Savcılar, hakimler, savunma avukatları ve biz vatandaşlar: ‘İnsan Avı’ belgeselini mutlaka seyretmeliyiz

12 Kasım 2025

Dün gece…

Savcılar, İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkındaki iddianameye son dokunuşları yaparken…

Aynı saatlerde ben de Netflix’e yeni konan ve “İnsan avı” adlı bir “Dava belgeselini” bitirmiştim.

Gece 01.15’te dizi bittiğinden ağzımdan çıkan söz: ‘Vay canına’

Gece saat 01.15’te dizinin 4’üncü ve son bölümünü bitirdiğimde yatağıma uzandım…

Ve biraz da dehşet içinde kendi kendime mırıldandım.

“Vay canına… Meğer 30 yıl önce bu davayı izlerken meğer ben hiçbir şey görmemişim…”

Erdoğan’ın Belediye Başkanı seçildiği yıl başlayan hikaye

Yıl 1994’tü…

Yani bugünkü Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın yüzde 26 oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği yıl, ABD’de bir cinayet işlenmişti.

O yıllarda Amerika’nın en tanınmış futbol oyuncularından ve televizyon aktörlerinden biri olan O.J. Simpson eşini ve o sırada restoranda unuttuğu gözlüğünü kendisine getiren bir erkek arkadaşını bıçaklayarak öldürmekle suçlanıyordu.

Olaydan 7 ay sonra, 24 Ocak 1995 günü, Amerikan tarihinin belki de en tartışmalı davası başlıyordu.

Televizyonda canlı olarak yayınlanan davaları gazeteci olarak izlemiştim

Duruşmalar kamuya ve televizyonlara açık yapıldı.

O yıllarda Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeniydim..

Yazıişlerinde işi bırakıp bu davayı televizyonda  nefesimizi tutarak izliyorduk.

ABD’de 95 milyon kişi vardı canlı izleyen.

Duruşmalar 314 gün sürdü.

Ve 3 Ekim 1995 günü jüri kararını açıkladı.

California’da idam cezası olmadığı için savcıların müebbet hapis iddiasıyla açtığı dava sonunda O.J Simpson beraat etti…

 

30 yıl sonra görüyorsunuz: Bir cinayet davası hukuk cinayetine dönüştürülmüş

Bu davanın belgeseli daha önce yapıldı.

Ancak şimdi tam 30 yıl sonra Netflix yeni bir belgesel daha hazırlattı.

Bir cinayetin anatomisi ve hukuk süreci o kadar çarpıcı bir şekilde anlatılıyor ki…

30 yıl sonra şunu anlıyorsunuz.

Bir cinayet davası aslında kendisi hukuk cinayetine dönüşmüş.

Daha doğrusu dönüştürülmüş.

Bir de şunu anlıyorsunuz.

Siyasallaştırılmış bir dava, hem adalete hem de toplumun vicdani duygusunda tamiri çok zor yaralar açıyor.

30 yıl sonra o savcılar, hakimler, avukatlar ne yapıyor, ne diyor?

Bu dizinin en ilginç yanı ise, o gün o davanın aktörleri bugün ne düşünüyor ne yapıyor, onu görüyorsunuz.

O soruşturmayı yapan polisler ne durumda?

İddianameyi hazırlayan savcılar ne olmuş?

O.J Simpson’u savunan avukatlar; onun hakkında haber yapan gazeteler…

O dava hakkında konuşan siyasiler…

Herkesin durumu bugün o kadar iyi anlaşılıyor ki…

Öyle bir olay ki, her aşaması dijital olarak kayıt altına alındığı için 30 yıl sonra her şey apaçık ortaya çıkıyor.

Suçlamak, iddianame hazırlamak kolay ama ispat etmek o kadar basit değil

Dizi bittiğinde şunu çok iyi anlıyorsunuz.

Bir insanı suçlamak, daha iddianame hazırlanmadan onu suçlu ilan etmek, medyada ilk günden onu suçlu olarak damgalamak çok kolay bir şey.

Ancak bir suçu, ciddi, gerçek, kanuna uygun elde edilmiş delillerle ortaya koymak o kadar basit değil.

Toplumlardaki kutuplaşmalar artık adaletin işini çok zorlaştırıyor.

Ama her şey ve özellikle duruşmalar kamuya açık ve televizyonlardan canlı yayınlanarak verilirse…

Tarih, mahkeme salonundaki  “suçlayanları” ve aynı salondaki “Suçladıklarını” açıkça görmemize imkan sağlıyor.

Dün sabaha karşı işte o yüzden kendi kendime söylendim:

Meğer 30 yıl önce hiçbir şeyi görmemişim.

30 yıl sonra bir kere daha gördüğüm asıl gerçek

Ama gördüğüm asıl gerçek bir kere daha şu oldu:

Adalet ve hukuk sadece bir “Olay” veya “Suçtan” ibaret değil.

“Şekil” de önemli.

(*) Suçlamaya temel oluşturacak başlangıç olayı sağlam mı?

Yoksa arkasında bir “Önyargı”, “Siyasi bir niyet ve kasıt” var mı…

(*) “Bir intikam duygusu”, “Nefret”, “Bir insanın  yolunu kesmek”, “Yükselişine mani olmak” “Yukardan alınmış bir talimat” rol oynamış mı…

Bunlar varsa  biliniz ki, o dava baştan sakatlanmıştır…

Aleyhte deliller kadar lehte deliller de titizlikle aranmış mı?

Sonra araştırma kısmı…

(*) Olayı başlatan polis ve savcı işini iyi yapmış mı…

Olay yeri incelemesi titiz mi? Sadece aleyhte değil, lehteki delilleri de toplanmış mı…

(*) Toplanan örnekler doğru ve kanuni yollardan kayıta geçirilmiş, arşivlenmiş, saklanmış, her bir delilin, saklanmadan mahkemeye intikali sağlanmış mı.

(*) Bu işi yapan polis ve savcıların geçmişlerinde, sicillerinde suçlanan kişiye; etnik, cinsel, sınıfsal aidiyetine; siyasal aidiyetine karşı bir önyargı kayıtı, menfaat ilişkisi var mı.

Gizli veya açık tanıkların söyledikleri, somut delillerle doğrulanmış mı…

Yoksa bu eksiklikler, İlgili ilgisiz binlerce sayfa ifade içinde saklanmaya mı çalışılmış…

Ergenekon iddianamelerinde binlerce hata ortaya çıkarıldı

Belgeseli seyrederken geçmişte FETÖ’cü polis, savcı ve hakimlerin yaptıkları aklıma geldi.

O dönemde binlerce yıl hapis istemi ile  yargılanan, müebbet hapislere mahkum edilen  komutanlar hakkında yazılan iddianamelerde, Dani Rodrik gibi araştırmacılar  binlerce yanlışlığı ve kasıtı tek tek kamuoyunun önüne koymuştu.

Türk hukuk tarihinin utanç verici bir dönemidir o.

Önce şunu hatırlayalım: Bu bir karar değil iddia

O.J Simpson hakkındaki bu belgesel o bakımdan tam da gününe geldi.

Önce şunu görmemiz, bilmemiz lazım.

Bugün İmamoğlu ve öteki seçilmiş belediye başkanları için ortaya konan iddianame bir karar değil…

Sadece savcının iddianamesidir.

Unutmayalım ki, bundan 23 yıl önce bugünkü Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan için de çok benzer iddianame hazırlanmış ve dava açılmıştı. 

Erdoğan o suçlardan beraat etti, rakibi CHP ona siyaset yolunu açtı

Erdoğan iddia edilen o suçların bir bölümünden beraat etti.

Bir bölümü Rahşan Ecevit affına girdi.

Bir bölümü de zaman aşımına uğradı.

Üstelik “Muhtar bile seçilme” hakkı elinden alınmışken, bugün yargılanan İmamoğlu ve partisinin Anayasa değişikliğine eve diyerek, üzerindeki cezayı kaldırmış,  önce milletvekilliği, başbakanlık sonra da Cumhurbaşkanlığı yolunu açmıştı.

Siyasetin etik ve mertlik kurallarının muhalefet tarafından işletildiği bir ‘Eski Türkiye’

Hukukun kurallarının işlediği, siyasetin etik ve mertlik kurallarının rakipler tarafından da uygulandığı bir Türkiye’ydi o.

Bugün Eski Türkiye denen Türkiye o gün gerçekte “Yepyeni bir Türkiye” olma yolundaydı.

Çünkü Rahmetli Özal’ın açtığı Avrupa Birliğine tam üyelik yolunda adımlar atıyor ve en başta adalet ve yargısını düzeltecek Anayasal değişiklikler yapıyordu.

Ve yaptığı ilk işlerden biri de, “muhtar bile seçilme” hakkı elinden alınmış parlak bir siyasetçinin önünü kesme ayıbını ve utancını ortadan kaldırmaktı.

Bu adımı da ülkenin iktidar partisi değil, anamuhalefet partisi atmıştı.

Erdoğan ve Abdullah Gül tam üyelik müzakerelerini başlatmıştı.

Türk demokrasisine onur getiren ve hepimize umut veren yıllardı.

30 yıl önce itirafçıları arayanlar bugün kendileri itirafçı olmuş

Aradan 30 yıl geçti.

Netflix belgeselinde OJ Simpson davasını sanki yeniden canlı yayında izliyoruz.

Ve bize bir cinayet davasının nasıl bir hukuk ve yargı cinayeti haline geldiğini şimdi çok daha güzel anlatıyor bu dizi.

30 yıl önce, “itirafçı” arayan polislerin, savcıların, avukatların, şimdi nasıl kendilerinin “itirafçı” olduğunu ibretle izliyoruz.

O günlerde iddia makamında oturan savcıların, bu davadan sonra istifa etmek zorunda kaldıklarını ve  savunma avukatı olarak hayatlarını sürdürdüklerini öğreniyoruz.

O günün savunma tarafının savrulmalarını da izliyoruz tabi…

Türkiye’nin en önemli siyasi davası başlıyor ve rehber bir tık mesafede

27 Mayıs’tan sonra, Türkiye siyasi tarihinin en önemli davalarından biri artık başlıyor.

Üstelik bu dava, CHP’nin kapatılması için suç duyurusu yapılması ile, siyasetin artık tam kalbine oturmuş durumda.

İmamoğlu davası başlarken bütün savcı ve hakimlere…

Bütün savunma tarafına…

Ve bu davaların siyasi amaçlı olduğuna inanan vatandaşlara…

Tabii bu davanın hukuki olduğunu düşünen vatandaşlara da demek istiyorum  ki…..

Verilen söz tutulursa, biz de bu davaları canlı yayınla izleyeceğiz.

Bize rehber olabilecek bu yargı belgeselini mutlaka seyretmeliyiz.

Üstelik Netflix’te, sadece “Bir tık” mesafede…

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.