İsrail'in bir sonraki endişe kaynağı neden Türkiye değil de Ürdün? Türkiye ile İsrail arasında savaş çıkar mı? İsrail, İran'ı nasıl etkisiz hale getirdi? İran Suriye'de ne istedi de Esad kabul etmedi? Rus uçakları Suriye'de bombaları nereye attı?
Aşağıda aktaracağım bilgilerin hepsini direkt olarak üst düzey bir MOSSAD müdürünün ağzından aldım.
Ötekini de çok üst düzey ve halen görevde olan İranlı bir generalden.
Hem de Suriye’yi en son terk eden İranlı general bu…
İkisi de çok ilginç şeyler anlatıyor.
Dün İsrail’den “Türkiye’nin bölgede yükselen etkisine karşı alınacak tedbirlerle ilgili toplantılar yapıldığı” haberleri geliyordu.
O nedenle bölgede neler olup bitiyor tam anlamak için istihbarat kaynaklarına dikkatle bakmak gerekiyor.
Bugün işte bunu yapmaya çalışacağım.
Önce MOSSAD yetkilisinden başlayayım.
Görevi tam olarak şu:
“MOSSAD İstihbarat Daire Başkanı…”
Adı Zohar Palti…
Ayrıca İsrail Savunma Bakanlığı’nda Siyasi-Askeri Şube Başkanlığı görevi yapmış.
Gilani Piyade Tugayı’nda istihbarat subaylığı da var.
Yani hayatı istihbarat işinde geçmiş.
2017 yılında MOSSAD’daki görevinden ayrıldı.
Şu an yine Savunma Bakanlığında terörle mücadele konusunda aktif bir görevde…
Yani Arap Baharı, İbrahim Anlaşmaları, Suriye İç Savaşı, İran Nükleer programı ve onu izleyen dönemleri aktif görevde bizzat izlemiş bir insan.
Şu an İsrail’in istihbarat analizlerinde hala çok etkili bir isim.
Birazdan aktaracağım bilgileri işte direkt olarak ondan aldım.
Diyeceksiniz ki “Sen evinde oturan eski bir gazeteci olarak MOSSAD’ın bu kadar kilit isimlerinden birine nasıl ulaşabiliyorsun?”
Bende gizli saklı hiçbir şey yok.
Yazının sonunda onu da açıklayacağım:
Ama önce Ortadoğu dediğimiz kapkara bataklıkta işler nereye gidiyor, onunla ilgili çok ilginç bazı bilgileri direkt MOSSAD’dan alalım.
(*) “Lübnan Hizbullah’ının lideri Nasrallah’ın en büyük hatası İsrail’i tanıdığını sanmasıydı. Hiç tanımıyordu. İsrail halkının kutuplaşmasını ve bölünmesini yanlış okudu. 7 Ekim İsrail’i bölecek zannetti. Oysa 7 Ekim’deki HAMAS saldırısından sonra iç politikanın hiçbir ağırlığı kalmamıştı.
(*) İran’ın bölgedeki en etkili müttefiki oydu. Trendleri, gelişmeleri etkileyecek güçte bir bölgesel liderdi. Bölgeyi tanıyordu ama İsrail’i tanımıyordu. İsrail’i okuyamamak onun hayatına maloldu. Netice olarak İran bölgedeki en istikrarlı ve en dengeli müttefikini kaybetti.
(*) Nasrallah yıllar boyunca Arap dünyasını İsrail’e karşı kışkırtmayı başardı. Ama İsrail’e karşı ama 40 yıl boyunca harcadıkları milyarlarca dolarlık askeri güç dört haftada yerle bir oldu.”
(*) “Bugün geldiğimiz nokta şu: 2000’lerin başından itibaren İsrail’in etrafında oluşan “Şeytan Cephesi” dağıldı. Esad Rejimi çöktü. İran yerden yere güzel füze kabiliyetinin çok büyük bölümünü kaybetti. Bize gelen bilgilere göre hava savunma sisteminin büyük bölümü de imha edildi. Hizbullah çöktü.”
(*) “Bu dönemin en çarpıcı operasyonlarından biri “Hizbullah Pager’ları” operasyonuydu. Tabii ki size bu operasyonun çok gizli ayrıntılarını vermeyeceğim. Ama şunu söyleyeyim. Bu tür operasyonlar 3-10 yıllık bir çalışmanın sonucudur. Daha önemlisi şu: İsrail’in bu tür operasyonları daha geniş ölçekte, mesela devletler düzeyinde yapma kabiliyeti de var.”
Bu sözlerdeki tehdit unsuru da açık:
Bu yöntemleri sadece terör örgütlerinin temsilcilerine değil, devlet yöneticilerine de uygulayabiliriz demeye getiriyor.
Bence felakete yol açabilecek bir ihtimal…
(*) “İsrail ve Amerika yıllar boyunca milyarlarca dolar yatırım yaparak devasa bir “savunma şemsiyesi” kurdu. Demir Kubbe, Davud Sapanı ve “Ok” bunların üçü. Asıl önemlisi yakın bir zaman içinde “Lazer önleyici” teknolojiyle bütün savunma sistemimizi upgrade edeceğiz.
(*) Bunun anlamı şu: Eğer bir gün İran nükleer saldırı yapmaya kalkarsa atacakları füzeleri nasıl havada karşılayacağımızı biliyoruz. Ama benim görüşüm şu: İran nükleer füzelerini yakalayabileceğiz diye onların nükleer silah yapmasına izin vermemeliyiz.”
(*) “Bugün geldiğimiz nokta nedir? İsrail hala endişeli. Ama bu endişesinin nedeni Suriye’de olup bitecekler değil. Asıl endişemiz bu gelişmelerin Ürdün’deki istikrarı nasıl etkileyeceğidir.
(*) Şu İsrail için en önemli şey Ürdün ve Mısır’la barış anlaşmalarıdır. Bu iki ülke geçmiş 20 yılın en istikrarlı unsurlarıdır. Eğer bu gelişmeler bu iki ülkeyi de karıştırırsa kendimizi çok çalkantılı bir durumda buluruz.
(*) Şu an kendilerine “Direnişçi” diyen bazı gruplar Ürdün’deki rejimi devirmeye çok istekli. Bu tehlikenin farkında olmamız gerekir. Suriye’deki varlığını kaybeden İran şimdi nereye yönelecektir, ona bakmamız lazım.”
(*) “Kimseyi paniğe kaptırmak istemiyorum, ama Ürdün konusundaki gelişmeleri izleyebilmek için büyük bir kaynak ayırmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü Ürdün bizim açımızdan birçok nedenden dolayı çok önemli. Filistin meselesi, Körfez ülkeleriyle ve Suudi Arabistan ile ilişkiler açısından derin bir stratejik öneme sahip.”
(*) “Şu sırada Erdoğan’ın orantısız bir güç kazandığı açık. Şu an için onun gerçek hedefinin ne olduğunu bilemiyorum. Ortada yeni bir gerçek var, bu yeni gerçeklik konusunda kafamda birçok soru var.”
(*) “MBZ (Muhammed bin Zayed El Nahyan Birleşik Arap Emirlikleri Emiri) ilginç bir lider. Bizimle dost olmak istemesinin nedeni yüksek teknoloji konusunda işbirliği yapmak. Amacı güvenlik meselesiyle ilgili değil, yapay zeka, istihbarat teknolojisi ve ve sahip olduğumuz teknolojik patentlere sahip olmak.”
(*) “Bir düşünün. 7 Ekim’den sonra bütün ülkelerin hava yolları Tel Aviv’e uçuşları durdurdu. Amerikan havayolu şirketleri de uçuşları kesti. Ama iki hava yolu şirketi Tel Aviv’e uçmaya devam etti. Biri Birleşik Arap Emirlikleri’nin Etihad’ı, öteki Fly Dubai. Amerikalılar bizimle dostluklarını unuttu, ama Etihad ve Fly Dubai stratejik bir tercih yaptı.“
(*) “Arap ülkeleri ile ilgili önemli bir bilgi daha vereyim. İbrahim Anlaşmaları henüz üç yaşında (İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan, Fas arasındaki işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan anlaşmalar). Daha henüz başında tarihin en büyük kriziyle karşı karşıya kaldı. Şu an itibariyle Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Sudan bu anlaşmaları askıya almadı. Bence bu çok önemli bir şey. Suudi Arabistan ve Endonezya henüz bu anlaşmaya katılmadı. Ama onlarla da büyük bir ekonomik gelişme var.”
(*) “7 Ekim saldırısı burada Araplarla birlikte yaşama hayalini bitirdi. Önümüzdeki 20 yıl boyunca Gazze ve Batı Şeria ile birlikte yaşama hayalini unutun.”
(*) “Nisan ayında İran’ın İsrail’e saldırısı sırasında neler yaşandı? O saldırı sırasında İsrail Hava Kuvvetleri ile CENTCOM (ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı) arasındaki işbirliği inanılmazdı. Böyle bir şey ancak James Bond filmlerinde görülebilirdi. Bazı insanlar Amerikalıların gücünü tam anlayamıyor. İsrail istihbaratıyla paylaşılan istihbarat ışığında İran’ın saldırmak üzere olduğunu öğrendiler. Ortadoğu’daki bütün muhataplarını arayıp şunu söylediler: ‘Arkadaşlar iki saat içinde Orta Doğu semalarında tek bir sivil uçuş olmayacak.’ O andan itibaren Orta Doğu üstünde bütün radarlar boştu. Havada tek “dost uçak” yoktu. Radarda görünen bütün uçan nesneler ‘düşman’ sayıldı. Bu da İran’dan gelen bütün IHA ve füzelerin kolayca tanınmasını sağladı.“
Evet MOSSAD’ın eski İstihbarat Daire Başkanının anlattıkları bu kadar.
Bu bilgileri nasıl elde ettim, sorusuna gelelim.
Bu öyle gizli saklı, özel kanallardan edindiğim bir bilgi değil.
Açık istihbarat bilgisi…
Yani herkesin ulaşabileceği bilgiler bunlar.
Zohar Palti bunları 7 Ocak günü, yani geçen salı Nadav Perry adlı bir gazetecinin podcast yayınında anlattı.
Ayrıca yazılı olarak da sitesine koydu.
İsteyen herkes girip orijinalini oradan okuyabilir.
Nadav Perry İsrailli free-lance bir gazeteci. Arap dünyasının en tanınmış medyalarından olan Al Monitor’da da yazılarını yayınlıyor.
Peki nasıl değerlendireceğiz MOSSAD’ın bu eski üst düzey istihbarat başkanının sözlerini?
İsterseniz “İsrail propagandası yapan bir konuşma” olarak görebilirsiniz.
İsterseniz İsrail’in önümüzdeki dönemde Ortadoğu’ya dair analizleri nedir, bunu anlamak için okuyabilirsiniz..
Böyle okuduğunuz takdirde bu konuşmada bizi de çok yakından ilgilendiren bazı somut bilgileri görebilirsiniz.
İsterseniz bunları alt alta yazayım:
(*) İran ve Lübnan Hizbullahı uzunca bir süre kendine gelemeyecek durumda.
(*) İran’ın hava savunma sistemi ve kendini en güçlü hissettiği “Ground ta Ground” yerden yere füzeleri büyük ölçüde tahrip edildi.
(*) İran’ın ve öteki Cihadcı örgütlerin bundan sonraki hedefi Ürdün olabilir.
(*) Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan ve Fas arasındaki işbirliği 7 Ekim sonrası Gazze krizinden çok hasar almadan çıktı.
(*) Biz henüz “çelik kubbemizi” tamamlayamadan İsrail “Lazer kubbe” kurmaya doğru gidiyor.
(*) İsrail eski bir yetkilisinin ağzından bölgedeki bütün ülkelerin liderlerine üstü örtülü tehditte bulunuyor: “Hizbullah’a yaptığımız pager tarzı operasyonları devlet düzeyinde de yapabiliriz.”
(*) Erdoğan’ın Suriye olayından güçlenerek çıktığını kabul ediyorlar, ancak tam hedefleri konusunda henüz bilgiye sahip değiller.
(*) Türkiye’de muhalefet İsrail ile ilişkilerin kesilmesi için alabildiğine baskı yaparken Körfez ülkeleri uçuşlara bile devam ediyor.
Bugün Ortadoğu’da en kuvvetli istihbarat örgütü “AİT.”
Yani “Açık İstihbarat Teşkilatı..”
Gazeteler, sosyal medya, web siteleri, podcast’ler, YouTube yayınları, açık raporlar….
Bir örnekle devam edeyim.
MOSSAD eski istihbarat başkanının verdiği bu bilgilerin yayınlanmasından bir gün sonra İran’dan da acaip bir istihbarat geldi.
İran’ın Suriye’deki en üst düzey komutanı General Behruz Esbati herkesi şaşırtan bir açıklama yaptı.
Esbati aynen şunu diyordu:
“Suriye’de yenilgiye uğradık… Hem de çok büyük bir yenilgiye uğradık. Büyük bir darbe yedik ve bu acıydı.”
Verdiği çok ilginç iki bilgi daha var:
(*) BİR: “Geçen yıl İsrail bizim Suriye’deki birliklerimize ve tesislerimize saldırırken Rusya oradaki radarlarını susturdu ve İsrail saldırılarını kolaylaştırdı.”
(*) “Ayrıca HTŞ saldırısı başladığında müttefiklerini yanılttı. İsyancıları bombaladığını söyledi, ama aslında gidip boş tarlalara bırakıyorlardı bombaları.”
İlk bakışta herkesin bildiği sözler ama anlamı İran açısından çok önemli.
Çünkü Esad’ın devrilmesinden beri başta Cumhurbaşkanı olmak üzere İran’ın bütün üst düzey yetkilileri bunu yenilgi olarak görmediklerini söyledi.
Esbati’nin açıklaması İran Devrim muhafızları içinde de tartışma başladığını gösteren ilk işaret.
İranlı general çok önemli bir şey daha söyledi.
Suriye’den Esad’ın düştüğü günün öncesindeki gece uçakla ayrılmış.
Ama verdiği asıl önemli bilgi şuydu:
“İsrail Gazze ve Lübnan’a saldırmaya başladığında Esad’a İsrail’e karşı cephe açmasını” söyledik.
Ama Esad bunu kabul etmemiş.
Bu gelişmeleri okudukça HTŞ’nin 36 Toyota kamyonla Esad’ı nasıl devirdiğini daha iyi anlıyorum.
Esad devrilmiş, ama devirenler onlar değil.
İsrail, İran, ABD, Rusya, tabii ki Türkiye hep birlikte devirmişler Esad’ı…
Hiç kuşkumuz olmasın ki ne İran, ne Rusya, ne İsrail, ne Türkiye, ne de Amerika elini çekecek oradan.
Esad’ı devirenler Suriye’nin yeniden inşasında da orada olacak…
Kimi engelleyerek yerini korumak, kimi yardım ederek etkisini arttırmak için…
Yani Suriye halkı için orada uzunca süre “hiçbir menfaat gütmeyen gerçek dost” olmayacak.
O yüzden kimse Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine dönmesini beklemesin.
Hatta iddialı biçimde şunu bile söyleyebilirim.
Suriye’den Türkiye’ye birincisi kadar büyük bir göç olursa şaşırmayalım.
Esad’ı deviren iki güç, Türkiye ile İsrail şimdi bölgede karşı karşıya.
Önlerinde iki yol var.
Bölgede çatışacaklar mı…
Yoksa işbirliğine mi gidecekler…
Aklın yolu ikincisi…
Aralarında savaş çıkması için iki tarafın yöneticilerinin de çıldırmış olması gerekir.
Hepimiz biliyoruz ki böyle bir savaş iki ülke için de tam bir felaket olur.
Ben Türkiye’de üç insana ve bir merkez partiye güveniyorum.
(*) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekçiliği ve esnekliğine.
(*) Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın akılcı, itidalli üslup ve siyasetine
(*) MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın İsrail dahil bölgedeki bütün ülkelerin istihbarat kuruluşlarının başkanlarıyla direkt konuşma imkanına sahip olmasına.
Ayrıca ana muhalefet olarak CHP’nin de akılcı bir siyaset izleyeceğine eminim.
Güvenmediğim şey ise;
İki tarafın belagat şehveti…
Şu kritik dönemde iki ülke lider ve yöneticilerinin belagat şehvetine kapılmadan, sakin konuşmalarında yarar var.
Bir de özellikle iktidar yanlısı şuursuz medya mensupları, konuşan kafaları ve fetihçi trollerin aptallıkları.
Bunlardan da uzak durmak herkesin menfaatine…
10 Ocak 2025 - Neler oluyor neler: Bir Mossad müdürü ve bir İranlı generalden gelen çarpıcı bilgiler
9 Ocak 2025 - Bu tarihi fotoğrafın 10. yılı: Dikkat ettiniz mi, yan yana yürüyen beş kişi kim?
8 Ocak 2025 - Ortadoğu’da dengeleri sarsacak bir fotoğraf
7 Ocak 2025 - Yılın ilk tuhaf Netflix sorusu: Son bir yılda kaç ay yaşlandınız?