Tam ne gün başladığını bilemiyorum ama bir süredir her gazetecinin kaderini çok etkileyecek bir gelişme var.
New York Times’ın dijital versiyonları AI (Yapay Zeka) kullanarak şöyle bir uygulamayı başlattı.
Gazete her sabah abonelerine o günün önemli haberlerini ve başka renkli şeyleri anlatan bir posta yolluyor.
Sizin özel olarak ilgilendiğiniz konulara, sizin seçimlerinize dayalı, okuduğunuz her haberle sizi daha çok tanıyan algoritmanın yardımıyla hazırlanmış özel bir gazete bu.
Ancak sayfa bizim gazetelerdeki gibi spotlardan oluşmuyor sadece.
Her haber doyurucu biçimde veriliyor.
Daha çok ayrıntı isteyenler için de bir link (bağlantı) veriliyor.
Oraya basıp haberin ayrıntısına gidiyorsunuz.
İşte bu birinci sayfanın üst tarafına artık “Türkçe diline çevir” diye bir yazı konuyor.
Buraya bastığınız anda New York Times’ın bu sayfası anında Türkçe olarak önünüze çıkıyor.
‘Canım ne var Google zaten yıllardır çeviri yapıyor’ diyebilirsiniz.
Hayır bu çok daha ileri bir şey.
Artık internet tarayıcıları çok daha iyi çeviri yapıyor. Böylece okuduğunuz gazeteyi anında bir başka anadilde yayınlanan gazete haline getiriyor.
Aynı uygulama “günün önemli başlıkları” bölümünde de var.
Kısaca gazetenin dijital versiyonunu tamamen Türkçe okumak mümkün artık.
Üstelik bir iki yıl önceki Google çevrilerinde olduğu gibi öyle kırık dökük tarzan Türkçesi değil.
Şaşırtıcı derecede iyi çevrilmiş, kavramlar yerli yerinde kullanılmış bir Türkçe.
Bağlantıya gittiğinizde haberin ayrıntılı metni yine İngilizce geliyor.
Ancak orada da ya haberin tamamını, ya ilgilendiğiniz bölümü işaretleyerek üstüne bastığınızda çıkan ‘çevir” yazısına dokunarak Türkçeye çeviriyorsunuz.
İşte geçen hafta yazdığım ‘üretken yapay zeka’nın günlük medya alanındaki ilk büyük etkisi bu.
Her ülkenin anadilinde yayın yapan küresel medya döneminin açılışı.
Artık hiçbir gazete o dili bilmeyen insanlar için “yabancı gazete” değil.
New York Times bugün içerik açısından dünyanın en zengin, en renkli medyası.
Bu dev önce kendi gazetesini öldürdü ve onu artık tamamen bir dijital medya evrenine çevirdi.
Bu yolla 12 milyon paralı aboneye ulaştı.
Tarihi boyunca kazanmadığı parayı kazanıyor.
Kazandıkça içeriğini daha da zenginleştiren adımlar atıyor.
Mesela futbolla ilgilenenlere söyleyeyim.
NYT bugün dünyanın en iyi spor gazetesi.
Çünkü İngiltere merkezli “Athletic” haber sitesini satın aldı.
Bu site Katar’da yapılan Dünya Futbol şampiyonası sırasında yaptığı yayıncılıkla spor medyasında bir dönemi kapattı.
Bugün Premier League veya İspanyol LaLiga takımları ile ilgili en renkli, en doyurucu yazılar orada yayınlanıyor.
Dünyanın en iyi kitap kulübü bu gazetede.
En iyi yemek, şarap ve gusto yazıları burada yayınlanıyor.
Netflix, Amazon Prime, Disney Plus ve öteki streaming sinema ve video platformlarını en iyi izleme kılavuzu burada.
En iyi cinsel yazılar, psikoloji, tıp ve bilim haberleri burada.
Okuyuculara cinsel konularda tavsiyelerde bulunan harika bir “Güzin Abla’ köşesi de var.
Siyaset keza.
Ve son zamanlarda siyasetin magazinel yanını da çok ayrıntılı biçimde vermeye başladılar.
Gazze savaşını canlı videolarla, grafik anlatımlarla, şehir görüntüleri üzerinden en ayrıntılı burada izleyebiliyorsunuz.
Ve bütün bunları yazan gazete şimdi bunu dünyanın her yerinde yerel dillere anında çevirerek hizmete açıyor.
Denemek isteyen varsa burada görüntülü olarak anlatıyorum.
Bir günlük New York Times’ı alın, yanına Hürriyet, Sabah, Cumhuriyet, Yeni Şafak, Akit ve öteki gazeteleri koyun.
Bir onları okumaya çalışın.
Bir de New York Times’ın Türkçe versiyonunu okuyun.
Bugünden itibaren, İngilizce bilmeyen insanlar da çok iyi birer New York Times okuru olabilir.
Ve size şunu söyleyeyim.
New York Times artık bir Amerikan gazetesi değil.
Her dilden yayın yapan küresel bir medya…
Diyeceksiniz ki “Ama onlar milli ve yerli değil…”
Evet değiller ve iyi ki de değiller.
Artık çok iyi biliyoruz ki “milli ve yerli kelimeleri” Türkiye’de klasik gazeteleri, adaletsizliği, insan hakkı ihlallerini koruyan bir tür “gümrük duvarı” haline geldi.
Bütün vasatlıklar, içerik kuruluğu, trolleşmiş köşe yazarlığı ancak “anadil ve millilik” bahaneleriyle sürdürmeye çalışıyor sıradanlığını.
Ama bilmeliler ki artık karşılarında çok ciddi bir “küresel rakip” var.
Trolleşmiş yayıncılıktan bezmiş insanların sığınacağı yeni limanlar oluşuyor.
New York Times bir süre sonra İstanbul’da büro açarak “yerli ve milli içerik” üretmeye de başlarsa ne olur?
Küresel üretimdeki standartlarını burada da uygulayabilecek bir kadro oluşturabilirse bugün hepimizin bildiği bazı gazete markalarını tarihin raflarına gönderebilir.
Yerli medyanın buna karşı çıkabilmesinin tek yolu “holigan yandaşlık” tuzağına düşmüş, sıradanlaşmış, renklerini kaybetmiş Hürriyet, Sabah gibi büyük markaların kendine çeki düzen vermesi, kaybettiği itibar ve güveni yeniden oluşturacağı bir yayıncılık alanına geçmeyi düşünmesi…
Ama bunun için “İletişim Başkanlığı”nın medya orkestrasyonu yapmaktan vazgeçip asıl işlevine dönmesi gerekir.
Klasik medyanın yüzde 90’ına tamamen hakim olmak seçimlerde hiçbir işlerine yaramadı.
Tabii aynı durum muhalif gazeteler için de geçerli.
Yani bu medyayı seçim aparatı olarak görmeleri tam aksine insanları Oda TV, T24, 10 Haber gibi bağımsız haber sitelerine, Cüneyt Özdemir, Fatih Altaylı, Özlem Gürses, Nevşin Mengü, Memduh Bayraktaroğlu, Ruşen Çakır gibi bağımsız YouTuber’lara yöneltmeye başladı.
Kısacası New York Times’ın bu uygulaması artık dünya medyasında yeni bir dönemin açıldığının da çok önemli işareti.
Geçtiğimiz günlerde “Cumhuriyet Gazetesinin 100’ncü yılı” dolayısıyla yazdığım bir yazıda, gazeteci Yavuz Baydar’dan da söz ederken, “Yetmez ama evet” diyenlerden olduğunu belirtmiştim.
Bana bir yazı gönderip düzeltmemi istedi.
Mesajını aynen yayınlıyorum:
Yazında şöyle demişsin
“Cumhuriyet gazetesinin yüzüncü yıl kutlamasıyla ilgili, 9 Mayıs tarihli yazında, şöyle bir bölüm var:
‘Mahmut Şenol’un yazısında en sevdiğim taraf da daha sonraki yıllarda Cumhuriyet’e çok eleştirel konumda yazılar yazmaya başlayan Hadi Uluengin, Yavuz Baydar ve Ragıp Duran’ın yazılarını da unutmamış olması.
Bu yazarlar medya tarihine “Yetmez ama Evetçi” olarak geçmiş olsalar da Cumhuriyet hafızasından silinmemiş.’
Onları bilmiyorum ama ben oy kullanmadım
“Uluengin ve Duran’ın o referandumla ilgili hangi eğilimde olduklarını bilmiyorum, ama ben söz konusu referandumda oy kullanmadım. Dolayısıyla “yetmez ama evetçi” diye etiketlenmek haksızlık. Ülkede çok uzun süredir bir damgalama trendi var. Umarım bu düzeltme, salgın gibi yayılmış olan etiket yapıştırma alışkanlığına son verilmesine bir katkı olur. Selamlarımla.”
26 Aralık 2024 - Sayın Ali başkanım, yılbaşı gecesi kırmızı boxer külot giyebilir miyim?
25 Aralık 2024 - Türk halkı bu iki tuhaf kelimeyi 75 yıl sonra nasıl tersine çevirdi
24 Aralık 2024 - Başörtülü kadının kelepçelendiği gece Ankara ve Manisa’da yaşanan üç olay
21 Aralık 2024 - Bu 32 blucin efsanesinden kaçını tanıyorsunuz?