Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi beni hayretler içinde bırakan bir yazı yazdı dün.
Görüşlerine katılmasanız bile saygılı, hakaret etmeyen üslubu nedeniyle dikkate alınacak bir yazardır Selvi.
Bugüne kadar hep o duygu ile okudum onu.
Ama dün öyle bir yazı yazdı ve öyle bir laf etti ki…
Şaşırdım kaldım.
Belli ki Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç artık, açık ve net hedefe kondu…
Atış serbest…
Ama Selvi’nin ona yüklenmek için bulduğu şu cümleye bakar mısınız?
“Bula bula FETÖ’cülerin kullandığı ‘Yurtta Sulh Cihan’da Sulh’ pankartını mı buldunuz sahaya çıkarmak için…”
Önce gözlerime inanamadım…
Böyle bir zırvaya ne denir, nasıl tepki verilir vallahi bulamadım.
Aklıma gelen tek soru şuydu:
Ali Koç’a vurmak için bu argümanı kendi mi buldu…
Ona ne kondurabilirim, ne de yakıştırabilirim…
Acaba birileri mi fısıldadı?
Bilmiyorum ama, hayatımda bundan daha kaba, bundan daha haksız ve bundan daha akılsızca bir “Algı” cümlesi görmedim.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye ve dünya vizyonunu gösteren en güzel ve özlü cümlesini, FETÖ ile yan yana kullanmak kimin fikri ise…
Onun aklından, iyi niyetinden, vicdanından şüphelenirim.
Şuna bakar mısınız?
FETÖ’cüler darbe sırasında “Yurta Sulh Cihanda Sulh” demişler…
Bir adım daha ileri gitse, Atatürk’ü de FETÖ’cü yapacaklar…
Bu ne biçim bir mantıktır Allahaşkına…
Aman Abdülkadirciğim, kalabalık arasında öyle Besmele çekmeye falan kalkma, biri çıkar “FETÖ’cüler de okurdu bunu” der, başın belaya girer vallahi.
Ama madem “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözünü tartışmaya açtın, ben de sana bir soru sorayım:
Hiç düşündün mü? Acaba Suudi Arabistan “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” pankartının stada konmasına neden izin vermedi?
Yani “FETÖ bu sloganı darbe sırasında kullandı diye mi…”
Güldürme bizi Abdülkadir…
Sen ki Gazze’de ateşkes istiyorsun değil mi? Orada çocuklar, siviller, kadınlar artık ölmesin istiyorsun…
Sen ki İsrail’in Birleşmiş Milletler kararlarını uygulamasını istiyorsun değil mi…
Sen ki orada savaşın sona ermesini istiyorsun değil mi…
Gazze’deki zavallı Filistin halkı üzerinden gizli başka emellerin yoksa, oradaki vesayet savaşının tarafı olup o 20 bin zavallı sivil, kadın, çocuk üzerinden İsrail’e karşı bir yok etme davasını sürdürmüyorsan…
Söyle bana…Hiç düşündün mü;
O akşam o pankart stadda olsaydı, Atatürk’ün o cümlesi kime mesaj olacaktı?
Filistin halkına karşı sürdürülen savaşın sona ermesi mesajı olarak okunmayacak mıydı o sözler…
Saldırgan İsrail’e karşı bir mesaj olmayacak mıydı…
Evet, o gece o pankart orada direk Filistin halkına destek olarak bütün dünyaya gösterilecekti.
Şimdi sen çıktın o güzelim cümleyi, o insanca niyeti alelade bir FETÖ sloganına indirgemeye çalışıyorsun kardeşim.
Farkında mısın bunun acaba…
Git, sana bu dahiyane fikri kim verdiyse, bu ipe sapa gelmez cümleyle Ali Koç’a karşı operasyon yapmak isteyenlere söyle…
De ki onlara;
Kim bu yoldan bir algı yaratmak istiyorsa, bilsin ki dünyada yapılabilecek en aptalca şeyi yapıyor demektir.
Gülerler adama kahkahayla gülerler…
Ayrıca Ali Koç’u tek hedef haline getireceğiz diye Galatasaray’a, onun yöneticilerinin aklına, koskoca bir Galatasaray camiasına da hakaret ettiğinin farkında değilsin.
Onları Fenerbahçenin dolduruşuna gelmiş zavallılar haline getiriyorsun.
Galatasaray öyle bir camia değil kardeşim…
Okumuş, akıllı insanların kulübüdür Galatasaray da…
Bu saçma sapan uyduruk algı operasyonunu düşünebilenlerden çok daha akıllılardır.
Şimdi Suudi Arabistan’la ilgili sorduğum soruya kendi cevabımı vereyim.
Suudi Arabistan o gece, apaçık biçimde Filistin halkına desteği simgeleyen o pankarta niye izin vermedi?
Madem kafanı böyle komplo teorilerine zorladınız.
Hadi buna da zorlayın biraz o muhteşem algı kabiliyetinizi…
Mesela şöyle bir şey olamaz mı.
Çünkü Suudi Arabistan o pankartta yazılı olan cümleyi sevmedi.
Çünkü 7 Ekim gününden beri Gazze konusunda tarafsız gidiyor.
Tıpkı Birleşik Arap Emirlikleri ve Dubai gibi…
Çünkü Hamas’ın bir İhvan, yani Müslüman Kardeşler örgütü olduğunu biliyor ve Hamas’a karşı.
Müslüman Kardeşler hareketi Arap yarımadasında bitti. Mısır’da bitti. Suriye’de bitti. Kuzey Afrika’da bitti.
Bir tek Gazze’de varlığını sürdürüyor.
Suudi Arabistan da Hamas yüzünden İsrail’le arasını bozmak istemiyor.
Çünkü tıpkı New York Times yazarı Thomas Friedman gibi Suudlar da Türkiye ve Katar’ı Hamas gibi İhvan yanlısı olarak görüyor.
O nedenle apaçık Gazze’deki Filistin halkına destek şeklinde yorumlanacak olan bu pankart politikalarına uygun değildi.
Atatürk’ü sevmiyorlardı, onun bu cümlesini bugünkü konjonktürde hiç sevmediler.
Çünkü Fenerbahçe o akşam Gazze’de katledilen çocuklara, kadınlara, sivillere de desteğini göstermek istedi Atatürk’ün bu cümlesiyle…
Türkiye savaşta olmadığına göre o cümle kime mesajdı sence…
Olaya bir de bu açıdan bak Abdülkadir kardeşim…
Çok ayıp ettin Atatürk’ün yıllardır dış politikamıza istikamet veren bu harika cümlesini alelade bir algı operasyonuna alet ederek.
Algı operasyonu yaparak , Ali Koç’un başını yemek istiyorsanız daha zeki bir şeyler bulun yahu…
O geceye gelince…
O gece konusundaki görüşümü daha önce yazdım.
Herkes tarafından çok kötü yönetilen bir geceydi.
Ne yazık en başta Federasyon olmak üzere iyi yönetilmedi.
Türkiye’de oluşan tepki de akıl dışı bir şeydi. Toplum olarak çuvalladık.
Milli şuur diye kollektif bir şuursuzluk yaşandı o gece.
Ama otur kendi etrafına da bak…
Savunduğun iktidar kanadı çok mu makuldü o gece…
Ömer Çelik’e o açıklama başına silah dayayıp mı yaptırıldı?
Bence o gecenin hepimiz açısından sağlıklı bir tahlili yapılacaksa, önce şu sosyal medya olayından başlayalım.
Üç ben bin şuursuz trol kafalı insan nasıl oluyor da koskoca bir toplumu hep birlikte şuursuz bir güruh haline getirebiliyor…
Samimi insanlar önce bunun tahlilini yaparlar.
Niye böyle üç beş bin tvitle dolduruşa gelen bir millet haline geldik…
Önce bunları bir konuşalım…
Ama belli ki seçime kadar bu zırvalıklar devam edecek.
Eh belki seçimden sonra biraz rahatlar, bu yapılan saçmalıkları konuşuruz.
Sevgili Abdülkadir, sen makul bir insandın.
Seni çok iyi tanıyorum…
Yazıdaki üslubun sana ait olmadığı her cümlesinden akıyor…
Sırıtıyor…
Ne olur gelme sen de böyle dolduruşlara…
İnan iktidara destek vermenin en akıllı yolu bu değil.