Urla’da birkaç güzel gün…

Bazı rivayetlere göre, Urla ismi halk arasında Latince ve Rumca’ da bataklık ya da sazlık anlamına gelen 'Vurla' kelimesinden türetilmiş. Bir başka iddiaya göre, Osmanlı Padişahı Mehmet Çelebi'nin komutanlarından İbrahim Bey sefere çıkarken ona "Uğurola" ya da 'Uğurlu geldi' denilmesinden üretilmiş.

4 Mart 2025
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi ’ne dayanarak yapılan başka bir bilgiye göre ise, şehrin kurucusu Kıdafe Kralı’nın kızının adı "Ulice"’ ve kral şehre "Urli" adını vermiş, zamanla halk arasında bu isim de "Urla" olarak evrilmiş.

İstanbul’un karmaşasından, gürültüsünden uzaklaşmak, hayatın üzerimizdeki baskısına küçük bir ara vermek ve yakın dostum Zeynep Altıok Akatlıyı ziyaret etmek için kısa bir Urla kaçamağına ihtiyacım vardı. Sevdiklerimle birlikte, her biri ayrı değer taşıyan dostlarımla bu huzurlu kasabanın yolunu tuttuk.  Kısa ama keyifli ve huzurlu seyahatten geriye kalan birkaç not ve öneriyi sizlerle paylaşmak istedim…

Önce, bu sakin sahil kasabasının isminin nereden geldiğine bir göz atalım…
Bazı rivayetlere göre, Urla ismi halk arasında Latince ve Rumca’ da bataklık ya da sazlık anlamına gelen “Vurla” kelimesinden türetilmiş. Bir başka iddiaya göre ise, Osmanlı Padişahı Mehmet Çelebi’nin komutanlarından İbrahim Bey sefere çıkarken ona “Uğurola” ya da “Uğurlu geldi” denilmesinden üretildiği söyleniyor.  Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi ’ne dayanarak yapılan başka bir bilgiye göre ise, şehrin kurucusu Kıdafe Kralı’nın kızının adı “Ulice”’ ve kral şehre “Urli” adını vermiş, zamanla halk arasında bu isim de “Urla” olarak evrilmiş.

İzmir’in batısında yer alan Urla, tarihiyle de büyüleyici bir geçmişe sahip. Tarihi, antik çağlara dayanan bu bölge, önce kent devletlerinin egemenliğinde kalmış, ardından sırasıyla Pers, İskender, Roma ve Bizans imparatorluklarının hâkimiyetine girmiş. Bu süreçte, farklı medeniyetlere ev sahipliği yaparak zengin bir kültürel mirasa da sahip olmuş.

Urla, biz şehir insanlarının kaçıp yaşamak istediği özel sahil kasabalarından biri. Kendine has atmosferi, diğer sahil kasabalarına kıyasla daha sakin ve düzenli yapısı, şarap bağları ve modern, lezzetli restoranları ile pek çok yazlık beldeden farklı bir yerde benim için. Urla, sadece bir kaçış noktası değil, aynı zamanda kendine özgü bir yaşam tarzı sunan, huzurlu ve keyifli bir yer.

Yeni anılar biriktirmek büyük bir keyifti

Yıllar içinde pek çok kez Urla’ya gitme fırsatım oldu. Genelde bahar ve yaz aylarında tercih edilen bu güzel kasaba, meğer şubat ayının son günlerinde de bambaşka bir güzelliğe bürünüyormuş. İnce bir montla rahatça gezebileceğiniz, tatlı bir rüzgârın sizi yaz mevsimine hazırladığı Urla’da, daha önce keşfetmediğim bazı köşeleri dostlarımla birlikte keşfetmek, yeni anılar biriktirmek büyük bir keyifti.

Bu sefer Urla’ya araba ile gitmeye karar verdik. Molalar ile saat 20.00 civarı Urla’ya vardık. Sevgili Zeynep’in özenle hazırladığı akşam yemeği sürprizi ile karşılaştık.  Şahane masa, leziz mezeler, salata ve balık ile bol sohbet ile Urla maceramız başladı.

Ertesi gün, Zeynep’in meşhur, kuş sütü eksik müthiş ev kahvaltısının ardından Urla Sanat Sokağı gezintisi, kısa bir kahve molası, minik alışverişler sonrası rotamızı Urla Bağ Yolunda çevirdik. Her biri aile işletmesi olan 9 farklı şaraphanenin yer aldığı Urla Bağ Yolunda, butik şarapçılığın üretim yöntemleri ile farklılaşan özgün şarapları deneyimlemeniz mümkün.

Geçtiğimiz yaz aylarında gittiğim ve Urla Bağ Yolunda yer alan MMG Şarapçılık ilk durağımız oldu. Bornova Misketi, Kara Misketi, Mourvedre, Syrah, Cabernet Sauvignon ve Merlot gibi üzüm çeşitlerine sahip MMG Şarapçılık’ta üzümler doğal yöntemler ile yetiştiriliyor ve gece hasadı ile elle toplanıyor. Vadiye hâkim muazzam bir manzarası olan bu bağda, keyifli sohbetimize orta gövdeli bir kırmızı şarap eşlik etti.

Aynı günün ikinci bağ durağı ise daha önce gitmediğim İzmir Seferihisar Gödence köyünün yakınlarındaki Ayda Bağları oldu. Özenle seçilmiş beyaz masa örtüleriyle, daha önce ziyaret ettiğim bağlarından farklı bir atmosfer sunan Ayda Bağları, şık ve huzurlu bir ortama sahip. Şömine başında, şarküteri tabağımız ve incirli Brie ile birlikte Cabernet Sauvignon şarabının tadını çıkarırken, bu özel atmosferde zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.

Şarap bağlarından sonra akşam yemeği için durağımız Ev Urla oldu. Urla’nın sessiz & sakin bir köşesinde yer alan mekân, müthiş pişirilmiş etleri ve özgün salatalarıyla unutulmaz bir deneyim sunuyor. Hem etlerin lezzeti hem de yaratıcı salatalarıyla Ev Urla, kesinlikle denenmesi gereken bir yer. Ayrıca, sunduğu kaliteye göre fiyat-performans dengesi de oldukça tatmin edici, bu da burayı bir kez daha tercih edilmesi gereken bir mekân yapıyor.

Urla’daki ikinci gün bizim için geç başladı ve ilk durağımız Fırın Vourla oldu. Deniz kenarında yer alan bu mekân, lezzetli pizzaları ve tatlılarıyla ön plana çıkıyor, gerçekten damaklarda iz bırakıyor.

Bu molanın ardından arkadaşımın ailesinin çiftliği Farm Olea’ya ziyaret için yola çıktık. Farm Olea ( https://www.instagram.com/farmolea/ )  500’e yakın zeytin ve çeşitli meyve ağaçlarıyla doğa içinde sakin bir kaçamak isteyenler için ideal. Tamamen doğal tarım ürünü zeytinyağı kaliteli ve leziz. Tavukları, kazları, köpekleri ile keyifli bir yer. Huzurlu bir mola için kesinlikle tavsiye edilir.

Farm Olea’dan sonra, yaklaşık 8 ay önce açılan Fuego’ya geçtik. Deniz kenarında yer alan bu mekân, kokteylleriyle adından söz ettirmeye başlamış bile. Yemek öncesi caz müziği eşliğinde, şömine tarzı sobasıyla Fuego, Urla’da yaşasam sıkça uğrayacağım bir mekân olurdu. Zaman zaman canlı DJ performanslarının da yapıldığı bu mekânın yolu açık olsun diyerek, akşam yemeği için Aslında Meyhane’ye geçtik.

Yanan bu mum, müşterilerin dilek dilemesini sağlıyor

Aslında Meyhane, yeni nesil meyhanelerin Urla’da vücut bulmuş hali. Keyifli müzikleri ve klasik mezeleri farklı bir dokunuşla sunmasıyla, mekân Urla’nın önemli noktalarından biri haline gelmiş. Mekânın etkileyici bir diğer yanı ise, sahibi Aslı Sağ’ın annesi Yıldız Sağ’ın ruhuna ithafen her akşam yaktığı mum. Yanan bu mum, müşterilerin dilek dilemesini sağlıyor ve tüm gece boyunca sönmeden yanıyor.

Urla, Zeynep’in ev sahipliği ve rehberliğiyle gerçekten çok güzeldi. Dostlar ile (Ela, Sedef ve Nurgül ve tabi ki Zeynep) yine güzel anılar biriktirdim ve mart ayına tazelenmiş bir şekilde girdim.  Darısı isteyenlerin başına 😊

Not: Zeynep’in şahane kedileri Gaia ve Leyâl’ı anmadan olmaz. Gaia çok yumuşak bir kedi. Ama Leyâl kalabalık sevmez. Bu ziyarette kimsenin kucağına gelmeyen Leyâl’i birden kucağımda bulmak ayrıca çok keyifliydi.

Urla, daha ilk yılında Atina'dan daha fazla Michelin yıldızı aldıUrla, daha ilk yılında Atina’dan daha fazla Michelin yıldızı aldı

Michelin ödülleri açıklandı: İstanbul, Urla ve Bodrum'dan gastronomi dünyasının yeni yedi yıldızıMichelin ödülleri açıklandı: İstanbul, Urla ve Bodrum’dan gastronomi dünyasının yeni yedi yıldızı

 

Feza Turunçoğlu Kimdir?

Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.