Dün akşam Bodrum Milta Doubletree Tatil Köyünün bahçesindeyim.
Bahçeye dev bir ekran kuruluyor.
Birazdan Avrupa Futbol Şampiyonası maçları başlayacak. İlk maç Almanya ile İskoçya arasında.
Tatil köyünde çok sayıda Alman var. Çeşitli milletlerden insanlar bir arada açılış maçını izleyecek.
Maç başlamak üzere.
Almanya Milli Takımının başında Türk asıllı bir oyuncu kaptan olarak sahaya çıkıyor.
İlkay Gündoğan…
Daha sahaya çıkarken giydiği formanın sırtında yazılı ismi dikkatimi çekiyor.
Aynen şöyle yazılmış:
‘GÜNDOĞAN…”
U harfinin üstünde iki nokta, G harfinin üstünde yumuşak G işareti var.
Ne var bunda diyeceksiniz.
Şu var.
Alman alfabesinde üstünde iki nokta olan Ü harfi var.
Ama üstünde yumuşak G işareti olan G harfi yok.
Öteki ülkelerin takımlarında yabancı asıllı oyuncuların adı yazılırken ülkenin alfabesi dikkate alınır.
Ama İlkay’ın soyadı Türk alfabesinin kuralları dikkate alınarak yazılmış.
Belki birçoğunuza önemsiz gelebilir.
Bence önemli.
Alman milli takımı forması altında maça kaptan olarak çıkan oyuncunun annesini babasının geldiği ülkenin kültürel özelliği dikkate alınmış.
Çok önemli bir zarafet…
İnsana verilen değer.
Dikkat ettiğim ikinci nokta.
Milli Marşlar çalınmaya başlıyor. İskoçya takımının bütün oyuncuları büyük bir coşku ve heyecanla milli marşlarını söylüyor.
Çok şaşırmadım. İngiltere’ye karşı hep canlı tutulan milliyetçi bir duygunun ifadesi.
Birazdan Almanya milli marşı başlıyor.
İskoç oyuncular kadar coşkulu değiller. Ama en istekli söyleyenlerden biri İlkay Gündoğan…
Sırtında yumuşak G işaretli İlkay Gündoğan formasını giydiği Almanya’nın milli marşını söylüyor.
Daha geçen pazar yapılan seçimlerde göçmenlere tepkinin Avrupa’da yarattığı aşırı sağ Avrupa fotoğrafı gözümün önüne geliyor.
Bu da başka bir Avrupa fotoğrafı.
İlkay Gündoğan önceki yaz düğününü Balıkesir’de yapan bir Alman vatandaşı.
Balıkesir’den Almanya’ya göç etmiş bir aile.
Babası maden işçisi.
Kendisi Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin Gelsenkirchen kentinde doğmuş bir çocuk.
Futbola orada başlamış.
Alman milli takımını çok erken seçmiş.
Önce U-18 Milli takımı.
Sonra U-19, U20,U-21 ve Almanya Milli takımı.
Alman milli takımı kariyerinde 2018 yılı özel bir yere sahip.
O yıl mayıs ayında Londra’da Almanya doğumlu iki öteki Türk oyuncu Mesut Özil ve Cenk Tosun’la birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir araya geldi.
Orada Erdoğan’a “Cumhurbaşkanım” dediği için Almanya’da çok eleştirildi.
Bir Alman vatandaşı başka bir ülkenin cumhurbaşkanına nasıl “Cumhurbaşkanım” derdi.
Onu izleyen yıl Almanya formasıyla sahaya çıktığında ıslıklandı.
Üstünden altı yıl geçti.
Ve İlkay Gündoğan Avrupa Futbol şampiyonasının açılış maçında Almanya milli takımının başında sahaya kaptan olarak çıktı.
Sırtındaki formada adı Türk alfabesindeki yumuşak G ile yazılmıştı.
Ve o İlkay Gündoğan, Erdoğan’a ‘Cumhurbaşkanım’ dediği gün kendisini en çok eleştiren gazete olan Bild’e önceki gün şu mektubu göndermiş ve gazete de manşetten yayınlamıştı:
“Kendi evimdeki bir turnuvada milli takımımın başında sahaya kaptan olarak çıkma düşüncesi bile tüylerimi ürpertiyor. Son yıllarda takım olarak yolumuz çalkantılı ve aksiliklerle doluydu. Ben de DFB formasıyla geriye dönüp baktığımda karmaşık bir yoldan geçtiğimi görüyorum. Göçmen kökenli olup Almanya’yı büyük bir turnuvada sahaya çıkaran ilk kaptan olmak beni daha da gururlandırıyor. Bu kadar çok farklı kültür ve ülkeden gelmiş insanlardan oluşan bir takıma liderlik etme şansına sahibim.”
“2024’te Alman Milli Takımı olarak bizi güçlü kılacak olan işte tam da budur; çeşitlilik ve farklı kültürlerin etkisi.”
Gündoğan mektubunda geçen pazar günü yapılan Avrupa Parlamentosu seçiminden sonra ortaya çıkan yeni Avrupa fotoğrafına da şöyle sosyolojik bir yaklaşım getiriyor:
“Giderek cepheleşen, kutuplaşan bir dönemde yaşıyoruz. İnsanların artık birbirini dinlemediği bir dönemdeyiz… Toplumumuzda bir bölünme söz konusu. Biz takım olarak önümüzdeki dört hafta boyunca ülkemizi birbirine daha da yakınlaştırmak istiyoruz. Yeniden birlik ve beraberlik yaratmaya yardımcı olabiliriz. İnsanlar hem Alman Milli Takımı ile gurur duyabilir, hem de önümüzdeki birkaç hafta boyunca güzel ülkemizi ziyaret edecek milyonlarca misafire açık, saygılı ve dostça davranabilir.”
Türkiye milli takımı da işte böyle yeni bir Avrupa’da sahaya çıkıyor bu şampiyonada.
Bir yandan milli marşların daha yüksek sesle, daha coşkulu söylendiği bir duygu iklimi.
Bir yandan da 90 yıl önce Hitler’in “ari ırk” yaratma peşinde olduğu ülkede, kozmopolit yeni bir milletin başında adı yumuşak G ile yazılmış bir Alman vatandaşının kaptan olarak sahaya çıktığı yeni gerçeklik.
Maçın ikinci yarısında Türkiye kökenli ikinci bir Alman, Emre Can da takıma giriyor.
Sane, Rudiger ve ötekiler…
Edgar Morin “Gerçek medeniyetler ancak kozmopolit toplumlarda mümkündür” diyordu.
Şimdi bu gerçek medeniyet homojen kalmak isteyen eski bir aşırı sağ dalganın meydan okuması ile karşı karşıya.
Irkçılık 1945’te bütün Avrupa’da kaybetmişti.
Eminim bu defa da kaybedecek.
Yeter ki bu geçen seferki kadar büyük bir trajediyle olmasın.
26 Aralık 2024 - Sayın Ali başkanım, yılbaşı gecesi kırmızı boxer külot giyebilir miyim?
25 Aralık 2024 - Türk halkı bu iki tuhaf kelimeyi 75 yıl sonra nasıl tersine çevirdi
24 Aralık 2024 - Başörtülü kadının kelepçelendiği gece Ankara ve Manisa’da yaşanan üç olay
21 Aralık 2024 - Bu 32 blucin efsanesinden kaçını tanıyorsunuz?