Türk-Kürt kardeşliği tamam, sıra Türk-Türk kardeşliğinde

30 Aralık 2024

O malum referandumda ”Hayır” oyu kullanmıştım.

Belki 50 yıldan beri dost olduğum bazı arkadaşlarım ise “Yetmez ama evet” demişti.

O gün onların yetmez ama eveti kazanmıştı.

Ama aradan geçen yıllar benim “hayır” oyum kazansa bunun ülkenin daha hayrına olacağını gösterdi…

O “Yetmez ama evet” ve “Mezardan kalkanlar bile evet” diyenlerin evetleri bu ülkede adalet, yargı ve demokrasinin kolunu kanadını kırdı.

Ama dün İmralı’dan gelen cevaba ben de katılıyorum

Şu kadere bakın ki, bir gün bu ülkede bana da “Yetmez ama evet” diyeceğim bir durum ortaya çıktı.

Evet dün DEM antetiyle yayınlanan bildiriden Abdullah Öcalan’ın ikinci çözüm sürecine de evet dediğini öğrendik.

Birincisine bütün yüreğimle “Evet” demiştim.

Dün Öcalan’ın açıklamasına bakınca yine “Evet” diye haykırdım.

Ama bu defa “Yetmez ama evet…”

O gün belki iyi niyetle “Yetmez ama evet” diyen arkadaşlarımızın büyük bölümü daha sonra büyük hüsrana uğradı.

Bugün benim dediğim “Yetmez ama evet” de inşallah beni hüsrana uğratmaz.

Çünkü benim de hüsrana uğrama ihtimalim hiç düşük değil.

DEM antetli kağıtta Öcalan ‘Türk-Kürt kardeşliği’ diyorsa

Dün DEM antetiyle yayınlanan bildiride Abdullah Öcalan “Türk – Kürt kardeşliğinden” söz ediyor…

İşte böyle bir günde ben de Öcalan’ın protokolüyle Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’a seslenip şöyle diyorum:

Madem PKK lideri “Türk-Kürt Kardeşliği” istiyor.

Ben de sizden “Türk-Türk kardeşliği” talep ediyorum.

Diyorum ki, bu ülkenin bir Kürt vatandaşı olan Öcalan’ın hapishane kapısı açılıyor…

Madem ki geçmişte “bebek katili” dediğiniz Öcalan için “Gelsin Meclis’te konuşsun” diyor, ona “Yeni hayat imkanları” sunuyoruz…

Madem ülkeye barış gelmesi için, hala elinde silahla dağda dolaşanların önderi olarak gördüğünüz Öcalan’a hürriyetin yollarını açmaya hazırız…

Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan madem Sendaye’nin kapıları açılıyor

Diyorum ki…

Sayın Bahçeli… Sayın Erdoğan…

Çok iyi yapıyorsunuz.

Maden ki Şam’da Sendaye zindanlarının kapıları açılıp siyasi hükümlüler bırakılıyor…

Madem İmralı’nın kapıları açılıyor…

Ben de destekliyorum sayın Bahçeli’nin, sayın Erdoğan’ın bu girişimlerini…

O kadar destekliyorum ki, onlardan bir adım daha ileri gidiyorum.

Diyorum ki…

Silivri ve Edirne zindanlarının esaret kapıları da açılsın

Madem ki Şam’da Sendaye zindanlarının kapıları açılıyor…

Siyasi hükümlüler özgürlüğüne kavuşuyor…

Bizde de Silivri zindanlarının…

Edirne zindanlarının kapılarını açalım.

Madem ki Kürt siyasi mahkumlarına özgürlük yollarını açıyoruz…

Türk siyasi mahkumlarına da açalım o özgürlük yollarını.

Ne yani…

Şam’daki HTŞ yönetiminden aşağı mı kalacağız bu özgürlük yürüyüşünde…

Ne Osman Kavala kalsın içeride…

Ne de Gezi mahkumları…

Madem ki dağda elinde hala silah olan Kürt davasının lideri Öcalan için o zincirler kırılıyor…

Eline bırakın silahı, çakıl taşı bile almamış, sicilinde tek terör eylemi bulunmayan, iddianamesine Türkiye’yi bölecekler diye tek delil olarak Anadolu bal arıları kolonilerinin haritası konmuş Osman Kavala ve tüm Gezi mahkumlarının zincirleri de kırılsın…

Türk-Türk kardeşliği olmadan Türk-Kürt kardeşliği olur mu?

Madem ki PKK lideri serbest kalıyor…

Bugüne kadar eline silah almamış, ter kurşun atmamış Selahattin Demirtaş da serbest kalsın.

Madem ki “Türk-Kürt Kardeşliğini” kuruyoruz…

Şu kutuplaştırılmış, ikiye ayrılmış ülkede “Türk-Türk kardeşliğini” de kuralım…

Madem ki iktidar cephemiz Kürtlerle barışıyor…

Türklerle barışmayı da bir denesin.

Hep birlikte elele gerçek bir barışa yürüyelim.

İşte bu yüzden “Yetmez ama evet” diyorum

İşte o yüzden “Yetmez ama evet” diyorum.

Öcalan’la müzakereye evet.

Ama iktidara oy vermeyen Türklerle muhabbeti de istiyorum.

Bu ülkenin Cumhur İttifakına oy vermeyen insanlarına da ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmasın istiyorum.

Madem o barış Orta Doğu’ya geliyor…

Bize de bir uğrasın istiyorum.

Dün güzel bir adım atıldı…

İmralı’dan güzel bir cevap geldi.

Eğer bu ülkeye iç barışı getirmek, iç cepheyi kuvvetlendirmek istiyorsak…

PKK’nın lideri Öcalan’a gösterdiğimiz muhabbetin,

Hiç olmazsa yarısını, hiçbir siyasi hareketin lideri olmayan, eline çakıl taşı bile bile almamış insanlara da gösterelim.

Sendaye-Ankara 1072 km, Ankara-Silivri 500 km

Şam- Ankara 1072 km…

1072 km uzaktaki Sendaye hapishanesinin boşalmasından mutlu olan Ankara, 500 km ötedeki Silivri zindanının boşalmasından da mutlu olabilmeli.

Değil mi…

Yoksa bunu söylemesini de Abdullah Öcalan’dan mı rica edelim…

Bunun için de mi Silivri ve Edirne’ye DEM heyeti gönderelim.

Kendine “Türk” diyenler atamıyorsa bu adımı…

Bırakalım kendine Kürt diyenler atsın…

Yeter ki atılsın bu kardeşlik adımları…

Tabii ki Öcalan’ın çağrısına dağdan da destek gelir ve eller tetiklerden çekilip silahlar bırakılacaksa…

Tek kişilik oyumla,

Benden de evet.

Ama “yetmez ama evet…”

Ülkesini seven bir insan olarak tabii ki, DEM antetli böyle bir bildiriye bütün kalbimle evet diyorum.

Ama Kürtlerle barışmak için bu cesur adımları atan Ankara’dan hiç de cesaret istemeyen adımları Silivri ve Edirne’ye doğru da atmasını bekliyorum.

Yoksa dün başlayan bu güzel gelişmeden daha bugün umudumu keseceğim.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.