaltısı ile Türk Hava Kuvvetleri’nden F-16’lar, KC-135 tanker uçakları ve P-72 deniz karakol uçakları da katılmıştı.
ABD ile aramızda sorun yaratan F-16’ların Altıncı Filo üzerinde uçması da herhalde Amerikan Kongresine bir mesajdı.
TGC Anadolu ve USS Gerald Ford uçak gemisi yan yana tatbikat icra ederken, dev Amerikan gemisinin kaptan köşkünde herkesi şaşırtan ve büyük ihtimalle Türkiye’deki bütün askeri ateşelerin anında merkezlerine rapor ettikleri bir ziyaretçi vardı.
Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar. Yanında bir sivil bir de askeri Amerikalı görünmektedir.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Blake ve Altıncı Filo’nun Komutanı koramiral Thomas Ishee…
Tatbikattan gelebilecek en şaşırtıcı fotoğraftı bu. Biraz ileride seyreden TGC Anadolu’nun üzerinde Baykar’ın ürettiği insansız hava araçları duruyordu.
En ilginci ise Bayraktar’ın Amerikan gemisinde çekilen fotoğrafları sosyal medyaya da servis edilmesiydi. Ayrıca Bayraktar da çektiği videoları hem Instagram sayfasında hem de Twitter ve Telegram hesabından paylaşmıştı.
Büyükelçi Flake kendi sosyal medya paylaşımının altına şu notu yazmıştı:
“NATO müttefikleri birlikte daha güçlüyüz…”
Tatbikat sonrasında, Türk-Amerikan ilişkileri konusunda uzmanlaşan gözlemcilere göre çok anlamlı bir sinyal daha geliyordu. Seyir füzeleri fırlatma yeteneği olan USS Normandy kruvazörü, tatbikat sonrasında Aksaz Deniz Üssü’nü ziyaret ediyordu.
Kruvazör Aksaz Üssüne demirlerken, aynı dakikalarda ABD Büyükelçiliği’nden şu açıklama geliyordu:
“Akdeniz’de icra edilen bu tatbikat, iki ortağın birlikte çalışabilirlik yeteneğini güçlendirmeyi ve ülkenin Akdeniz’in güvenliğine olan taahhüdünü göstermektedir.”
Her mesaj tam hedefini buluyordu.
Daha bir yıl öncesinde Doğu Akdeniz’de bu ülke arasında savaş gibi bir gerginlik yaşandığını bilenler için, “Game changer”( Oyun değiştirici) mesajlardı bunlar.
Kulaklar dikilmişti: İki ülke arasında 1946 ruhu gibi bir şeyler mi oluyordu.
Ancak herkesi şaşırtan asıl fotoğraf, Doğu Akdeniz’den bir gün sonra Kayseri’den geliyordu…
Dev bir askeri nakliye uçağının içinde tam harekat düzeninde oturan Amerikan askerleri görünmektedir fotoğrafta.
Askeri tarihçi ve uzmanların çok iyi bildiği muharip bir birliktir bu.
Amerikan ordusunun İtalya Vicenza bölgesinde konuşlu meşhur 173’ncü Hava İndirme Tugayı…
Tugayın bir takma adı var: “Tien Bien…”
Sky Soldiers (Gökyüzü askerleri) da deniyordu.
İkinci Dünya Savaşı’nda Uzak Doğu’da görev almış.
1963’de Okinawa’da yeniden aktif hale getirilmişti ve 1965 yılından itibaren de Vietnam’da görev alan ilk birliklerdendi.
Asıl ilginci şu sorunun cevabında saklı:
Bu Hava İndirme Tugayı neden Kayseri’ye inmişti?
Açıklamalarda amacı bir gün önce başlayan bir tatbikata katılmak olarak veriliyordu.
Katılanların listesi de çok ilginçti:
ABD, Almanya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık, Bosna Hersek, Bulgaristan, Gürcistan, Fransa, İtalya, İspanya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Moldova, Norveç, Polonya, Romanya, Slovakya, Türkiye, Ürdün ve Yunanistan kara kuvvetleri…
Tatbikatın adı “Agile Spirit 2023.” Yani Çevik Ruh tatbikatı.
Bu tatbikat, ABD, Avrupa ve Afrika Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın koordinatörlüğünde yapılıyor.
Bu isim tatbikatın kod adı ve fazla bir şey ifade etmiyor. Oysa özellikle Rusya’nun kulaklarını dikesine neden olacak bir hedefi var.
Genel amacı “Karadeniz’de istikrarı sağlamak.”
Ama özel hedef Gürcistan’a güven vermek olarak açıklanıyor ama asıl hedef Gürcistan’a “Merak etme senin yanındayız” demek.
Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin bozulmasının miladı 1 Mart 2003’tü…
O gün Türkiye Büyük Millet Meclisi Amerikan ordusunun Türkiye üzerinden Irak’a girmesine hayır demişti.
15 Temmuz Darbesinden sonra ilişkiler daha da gerilmiş ve ABD’nin Suriye’de PKK-YPG’ye verdiği destek sonrası kopma noktasına gelmişti.
Bütün bu yazdıklarım sadece 5 gün içinde oldu.
Ama “Bölgeyi sarsan 120 saat” de diyebilirsiniz.
Bu 120 saat Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri 1946 ruhuna döndürdü mü…
Kesinlikle hayır.
İki ülke arasında çözümü hiç de kolay olmayan çok sorun var.
Ama şurası kesin…
Dünya, Soğuk Savaşa girdiği 1946 gibi çok farklı ve tehlikeli bir döneme giriyor.
Burada bütün ülkeler kendi ulusal çıkarlarını yeniden planlıyor.
“Yaşanan 120 saat işte bu konuda bir “Düşünce egzersizi” döneminin ilk ürünüdür” dersek…
Sanırım pek yanılmış olmayız.
Tabii geriye “500 bin dolarlık” asıl soru kalıyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in bu 120 saatle ilgili tepkisi ne olacak?
Erdoğan, önümüzdeki hafta Soçi’de Putin’in karşısına nasıl oturacak?
Hani o uzun ve soğuk masanın birbirinden 8 metre uzaktaki iki ucunda mı…
Yoksa dar ve daha insani boyutlarda bir masada mı…
İşte bu noktada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın artık herkes tarafından bilinen diplomasi dehasına güvenim tam.
Bu ipin üzerinde yürürken, elindeki denge çubuğunu iyi kullanacağını hepimiz biliyoruz.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun açılışında da yeni paradigmaya ince bir dokunuş yapacağına da eminim.
Ayrıca bir “Engebeli coğrafya sihirbazı olan” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ön çalışmalarını da unutmayalım.