Cumhurbaşkanı Erdoğan 25 Eylül günü New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuştu.
Türkiye’den giden bütün gazeteciler o gün BM binasındaydı.
O konuşmadan 24 saat önce BM’nin bir başka binada çok önemli bir toplantısı vardı.
Adı “Global Compact Leaders Summit”ti.
Yani Küresel Liderler Zirvesi…
New York’un prestijli Javits Convention Center (Kongre merkezi) adlı binası çok modern ve akıllı bir bina olarak tasarlanmış.
Ünlü mimar James Ingo Freed tarafından tasarlanan binanın yapımına 1979 yılında başlanmış ve 1986 yılında tamamlanmış.
38 yıllık bir bina ve 2006 ile 2013 yılları arasında renove edilmiş. Bugün hala çok modern bir görünüme sahip.
Manhattan’ın Hell’s Kitchen (Cehennem Mutfağı) bölgesindeki bina 79 bin metrekare alana sahip.
İnsan fotoğrafı çekilirken bu yüksek ve geniş boşluk içinde küçücük kalıyor.
Cumhurbaşkanı ile giden gazeteciler sadece Erdoğan’ın konuşmasına odaklandı.
Oysa BM’nin buradaki oturumlarında kadınlarla ilgili çok önemli sunumlar yapıldı.
Biz o sırada New York’ta bulunan iki şanslı gazeteciydik. Cumhurbaşkanının heyetindeki gazeteciler gibi belli siyasi oturumları takip etme zorunluluğumuz yoktu. O nedenle bu binadaki özellikle “cinsiyet eşitliği” konularındaki oturumları izleme şansımız oldu.
Biri Oksijen Gazetesinden Zeynep Atmaca, öteki bendim.
Kongre merkezinin 403 numaralı salonundaki oturumlarda çok ilginç sunumlar dinledik.
Size o toplantılarda konuşan iki kadının sunumlarından ilginç bazı rakamlar ve bilgiler aktaracağım.
Bunlardan biri teknoloji ve kültür konularında uzman Rachel Lowenstein’dı…
Instagram hesabında profil adı “Otistik kreatör ve lider” olarak geçiyor.
Mindshare adlı küresel medya ajansının sorumlu küresel müdürü.
Konuşma konusu “Girlhood:..”
Yani genç kızlık alemi…
Bugün artık ayrı bir toplumsal kategori haline gelen genç kızlık sosyolojisi üstüne çok ilginç bilgiler veriyor.
“She-economy” adlı bir kavramı açıyor.
Yani kadınların yarattığı ve konusu kadın olan ekonomi evreni.
Genç kızlara ve kadınlara ait evren bugün giderek büyüyor.
Günümüz popüler kültürü artık 20’inci yüzyıl sosyolojisinin klasik kavramlarını değiştiriyor.
Mesela artık ingilizcedeki “teenager” denen gençlik kategorisinin anlamsızlaştığını, onun yerine adını Taylor Swift’ten alan “Swifties” kavramının aldığını söylüyor.
Bu arada çok ilginç bir rakam veriyor:
Taylor Swift “Kansas City Chiefs“ Amerikan futbolu takımının oyuncusu Travis Kelce’le çıkmaya başladıktan sonra takımın piyasa değerini 331.5 milyon dolar arttırmış.
“Yeni genç kızlık kendi kültürel ve ekonomik evrenini yaratıyor” diyor.
Rachel Lowenstein’ı dinlerken She dünyasındaki bir başka gelişmeyi daha fark ediyorum.
Kadınların akademik sunumlardaki kıyafetleri de bu büyük değişime uyum sağlamış.
Bildiğimiz başöğretmen tipi klasik döpiyes giysiler yok artık.
Tabii bu gelişme klasik bildiri sunum dilini de çok rahatlatmış, günlük popüler dilin renklerine kavuşturmuş.
Bir pop sosyolog olarak çok hoşuma gitti bütün bunlar…
Ancak bu “Gender Equality” (Cinsiyet eşitliği)dediğimiz sosyolojik gerçeğin sadece bir tarafı.
Bizim ve öteki ülkelerin asıl gerçeklerine bir sonraki oturumda konuşan bir Türk kadını değiniyor.
Yıldız Holding Kamu İlişkileri Genel Müdürü Begüm Mutuş o kadın.
Ama bu toplantıya davet edilmesinin asıl nedeni aynı zamanda “Yıldız Holding’in Kamu Platformu Elçisi” olması.
Murat Ülker’den yönetim kurulu başkanlığı bayrağını devralan Ali Ülker bu yüzyılın işletmelerinde cinsiyet ayrımcılığının yarattığı sorunların farkında.
Bunu önlemek ve çalışanlar arasında hem oransal olarak hem de alınan ücret olarak eşitliği sağlamak üzere büyük adımlar atıyor.
Ali Ülker orada yoktu ama salondaki yöneticilerinden onun bu toplantıyı neredeyse canlı olarak online izlediğini öğrendim.
Begüm Mutuş “Gender Equality” yani cinsiyet eşitliği konusunda bir panelde konuştu.
Panelde dünyanın dört ayrı bölgesinde bu konuda çalışan şirket temsilcileri ve uzmanlar vardı.
Mutuş Yıldız Holding’in çalışmasını anlatırken Türkiye’ye ait çok çarpıcı rakamlar verdi.
Bundan sonraki bölümü Begüm Mutuş’un konuşmasından aldığım notlardan aktarıyorum.
Bu amaçla bir kadın platformu oluşturmuşlar.
Bu platform sadece şirket içindeki kadınların çalışma koşullarını daha iyi ve eşit hale getirmek için çalışmıyor.
Yıldız Holding’in tedarikçi zincirinde kadın girişimcilerin sayısını arttırmak için de uğraşıyor.
İstatistikler çarpıcı.
Bugün her 100 erkeklerin yaklaşık 75’i iş gücüne katılıyor.
Ama mesela Güney Asya’da her 100 kadından sadece 25’i…
Müslümanların ağırlıkta olduğu Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da ise 100 kadından sadece 20’si…
Bu cinsiyet ayrımı ekonomik kalkınmaya zarar veriyor. Kaynakların verimli şekilde tahsis edilmesini engelliyor. İş gücünü kısıtlıyor.
Mutuş konuşmasının başında temsil ettiği Yıldız Holding’in rakamlarını verdi.
Holding 2023 yılında yaklaşık 12 milyar ABD doları gelir elde etmiş.
40’tan fazla kategoride 320 markaya sahip ve 80.000’den fazla kişi istihdam ediyor.
14 ülkede 77 fabrika işletiyor ve ürünlerini 100’den fazla ülkeye ihraç ediyor.
Tabii şirket bu büyüklükte olunca kadın sosyolojisi çok önem kazanıyor.
Ürünleri bütün dünyada üretilen ve satılan bir markanın kadın çalışanlarının hizmet aldığı veya tedarikçisi olan kurumlar ve işletmelerdeki kadınların şartları da özel önem kazanıyor.
Yıldız Holding Kadın Platformu işte bu eko ve sosyal sistemi çağdaşlaştırmak amacıyla kurulmuş.
2021’de kurulduktan sonra bir kadın manifestosu ortaya çıkarmışlar.
Daha ilk yılında “Birleşmiş Milletler Kadın Güçlenme İlkeleri’ni” ve “G20 Kadın Güçlenme Manifestosu’nu” onaylayan ilk Türk şirketi olmuşlar.
2022 yılında BM Kadın Girişimcilik Hızlandırıcısı’na (WEA) katılmışlar.
Ancak pratik hayatta ilk sonuçlarını 2023 yılından itibaren almaya başlamışlar.
(*) Kadın çalışan sayısını %36’dan % 47’ye çıkarmışlar.
(*) Yönetim kurulu içindeki kadın oranı Silicon Vadisi şirketlerini geçerek %14’ten %27’ye yükselmiş.
(*) En önemlisi şirketin tedarikçisi durumundaki Kadın Girişimcilere 10 milyon ABD dolarından fazla değer yaratmış.
(*) 2023’te yeni işe alımların %53’ünü kadınlar oluşturmuş.
(*) Uluslararası Eşit Ücret Derneği’nden (EQUAL-SALARY Foundation) ve PriceWaterhouseCoopers’tan (PwC) Eşit Ücret Sertifikası almışlar.
Konuşmasında Yıldız Holding’e ait bir şirket hakkında salonda herkesi etkileyen çok ilginç rakamlar verdi.
Kerevitaş 1970 yılında kurulmuş, SuperFresh markası altında 21 kategoride 400’den fazla ürünle Türkiye dondurulmuş gıda ve margarin pazarının lideri olan bir şirket.
Çoğunlukla patates, ıspanak, bezelye, fasulye ve mısırla meyve olmak üzere yaklaşık 150.000 ton tarım ürününü doğrudan Türk çiftçilerinden satın alıyormuş.
Ancak bu alımları yaparken Türkiye’ye ait çok çarpıcı bir durumun farketmişler.
Türk tarımında iş gücünün %42’sini (2,5 milyon) kadın çalışanlar oluşturuyormuş.
Şimdi sıkı durun…
Bu kadınların yüzde 74’ü ücretsiz çalışıyormuş.
O nedenle Kadın Platformu önceliğini bu çarpıcı durumu düzeltmeye vermiş.
Bir pilot uygulamaya girişmişler.
O uygulamadan önce Kerevitaş’ın tedarik zincirinde faaliyet gösteren yalnızca 12 kayıtlı kadın çiftçi girişimi varmış.
Önce hedefleri belirlemişler.
Hedef 2025 yılına kadar 5.000 ton taze sebze satın alımını garanti etmek ve kadın çiftçiler için 35 milyon TL’lik iş yaratmak olarak belirlenmiş.
Bunu üç yıl boyunca tam olarak destekleme garantisi vermişler.
Pilot projenin üç yıllık hedefleri ilk yılda aşılmış…
Tedarik zincirindeki kadın çiftçi girişimi sayısı %242 artışla 12’den 41’e çıkarılmış.
6.330 ton ürün satın alınmış ve kadın çiftçiler için 35 milyon TL (yaklaşık 1,12 milyon dolar) gelir yaratılmış.
Aynı sürede Türkiye genelinde 10.725’ten fazla mağaza, 40 deposu ve 47.000’den fazla çalışanı olan Şok Marketler “Şok’ta Ben de Varım” Projesi’ni başlatmış.
Bu projeye yerel kadın kooperatiflerine ürünlerini satmaları için raf alanı sağlanmış. Ürünlerin satışından elde edilen tüm gelir doğrudan kooperatiflere geri dönmüş.
Şok üç ayda yaklaşık 2,5 milyon TL (yaklaşık 130.000$) ürün satın almış ve sadece üç ayda %50’sini satmış.
İşe başlarken tarım sektöründeki çarpıcı durumu dikkate alırsanız bunlar çok umut verici gelişmeler.
Salona dikkat ettim, insanlar büyük bir merakla not alıyordu.
Daha sonra masalarda oluşturulan tartışma gruplarında da bu uygulamalar konuşuldu.
O hafta New York ilginçti.
BM binasında başta Türkiye olmak üzere İran gibi bazı ülkeler sadece Gazze olayını konuşurken öteki tarafta özellikle Batılı ülkeler küresel ısınma ve çevre sorunlarını ön plana çıkarıyordu.
Onlardan biraz uzaktaki akıllı binanın konusuysa “Gender Equality” ve Yapay Zeka gibi konulardı.
Biz iki gazeteci bu binada konuşulanları tercih ettik.
Kendi payıma Türkiye’den böyle etkileyici bir Kadın Platformu uygulamasının bütün dünyaya anlatılmasından ve “Girlhood” gibi yeni konuları dinlemekten çok mutlu oldum.
26 Aralık 2024 - Sayın Ali başkanım, yılbaşı gecesi kırmızı boxer külot giyebilir miyim?
25 Aralık 2024 - Türk halkı bu iki tuhaf kelimeyi 75 yıl sonra nasıl tersine çevirdi
24 Aralık 2024 - Başörtülü kadının kelepçelendiği gece Ankara ve Manisa’da yaşanan üç olay
21 Aralık 2024 - Bu 32 blucin efsanesinden kaçını tanıyorsunuz?