Yıllardan beri en yakından takip ettiğim yazarlardan biri ‘Ekonomim’ gazetesinin yazarı Vahap Munyar’dır…
Hürriyet’in ekonomi servisi şefi olduğu zamanlardan beri en sadık okurlarındanım onun ve bunu her yerde de söylüyorum.
Anadolu iş insanlarının en büyük destekçisidir.
Patronların nabzını ondan okursunuz. Anadolu’nun en ücra köşelerindeki iş insanlarının başarı hikayeleri hep onun köşesindedir.
Durmadan dolaşır.
Onun çoğu insanca bilinmeyen ama benim çok iyi bildiğim bir yanı da çok iyi bir tüketici gözlemcisi olmasıdır.
Yıllar önce Bodrum’un en lüks mekanlarından birinde ‘lahmacun’un fiyatını yazınca hepimizin gözü faltaşı gibi açılmış ve günlerce konuşmuştuk bu konuyu.
İki açıdan konuşmuştuk.
Özel sohbetlerinde lahmacun denince burun büken Türkiye’nin en ‘creme de la creme’ kesiminin aslında iyi bir “lahmacuncu” olduğunu öğrenmiştik.
Ama halkın en ucuz yiyeceği diye bildiğimiz lahmacunun ‘Creme de la creme’ sofralarında nasıl bir fiyata geldiğini görünce daha da şaşırmıştık, dudaklarımız uçuklamıştı.
Tarih 17 Temmuz 2012‘ydi…
Yani 12 yıl önce…
O gün dudağımızı uçuklatan lüks lahmacunun fiyatı neydi?
Sıkın durun…
50 TL…
Yazıyla 50 Türk Lirası…
Hesaplar yapmıştık hepimiz içimizden veya yemek masalarında.
Bir lahmacuna ne kadar un gider, kaç gram et…
Bizim kasabın maliyeti ile o lüks mekanın maliyeti hiç tutmamıştı.
Ve o gün Türk ekonomi hayatında belki de ekonomi tarihinin en yaratıcı ve renkli ölçüsü doğmuştu.
“Lahmacun endeksi…”
Amerikan ekonomisinde de buna benzer bir “BigMac” endeksi vardır. Böylece bizde onun alternatifi olarak Lahmacun endeksi doğdu.
Bugün her ikisi de ciddi ciddi kullanılan birer endeks.
Merak edenlere Onedio haber sitesinde Lisa Campton imzasıyla yazılmış çok güzel bir Lahmacun endeksi yazısı var.
Ben sadece şu bilgiyi vereyim.
2012 yılında 50 TL olan “Creme de la Crem lahmacunu” bugün 1000 TL’lere kadar geldi.
Halk lahmacunu da, zengin lahmacunu enflasyon rakamı da TÜİK verilerini hiç doğrulamıyor.
İşte bu lahmacun endeksini yaratan gazeteci Vahap Munyar dün de galiba “şarap endeksini” yarattı.
Haberi o kadar güzeldi ve kendisi de o kadar güzel yazmış ki…
Hiçbir komplekse kapılmadan onun yazısından aynen aktarıyorum:
“Suvla Şarapları’nın kurucusu Selim Zafer Ellialtı birlikte çalıştığı eşi Pınar Ellialtı ile bir akşam dışarıda yemeğe çıktı. Gittikleri restoranda kendi ürettikleri şaraplardan birini sipariş verdi.
Yemeğin sonunda hesabı istedi. Hesap dökümüne baktı, kendi şaraplarının restorandaki fiyatını görünce şaşırdı: 3 bin 300 lira…”
“İtiraz etmedi, hesabı ödedi. Ancak kendi şarabına ödediği 3 bin 300 lira içine oturdu. Ertesi sabah pazarlama ekibine restoranın adını verdi:
– Bakın bakalım “K………..” adlı şarabımızı o restorana kaç liraya vermişiz?
Ekip çok geçmeden bilgiyi aktardı:
‘Sözünü ettiğiniz şarabı o restorana veriş fiyatımız 260 lira görünüyor.’
“İç geçirdi, hayıflandı:
Yüksek enflasyon fiyatlama davranışlarını çok bozdu. Onu anladık. Ancak bir şişe şaraba alış maliyetinin üzerine 11-12 kat eklemek dünyanın hiçbir yerinde görülmüş şey değil…
‘Şarap fiyatı çarpanı’nda 4-5 katı geçtik, 11-12 kata kadar çıkan mekanlarla ilgili sektörün sivil toplum örgütü olarak TÜRYİD’in “Arkadaşlar, bu kadarı da yapılmaz” diye devreye girmesi gerekmez mi?
Dün bu yazı ve olay patlayınca Urla Şarapçılığın patronu Can Ortabaş da bir paylaşım yaptı.
O da restoranlara 1000 TL’yi verdiği şarabın 5 bin TL’ye satıldığına tanık olmuş.
Ama o “Bütün restoranları suçlamamak lazım” diyor…
Eee kimi suçlayacağız öyleyse…
Fiyatları üç harfliler mi yükseltiyor?
Vahap Munyar’ın anlattığı şarap üreticisi Selim Zafer Ellialtı’yı ben de iyi tanıyorum.
Türkiye’nin en düzgün şarap üreticilerinden biridir.
Bunu birinci elden o anlatıyorsa;
Bilin ki restoranlar için tehlike çanları çalmaya başladı.
Üzgünüm, ama bütün restoran sahiplerine şunu söylemek isterim.
Benim geliri iyi arkadaşlarım bile artık restorana gitmiyor.
Ünlü sanatçımız Ahmet Güneştekin geçen gün bana “İspanya’da üç gün boyunca Ribero del Duero bölgesinin çok güzel şaraplarını içtim. İnan Türkiye’de restoranlarda ödediğimin neredeyse üçte biri fiyat ödedim” dedi.
Ribero del Duero…
Vega Sicilia ve Pingus gibi harikulade şarapların üretildiği, dünya şarap piyasasında yükselen bir yıldız bölge…
Restoran sahibi arkadaşlar;
Özellikle de Bodrum’dakiler…
Fatih Altaylı “Parası olmayan Bodrum’a gitmesin” dedi ama…
Korkarım, bugünden itibaren geliri iyi müşterileriniz bile kendi şarap endekslerini tutmaya başladı.
Ona göre…
Ve teşekkürler Vahap.
Hep gözümüzün önündeki en çıplak gerçekleri bile bir cümle ve bir hikaye ile önümüze koyuyorsun…
Ve iyi gazetecilik hala değerli bir şey…
23 Kasım 2024 - Hadise’nin yeni şarkısıyla gelen eski Türkiye özlemi: ‘Biz bizeydik nostaljisi’
22 Kasım 2024 - Ufuk Uras’a sordum: Devlet beye o soruyu sordun mu?
20 Kasım 2024 - Son anket: Türk halkı böyle bir Milli Eğitim Bakanı istemiyor
19 Kasım 2024 - Yılın son profil analizi: Hakan Fidan’a elini veren kaç parmağını kaybeder?
17 Kasım 2024 - İşte o ünlü adamın aynı anda idare ettiği altı kadının isimleri