Bir fotoğraf var… Hiç gözümün önünden silinmez.
Denizli’nin Güney ilçesinde bir şarap fabrikasındaki duvarda asılıdır.
Şöyle anlatayım.
Yıl 1963…
Karede basit bir masa;
Etrafında beş kadın, iki erkek görüyoruz.
Kadınların hepsinin başı Ege usulü örtülü.
Erkeklerden biri ayakta… Basit bir presle şişeleri mantarlıyor.
Masanın ucunda oturan erkek ise şarap yapımcısı Bulgaristan muhaciri bir Türk.
Hikaye işte bu masada başladı.
Pamukkale şarapları olarak bildiğimiz dev marka işte bu masada doğdu.
Türkiye’de şarap seven hemen herkesin bildiği bu markanın arkasında belki de çok az insanın tanıdığı bir isim var.
Yasin Tokat…
Yasin Tokat’ı dün sabah kaybettik.
Onu 20 yıldır tanıyorum.
Kimdir Yasin Tokat size anlatayım.
Çünkü artık gizli kalmaması gereken bir isimdir o.
Türk şarapçılığının sessiz devrimcisidir.
Büyük bir Cumhuriyet vatandaşı, büyük yurtseverdir.
Benim için şarap üreticiliğinin çok ötesinde bir şahsiyettir.
O ve Pamukkale şaraplarının bütün aile üyelerine hakim olan ana karakter hakkında fikir sahibi olmak istiyorsanız, “Pamukkalewines” adı altındaki kurumsal Instagram sayfalarına bakmanız yeter.
O sayfalarda üzüm bağları kadar Atatürk paylaşımları görürsünüz.
Cumhuriyetin ve Kurtuluş Savaşının bütün önemli günlerinde o sayfa Atatürk ve arkadaşlarına ayrılır.
O sayfada üzüm bağları kadar hayvan fotoğrafı paylaşımları görürsünüz.
Kuzular, kediler, köpekler, eşekler…
Bağcılığın ayrılmaz parçalarıdır onlar.
İnsana ve bireye ait her hak günü Pamukkale şaraplarının da günüdür.
1 Mayıs Emekçi günü mü…
Pamukkale Instagram sayfası hepimizin kollektif hafızasına kazınmış, kollarını açmış o dev emekçi pankartını açar.
Kadına karşı şiddet mi dediniz? O gün üzüm fotoğrafının yerini kadın posterleri alır.
İnsanların cinsel tercihlerini özgürce yaşamalarının Türkiye’de neredeyse düşmanca görüldüğü bir dönemde bile, onlar o gün gökkuşağının bütün renkleriyle o insanların yanındadır.
Kobe Bryant mı öldü?
Pamukkalewines o gün dünya markası olur, sayfalarında o vardır.
Bir şarap üreticisi olarak Yasin Tokat’ı ise şöyle anlatabilirim:
Güney ilçesinde başlayan hayatı boyunca hep şu ilkeyi savundu:
“Parası, imkanı sınırlı olan insanların da iyi şarap içmeye hakkı vardır. Bir ülke insanlarına makul fiyata iyi şarap içiremezse o ülkenin şarapçılığına iyi demek mümkün değildir.”
Pamukkale şarapları işte bu azim ve anlayışla gelişti. Sevgili eşi Ülkü ile birlikte Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden itibaren gelişen bir aşkla çalıştı.
Bütün engellemelere rağmen Pamukkale ailesi olarak hiç yılmadı. Önce insanlara satın alabilecekleri en iyi şarabı içirmeyi başardı. Sonra Nodus ve L gibi üst segment harika şaraplara geçti.
Türkiye’ye “dürüst şarap” kavramını getiren insandır.
Hiç düşündünüz mü? Türkiye’nin en çok satılan şarabı hangisidir?
Aklınıza hemen pahalı markalar geliyor değil mi?
En iyi tanıdığınız yılda en fazla 5-10 bin şişe üretilen şaraplardır onlar.
Ama bir marka var ki…
Yılda 3.5 milyon şişe satılıyor.
Bugün “Sava” markası altında Carrefour mağazalarında satılan o şarabı Pamukkale üretiyor.
Onun canla başka küçük bir üretici olarak başlattığı Güney bağları bugün önde gelen büyük üreticiler ile birlikte Türkiye’nin Napa Vadisi’ne dönüştü.
Bugün Güney platosunda 40 bin dönüm yetişmiş bağ var. 10 bin dönüm de yetişmekte olan yeni bağlar.
Başka bilmediğiniz taraflarını ise Türk bağcılığının ve içki sektörünün en önemli isimlerinden biri olan Mehmet Yalçın’ın dünkü Instagram sayfasından aktarayım:
“30 yıl boyunca her adımına yakından tanık olduğum büyük bir öncüydü Yasin Bey. Denizli’nin alçakgönüllü Güney ilçesini Türkiye’nin en büyük kaliteli şaraplık bağ bölgesi haline getirdi. Şiraz’ı yaygınlaştırdı, bir tür kooperatif sistemiyle köylüyü de kalkındırdı.
“Sava” markasıyla milyonlarca litre uygun fiyatlı süpermarket şarabı üretti, şarabı erişilir kıldı. Ülkenin ilk yeraltı şarap mahzenini yaptı.
Bunlar gibi birçok yenilikle şarapçılığımızın önünü açtı.”
“Yardımsever, sıcak yürekli, aydın ve ilerici bir insandı Yasin Tokat. Şarabı işlediği tonlarca üzümün küspesini kozmetikçilere satarak geliriyle onlarca çocuk okutması söz etmeyi pek sevmediği hayır işlerinden sadece biriydi. Güney ilçesinde yüzlerce gencin adlarının Yasin olması da nasıl bir insan kaybettiğimizin göstergesi…”
İşte böyle bir insandı Yasin Tokat…Üzüm bağlarının sessiz prensiydi.
“Dürüst Şarapcılık loncasının” utangaç piriydi.
Bugün Güney bağlarının kızarmaya başlayan üzümlerine bakarsanız…
Her bir tanenin üstünde bir damla görürseniz, bilin ki Yasin Bey’in arkasından dökülmüş gözyaşıdır o.
Güney Bağları’ndaki o şahane Şiraz’lara, Öküzgözlerine, Cabernetlere ruhunu taşıyan rüzgarlar senin adını da fısıldayacak artık onlara…
Nur içinde yat Yasin kardeşim.
Türkiye bağcıları seni unutmayacak.
4 Aralık 2024 - Yılın en güzel filminin en güzel sahnesini anlatıyorum
3 Aralık 2024 - Dün gece Türkiye’nin en prestijli ödülü tarihimizin en büyük başarısızlığına verildi
1 Aralık 2024 - Cumhurbaşkanı nerede konuşacak? Caminin avlusunda mı, minberde mi?
30 Kasım 2024 - Antakya’da 2000 yıl arayla ayakta kalan iki duvarın sırrı
29 Kasım 2024 - Master Chef sorusu: Bir Michelin şefinin tam teşekküllü kestane menüsü nasıldır?