Metroda 20'li yaşlarında gençler mitinge doğru giderlerken kollarına siyah keçeli kalemlerle bir şeyler yazdı. Bunu gören bir kadın, "ne yazıyorsunuz kolunuza" diye sordu. Hayatlarında Tayyip Erdoğan'dan başka iktidar görmemiş gençlerin verdiği cevap çok çarpıcıydı.
Şu olay geçen Cuma günü İstanbul metrosunda yaşandı.
Yer…
Yenikapı-Hacıosman metrosu…
Bir genç grubu ellerindeki posterlerle metroya biniyor…
Saraçhane’ye gidiyorlar.
Biraz dikkatli bakınca şunu görüyoruz.
Hepsi kalemle kollarına bir şey yazıyorlar.
Metrodaki bir kadın yolcu merak edip soruyor:
“Kolunuza ne yazıyorsunuz?”
Aldıkları cevap şu oluyor:
“Avukatlarımızın telefon numaralarını..”
Metro istasyona geliyor.
Çocuklar elleriyle kalp işareti yaparak iniyorlar…
Bu çocukların hepsi 20’li yaşlarında.
Yani hayatları boyunca Erdoğan rejiminden başka bir yönetim tanımadılar.
Marquez romanındaki “Başkan Babanın Çocukları” onlar…
Hayatları boyunca hiç görmedikleri bir demokrasi için Saraçhane’ye gidiyorlar.
Şimdi oradan yaşlılar alemine gidelim.
Şu isimleri ve şu rakamları yan yana yazın…
Sonra biraz geri çekilip uzaktan bakın.
(*) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 70 yaşında.
(*) PKK “Kurucu önderi” Abdullah Öcalan 75 yaşında.
(*) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 77 yaşında…
Üçü de 20’inci Yüzyılın ilk yarısında doğmuş insanlar.
Yarın, bilemediniz 5 yıl sonra artık 80’li yaşlarında olacaklar.
Bunlar “Dışardakiler…”
Karşılarında ise “İçerdekiler” var.
(*) Şu an hapisteki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 53 yaşında.
(*) Edirne’de 7 yıldır hapiste yatan Selahattin Demirtaş 51 yaşında.
Beş yıl sonra, 50’li yaşlarının ortalarında olacaklar.
10 yıl sonra 60’larının başında…
Dışardaki 70 yaş üstü şu anın otoriter oligarşisini temsil ediyor.
İçerdekiler ise yarının demokrasisini…
İktidardakilerle aralarında 25 yaş fark var.
Çeyrek Yüzyıl yani.
Hayatın kanunları hepimiz için aynı…
Dışarıdakiler gidiyor…
İçeridekiler geliyor…
Şuraya yazıyorum.
Bu ülkede gerçek barışı, kalkınmayı ve huzuru 70’li yaşlarındaki bu dışardakiler değil…
Şu an gözaltında ve hapiste bulunan 50’li yaşlarındaki bu iki insan gerçekleştirecek.
Barışı, ancak barışmayı bilen insanlar getirebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise siyasette sadece savaşmayı bilen bir karakter.
Dün gün biterken, Spotify’a girdim ve Cuma sabahı konulan yeni şarkılara baktım.
Grazia Di Michele’nin yeni albümü yayınlanmış.
Böyle günlerde kaçıp sığınmak için çok güzel parçalar var albümde.
Özellikle Acquerello’yu üst üste dinledim.
Albümde benim için büyük bir sürpriz vardı.
Şili’li sanatçı Victor Jara’nın “Te Recuerdo Amanda” şarkısını yeniden söylemiş.
1969 yılının bir şarkısı…
Victor Jara, 14 Eylül 1973 günü, bir daha gitar çalamasın ve şarkı söyleyemesin diye, Şili diktatörünün adamlarınca elleri paramparça edilerek öldürülmüştü.
Öğrencilik yıllarımdı…
Kim bilir kaç öğrenci konserinde kimlerden dinlememiştim bu şarkıyı.
“Sen Ağlama Amanda” diyen olağanüstü bir baladdır.
Demek ki 56 yıl geçmiş…
Çok ağlamıştım o günlerde…
Onu dinlerken dün Saraçhane’den gördüğüm bir fotoğraf geldi gözümün önüne.
Elinde, Cyndie Lauper’ın “Girls Just Want To Have Fun” şarkısından esinlenerek yazılmış bir pankart taşıyordu:
“Kızlar sadece demokrasi istiyor…”
Yeni çıkan şarkılar arasında dolaşmaya devam ediyorum.
Disney’in şu günlerde çok tartışılan yeni filmi Snow White’ın (Pamuk Prenses) müziği yayınlanmış.
Alexander Litviovski’nin müziğini Metamorphose String Orchestra çalıyor.
Parçanın adı “Snow White’s Canzonetta”
Bana nasıl huzur verdi anlatamam.
Oradan Serkan Aras’ın yeni şarkısı Yakamoz’a geçtim.
“Türk müziğinde artık güzel şeyler yapılmıyor” diyen bazı yaşlı sanatçılarımız geldi aklıma.
“Bu şarkı da size kapak olsun” dedim.
“Unut onu gitsin, Unut deli kalbim
Çok direndim ama henüz yenilmedim…”
Yetmez mi bu iki dize…
Sonra yeni nesilin asi kızlarından Chapelle Roan’ın yeni şarkısı geldi.
“The Giver…”
Tam bir “Country…”
Meydan okuyan genç kadınlar bunlar…
Trump yenemez onları…
Asla yenemez…
Beyaz Saray’ın kötü boyanmış saçlı despotu 78yaşında…
Dört yıl sonra o koltukta olmayacak…
O yıl Chapelle Roan ise ona nanik yaparak 30 yaşına girecek…
Kollarına avukatlarının telefonlarını yazarak Saraçhane’ye giden gençlere şunu söylemek istiyorum.
Aman ha… Sakın ola polisle kavgaya girişmeyin çocuklar…
Sakın ola şiddete yönelmeyin.
Elinize bir çakıl taşı parçası bile almayın…
Sadece oturun…
Sadece şarkı söyleyin.
Sizin en büyük silahınız Sezen Aksular, Zülfü Livaneliler, Chapelle Roan’lar…
Beklerken şarkı söyleyin…
İnstagram’da o küçük yapay zeka kedilerin söylediği “APT’yi söyleyin mesela hep bir ağızdan…
Hani Rose ile Bruno Mars’ın şarkısını…
“Aha aha…” diye bitirin.
Bu güzel genç sükunet, onların yaşlı kulaklarının zarını patlatır…
Vallahi gıcık olur, delirirler…
Diyeceğim onları böyle kolayca delirtmek varken sizinle aynı yaşta polis gençlerle savaşmaya hiç ihtiyaç yok.
24 Mart 2025 - İmamoğlu için 15 milyon oy atılırken iktidar medyasını kaç kişi izliyordu?
23 Mart 2025 - Yenikapı-Hacıosman metrosundaki çocukların kollarında ne yazıyordu?
22 Mart 2025 - Kimler ‘İtirafçı’ ve ‘Gizli tanık’, kimler ‘Bavulcu’ olacak? İsimlerini veriyorum
21 Mart 2025 - Bu ülkenin hakim ve savcıları, Beşiktaş Adliyesini unutmayın