Şam’da “HTŞ Devrimini” izleyenlere bir sorum var.
Soru aklıma önceki gün MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Emevi Camii’nde namaz kılmaya giderken çekilen görüntülerini izlerken geldi.
Eminim cevabını hemen bilecek kişilerin başında İbrahim Kalın gelir.
Ama Ankara’da bilen başka kaç kişi vardır bilemem.
Sorum şu:
Şefik el-Müeyyet el-Azm kimdir?
Veya Abdülhamid ez-Zehravi….
O kimdir mesela…
Rüştü eş-Şam…
Ömer el-Azzam… Şükrü ey-Aseli…
Selim Anmad Abdul Hadi…
Ve Rafik Salloum….
Bu sonuncusu şairdir.
Yukardakilerden üçü eski Osmanlı Meclisi Mebusanı’nın milletvekili.
Biri gazeteci…
Bunlar 6 Mayıs 1908 günü Şam’da Osmanlı Paşası Cemal Paşa’nın emriyle idam edilen yedi Arap milliyetçisinin adıdır.
Bugün Şam’da onların adına yapılan bir abide var.
O meydanın adı “6 Mayıs Şehitler Meydanı”dır…
Her 6 Mayıs günü bir anlamda Suriye’nin milli günü orada kutlanırdı…
Önceki gün, sivil elbiseli Colani direksiyonda, MİT Müsteşarı Kalın yanında Emevi Camiine giderken o meydandan geçtiler mi bilmiyorum.
Şimdi merak ediyorum.
Acaba bundan böyle “Suriye devrimi”nin kutlama günü nerede yapılacak?
Colani’nin arabası 6 Mayıs Şehitler Meydanına uğramadan direkt Emevi Camiine gittiğine göre…
Bu sorunun cevabı ne olacak?
Bana göre önceki gün itibariyle Suriye’nin devlet günü 6 Mayıs Şehitler Meydanı’ndan Emevi Camiine taşınmıştır..
Bu taşınmayla birlikte Suriye’nin varlık ruhu “Milli” bir sembolden “Dini” bir sembole geçmiştir.
O nedenle, devlet ruhu da “Osmanlıya karşı” hareketten “Esed’a ve Baas’a karşı” bir harekete dönüşmüştür.
O zaman asıl soruya gelelim.
Acaba Cemal Paşa’nın idam ettirdiği Arap milliyetçisi aydınların ruhu bundan böyle nerede ikamet edecek?
Artık manasını yitirmiş 6 Mayıs Şehitler Meydanı’nın altında kaybolup gidecekler mi…
Yoksa o ruh da Emevi Camiine mi taşınacak?
Eminim bölgeyi iyi tanıyan İbrahim Kalın da önceki gün Şam’da bu soruyu kendine soruyordur.
Benim 77 yıllık hayatımda Orta Doğu’da camiiden başlayan bir siyasi yürüyüşün demokrasi meydanına vardığına tanık olmadım.
Umarım Suriye’de tek kurşun atmadan iktidarı ele geçiren HTŞ bu yargımızı yıkacak bir istikamete doğru yürür.
Ancak daha ilk günden “Şeriat Anayasası yapacağız,” “Kadınlara hakim ve savcılık yolu kapatılacak,” “Ahlak polisi kurulacak” gibi demeçleri okuyoruz.
Bunlar doğru ve teyit edilmiş bilgi mi bilmiyorum.
Ama şu ana kadar yalanlanmış da değil.
Neticede bunlar El Kaide tedrisatından geçmiş insanlar…
Oradan ayrıldıklarını söylüyorlar ama kaç metre uzaklaşmışlar bilemiyoruz.
Netice olarak bugün önümüzdeki tablo şu:
Adında “milli” kelimesi bulunan ordu güneyde bizim sınırımızda bir bölgede.
Adında milli kelimesi olmayan HTŞ Şam’da iktidarda.
Kurduğu hükümette de sadece HTŞ üyeleri var.
Kendi payıma MİT Müsteşarının dana ilk günden Şam’da görünmesini biraz acele edilmiş bir adım olarak değerlendiriyorum.
Bu hareket bütün dünyaya şu işareti verdi:
“Şam’ın yolu Ankara’dan geçer…”
Türkiye açısından etkili bir güç gösterisi.
O bakımdan “doğru zamanda doğru hareket” diyebiliriz.
Bir de şunu düşünelim.
Acaba bu hareket HTŞ Hükümetine de daha ilk günden “Ankara’nın emrinde bir oluşum” damgası yapıştırmadı mı?
Umarım bu HTŞ yöneticileri üzerinde komplekse yol açmaz.
Çünkü böyle bir komplekse yol açarsa bir gün devrim kutlamalarının Emevi Camiinden yine 6 Mayıs Şehitler Meydanına taşınmasına tanık olabiliriz.
Unutmayalım burası Orta Doğu…
Yani Suriye politikasının daha zarif, bütün Arap dünyasında tepki yaratacak görüntülere yol açmayacak bir maharetle yürütülmesinde yarar var.
Yoksa bir gün Arap sokağında bir zamanlar Amerikalılar için atılan “Yanki Go Home” sloganının benzerini bizim için işitmeye başlarız.
“Ne alakası var” demeyin….
Şam’da baba Esad’ın heykelleri devrildi, ama 6 Mayıs heykeli hala orada duruyor…
Bir de şunu unutmayalım.
İbrahim Kalın Emevi Camiinde namaz kılarken 40 km ilerisindeki tepede İsrail bayrağı dalgalanıyordu:
Artık “Şam bizden soruluyorsa” eğer…
Çünkü Ankara’da esen ve dünyaya yayılan imaj bu…
Bundan böyle İsrail’in oraya atacağı her şarapnelin bir parçası da manen bize düşmüş olacak…
“Olur mu canım” demeyin…
Kader İsrail’le bağlarımızı bağladı…
O nedenle Şam’la beraber İsrail’deki Büyükelçiliğimizin de birlikte açılmasında yarar var.