Önümde 10 Eylül gününden beri bir “İddia” duruyor.
İddia şu:
“Esad’ın düşmesinden sonra Türkiye, Suriye Milli Ordusu mensuplarının maaşlarına yüzde 50 zam yaptı.”
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve vergi mükellefleri açısından çok önemli bir iddia bu.
Aslında “Haber” demem gerekirdi ama diyemiyorum.
Neden derseniz;
(*) BİR Haberin kaynağına güvenemiyorum.
(*) İKİ Türkiye’nin, IMF’i aratmayan bir sıkı para politikası uygulayıp kendi vatandaşına, çalışanına ve emekliye zammı minimal tutarken bir başka ülkenin askerine böyle bir zam yapacağına ihtimal veremiyorum.
Ancak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçen gün epeydir unuttuğumuz güzel bir şey yaptı.
Parlamento’da muhalefetten gelen bir soruya cevap verdi.
Soru şuydu:
“19 Mart’ta seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması ekonomiye ne etki yaptı?”
Bakan Şimşek hepimizi şaşırtan bir içtenlikle “Evet olumsuz etkisi oldu” diye cevap verdi.
İşte bakanın o samimiyetine güvenerek ben de bu iki soruyu ona sormak istiyorum:
BİR; Türkiye, Esad rejimi düştükten sonra da orada eski ÖSO, yeni SMO mensuplarının hala maaşlarını ödemeye devam ediyor mu?
İKİ; Bu kişilerin maaşlarına yüzde 50 zam yapıldığı doğru mu?
Şimdi bu iddiayı nerede okuduğumu anlatayım.

İç savaşın başından beri Suriye’deki olaylara ilgili gazetecilerin izlediği birçok yabancı kaynaktan biri “Terorism Monitor” adlı bir site.
Bu site 10 Eylül günü bir analiz yayınladı.
Başlığı Türkçeye çevirirsem şöyleydi;
“Türkiye’nin desteklediği Amşad ve Hamza tümenleri Suriye’de hala aktif…”

Eski Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) bileşenlerinden olan “Sultan Süleyman Şah Tugayı” aynı zamanda “Amşad” olarak da adlandırılıyordu. ÖSO’da Türkiye’ye yakın bir başka silahlı grup ise “Hamzat” da denen “El Hamza Tümeni” idi. Ancak, Ahmed Şara Şam’da iktidara gelip bu yıl başında yeni baştan kurulan Suriye Ordusu’nda yapılanmaya gidilirken her iki ÖSO grubu da yeni milli orduya katıldı. Bizim bildiğimiz “Amşad” yeni orduda 62’inci Tümen, “Hamzat Tugayı ise 76’ıncı Tümen haline geldi.
Ancak bu iki grubun adı Lazkiye’deki katliamdan sonra hazırlanan Birleşmiş Milletler Raporunda yer almıştı.
Haberin asıl içeriği bu iki grubun Suriye içinde hala aktif olarak çalıştığıyla ilgiliydi.
Beni ilgilendiren ise bu haberdeki tek cümlelik ayrıntıydı.
“Türkiye’nin bu iki gruba mensup elemanların maaşlarına yüzde 50 zam yaptığı” iddia ediliyordu.
Haber üç açıdan bizi ilgilendiriyor.
Birçok insan soruyor:
“Esad düştüğüne ve gruplar Suriye ordusuna katıldığına göre bu kişilerin maaşlarını hala Türkiye mi ödüyor?”
Hükümetten bu konuda bugüne kadar hiçbir açıklama gelmedi.
Oysa bu haber “Maaşlarını hala Türkiye’nin ödediğini” iddia ediyor.
İkincisi, Mehmet Şimşek’in uyguladığı sıkı para politikası ortadayken Suriye’deki bu elemanların maaşlarına gerçekten yüzde 50 zam yapıldı mı?
İşte Mehmet Şimşek’in geçen günkü samimiyetine güvenerek bu soruyu kendisine soruyorum.
Bu haber doğru mu?

Üçüncü sorum ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’a.
BM ve AB raporlarında bu iki grubun Lazkiye’deki katliama katıldığı yolundaki iddialar araştırıldı mı?
Bu iddialar doğru mu…
Doğruysa gereği olarak ne yapıldı?
Şunu söyleyeyim.
Türkiye’nin milli ve stratejik menfaatleri gereği bu tür destekler vermesini normal buluyorum.
Her ülke stratejik politikaları gereği böyle şeyleri yapıyor.
O nedenle “Niye destekliyorsunuz” diye sormuyorum.
Ama “Yurt dışına asker gönderilirken Parlamento’nun izni gerekiyorsa askeri amaçlı finansal destek verildiğinde en azından bunun bilgisi de verilmeli” diye düşünüyorum.
Bu iddiayı ortaya atan site neyin nesidir araştırdım.
Haberi veren “Terorism Monitor” adlı sitenin sahibi “The Jameston Foundation” adlı bir kuruluş.
“İsrail’in kurduğu paravan vakıflardan” biri olabilir mi diye şüphelendim.
ChatGPT’den bu kuruluşla ilgili kapsamlı bir araştırma istedim.
Gelen bilgileri daha da derinleştirdim.
Oradan gelen bilgiler şunlar:
“Jamestown Foundation” (Türkçesi Jamestown Vakfı) ABD merkezli bir düşünce kuruluşu.
Merkezi Washington DC’de ve kâr amacı gütmeyen bir kurum. Misyonu ABD ve müttefikleri için stratejik önemi olan ülkelerdeki olayları, trendleri analiz ederek politika yapıcıları ve kamuoyunu bilgilendirmek.
“China Brief”, “Eurasia Daily Monitor”, “Terrorism Monitor” gibi düzenli analiz ve gözlem raporları veriyor.
Biraz Soğuk Savaş dönemi izleri taşıyan bir Think Tank gibi geldi bana.
Kurucusu: William Geimer.
İsrail ile ilişkisi var mı diye sordum.
Ona gelen cevap da şu:
“Bu konuda doğrudan güvenilir kaynaklarda “Jamestown Foundation’ın İsrail ile resmi bağlantısı veya özel yakınlığı” şeklinde somut bir bilgiye rastlanmamaktadır.
Bazı kaynaklarda “CIA ile bağlantı”, “neo-con ideolojisine yakınlık”, ABD dış politikasını destekleyici analizler yayınlama gibi iddialar yer alıyor.”
Bütün bu bilgilere rağmen ben yine de temkinli yaklaşıyorum.
Çünkü bu yazılanlar bana “CIA ile ilgisi var” gibi bir duygu veriyor…
Öyleyse yazıdaki “Yüzde 50 zam bilgisi bir CIA istihbaratı olabilir mi?”
O nedenle bir kanaat belirtmeden direkt Mehmet Şimşek’e soruyorum:
“Suriye’de desteklediğimiz bu grupların maaşlarını hala Türkiye mi ödüyor?”
Esad düştükten sonra maaşlarına yüzde 50 zam yapılmış mıdır?”
Bilmek isteğim, bir vergi mükellefi olarak sadece bu soruların cevapları.
Çünkü bu soruların cevapları şu bakımdan da önemli.
İktidar geçtiğimiz günlerde Türkiye’de “Fert başına düşen milli gelirin 17 bin dolara çıktığını” açıkladı.
Birçok ekonomist bu rakamın gerçeği yansıtmadığını söylüyor.
BİR Bu hesaplama baskı altında tutulan doların gerçek değeri üzerinden yapılsa çok aşağı iner.
İKİ Bu hesaplama Türkiye nüfusunun 85 milyon kişi olduğu üzerinden yapılıyor.
Oysa gerçek nüfusumuz göçmenlerle birlikte 95 milyon kişi. Onlar da eğitim, sağlık ve Türk vatandaşlarının aldığı bütün öteki hizmetlerden yararlanıyor.
Dolayısıyla fert başına gelirin de 95 milyon kişi üzerinden hesaplanması gerekir.
Bütün bunlar göz önündeyken Suriye Devleti ordusunun bir bölümünün maaşlarını da biz ödüyorsak bunun da hesaba katılması gerekir.
Bir vergi mükellefi olarak sorumun gerçek nedeni bu.
Doğru değilse de bu iddiayı ortaya atan siteye bir yalanlama gönderilmeli.
Çünkü Türkiye’nin BM Raporlarına ve AB Yaptırım listelerine girmiş iki grubu ödüllendirir gibi maaşlarına zam yapması güzel bir görüntü değil.
Eğer bu iddia doğruysa o da halka açıklanmalı.
Yoksa Türkiye’de hayat pahalılığı altında ezilen, vergisini ödeyen çalışana ve emekliye bunu izah etmek kolay olmaz.
Dün akşam üzeri bu yazıyı tamamladığım sırada Oksijen Gazetesi’nde Sedat Ergin’in bir haberi önüme geldi.
İngiliz İstihbarat Servisi MI6’in Başkanı Richard Moore dün İstanbul’da bir grup Türk ve yabancı gazeteciyle bir araya gelmiş.
Orada “Biz Suriye’de Esad’ın devrilmesinde önce HTŞ ile ilişki kurmuştuk” demiş.
Birden geriye dönüp HTŞ’nin 24 saat içinde 35-40 Toyota kamyonet ile 53 yıllık Esad Rejimini devirmesi ile ilgili yazılarımı hatırladım.
Toyota’ların üzerindeki HTŞ militanlarının sırtında İngilizlerin verdiği üniformalar vardı. İsrail havadan İran uçaklarını engelledi, Amerika Suriyedeki üssünden İŞİD’in devreye girmesini engelledi, HTŞ de beş on Toyota kamyonla Şam’a girdi diye yazmıştım.
İşte şimdi doğrulanıyor.
Anlayacağınız herkesin eli Şam’ın cebinde.
Şam’daki ÖSO’cuların elinin de bizim cebimizde olması normal.
Türkiye’nin de Suriye dengesinde güçlü bir konumda olması için istihbarat birimlerimizin ve Dışişlerimizin uygun gördüğü adımların atılması doğrudur.
Yeter ki bilgi sahibi olalım.
5 Aralık 2025 - 19 Mart Silivri’sinden ilk kitap: En gözde iki şair kim?
4 Aralık 2025 - Silivri’ye giden ‘Cumhurbaşkanlığı’ antetli sürpriz ‘Üzgünüm’ mektubu
3 Aralık 2025 - İki başkanın yan yana sevinç sahnesi ve Fener stadında bir açılış devrimi
2 Aralık 2025 - Bugünlerde gece yolda dev bir tavşana rastlarsanız bilin ki gemi su alıyor
30 Kasım 2025 - Beş işaret: Bu yılbaşı İzmir ve Ege’de ilginç bir şeyler oluyor