Çiftçiler Bakan Mehmet Şimşek’i ellerinde kalan domatesi yere dökerek protesto etti
Yeni yayınlanan 'Tarımsal Görünüm Saha Araştırma Raporu'na göre Türkiye'de çiftçilerin ortalama yaşı 51'den 54'e yükseldi. Tarımsal üretim yapanların yüzde 75'i o yıl üretim yapabilmek için bankaya veya tüccara borçlanmak zorunda kalıyor.
Kredi Kayıt Bürosu’nun 5 yıldır aralıksız sürdürdüğü “Tarımsal Görünüm Saha Araştırma” raporu tarım sektörünün nabzını tutmaya devam ediyor. 2023 yılında da tarım piyasaları, veriler ve çiftçi anketleriyle zenginleştirilen bu rapor, sektörün derinliklerine ışık tutuyor.
Bu yılki saha çalışması, 28 ilde 1.075 çiftçiyle yapılan basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle gerçekleştirildi. Raporun dikkat çeken ilk bulgusu; çiftçilerin yaş ortalamasının 2021’de 51,1 iken 2023’te 53,4’e yükselmiş olması. Bu, tarım sektörünün yaşlanan bir nüfusa sahip olduğunu gösteriyor. Tarımsal üretim yapan çiftçilerin %64’ü sadece bitkisel üretim yaparken geriye kalan %36’ısı hem bitkisel hem de hayvansal üretimi aynı anda yapıyor. Sadece hayvansal üretim yapan işletme oranı ise %1’de kaldı.
Arazi büyüklükleri konusunda ise 2019 yılına kıyasla büyük bir değişiklik gözlenmiyor. Çiftçilerin arazi büyüklüğü raporda aritmetik ortalamaya göre 252 dekar, geometrik ortalamaya göre 99 dekar ve harmonik ortalamaya göre 29 dekar bulunmuş. Ancak üretim yapılan arazilerin %30’u kiralık arazilerden oluşuyor.
Çiftçiler bitkisel üretimde tarla ürünlerinde en çok buğday, mısır, arpa, sebze üretiminde domates ve meyvecilikte üzüm üretmeyi istiyor. Ancak iş üretime gelince orada tarlada pamuk, buğday, mısır, ayçiçeği ve arpada üretimi önce çıkıyor.
Hayvansal üretimde ise süt inekçiliği %75’lik bir oranla öne çıkarken, besi hayvancılığı %45 seviyelerinde. Bugün yaşadığımız et sorununun temelini buradan anlayabiliyoruz.
İşletmelerin hayvan varlığı, aritmetik ortalamaya göre 21 süt ineği, 44 besi sığırı, 235 koyun-keçi ve 97 arı kovanından oluşuyor. Geometrik ortalamaya göre ise süt ineklerinde 10, besi sığırlarında 10, küçükbaş hayvanlarda 64 ve arıcılıkta 32 kovan bulunuyor.
Raporda büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısının 2022 yılına göre azaldığı ifade ediliyor. Zaten hayvan sayısındaki azalma Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı canlı hayvan sayısı verilerinde de var.
Ankette dikkatimi çeken en önemli husus 2024 yılının sonbaharında ülkemizde başlayacak olan sözleşmeli üretim konularındaki veriler. Ankete katılanların sadece %2’si sözleşmeli üretim yaparken sözleşmeli üretim yapanların sadece %52’si sözleşmeli üretimden memnun. Neredeyse yarı yarıya da bir memnuniyetsizlik var.
Çiftçinin en büyük şikayeti girdi maliyetleri. Ankete cevap verenlerin %99’u ilk sırada tarımsal girdi fiyat artışlarından şikayet etmiş. İkinci şikayet ettiği konu %64 ile iklim değişikliği olmuş. Bu sevindirici bir gelişme. Çiftçi yaşayabileceği sıkıntıyı biliyor ve çözüm istiyor. Üçüncü sorun ise %39’la işçi bulamama olarak cevaplandırıldı. Bunu da zaten tarımsal istihdamda yaşanan azalmadan görüyoruz.
Çiftçilerimiz yetiştirdikleri ürünleri daha önceki yıllarda tüccarlara satarken 2023 yılında uzun bir aradan sonra devleti yanında görmesi ile %73’ünü tüccarlara, %22’sini Toprak Mahsulleri Ofisi’ne sattı. Çiftçiler bu yıl da TMO’yu yanında görmek istiyor.
Ekonomik krizin etkilerini rapor gözler önüne seriyor. 2022 yılında ürünü teslim eden çiftçilerin %63’ü parasını alırken bu oran 2023 yılında %52’ye düşüyor. 2024 yılında umarım daha da kötüleşmez.
Çiftçilerimizin yaşlandığını belirten başka bir veri ise ankete katılan 2022 yılında çiftçilerin %34’ü emekli iken 2023 yılında bu oranın %45’e yükselmesi. Gençler tarıma girmediği için çiftçilerimiz her geçen gün yaşlanıyor ve emekli oluyor. Yarın bir gün bu emekli çiftçiler üretimden çıkarsa asıl o zaman ne yapacağız? Bunu ciddi ciddi ele almanın vakti geldi de geçiyor.
Çiftçinin para kazanamadığı ve bankalara olan borcunun hızla arttığını ortaya koyan başka bir veride ise öz kaynağı ile üretim yapanların oranının %25, borçlanarak üretim yapanların oranının ise %75 bulunmasıdır. Borçla üretim yapanların borçları sabit kalmadığı gibi verdikleri cevaplarda arttığını ifade etmişler.
Ürünün güvencesi olarak sunulan Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. (TARSİM) çiftçilerin %45’i gereksiz buluyor. 2006 yılında başlayan TARSİM’e şu anda ülke tarım alanlarının sadece %17’si sigortalanabildiğine göre çiftçinin güvenini hâlâ kazanmadığı gün gibi ortada.
Raporda yer alan güzel bir gelişme ise çiftçilerin tarım teknolojilerine duyduğu ilginin artması. Özellikle uydudan üretimlerini takip etmesi yanında sorun yaşadığı zaman karşısında cevap bulmak istediği yapay zeka uygulamalarına ilgi göstermesi. Bu da gösteriyor ki, hayatımıza giren yapay zeka uygulamaları yakın gelecekte tarımsal üretimi biçimlendirecek.
Rapor sonuç olarak yaşlanan çiftçilerin sorunlarının devam ettiğini ve para kazanamadığını ortaya koyuyor. Bakalım bu devran nereye kadar gidecek…
27 Kasım 2024 - Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı tercihini zenginlerden yana kullandı
24 Kasım 2024 - Cumhurbaşkanı Erdoğan yerli besiciden vaz mı geçti?
20 Kasım 2024 - TÜSEDAD ve USK verileri çatışıyor: Çiğ sütte kimin hesabı doğru?
17 Kasım 2024 - Mütevazı sofraların vazgeçilmezi tavuk ve yumurta artık lüks mü olacak?