Saldırı ve misillemelerle geçen bir hafta: ABD’nin Irak’taki hava üssü vuruldu
Türkiye'de buğdayın pahalı olduğunu söyleyerek ithal ettikleri buğdaydan ihracat için un ve unlu mamuller üreten sanayici elini taşın altına koymadı. Ülkede buğday üretimini artırmak için yatırım yapmadı ve işin hep kolayına kaçtı.
Haziran ayının ilk haftasında, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) buğday alım fiyatlarını açıkladı ve aynı gün Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında buğday ithalatı 21 Haziran ile 15 Ekim 2024 tarihleri arasında yasaklandı. Yasağın sona ermesine üç hafta kaldı. Peki, bu yasak devam edecek mi kalkacak mı? Bu sorunun cevabını herkes merak ediyor. Şahsen benim görüşüm net: Bu yasak devam etmeli. Neden mi? İşte sebeplerim:
Dahilde İşleme Rejimi Ticaret Bakanlığı tarafından “İhraç ürünlerimize dünya piyasalarında rekabet gücü kazandırmak ve ihraç ürünlerimizi çeşitlendirmek amacıyla, dünya piyasa fiyatlarından gümrük muafiyetli olarak, Ticaret politikası önlemlerine tabi olmaksızın, ihraç ürünün üretimi için gerekli olan ve fiyat ve/veya kalite bakımından yurt içi piyasalardan temin edilemeyen, hammadde, yardımcı madde ve ambalaj malzemeleri ithalatına imkan veren ekonomik etkili bir gümrük rejimidir” olarak tanımlanıyor. Tarımsal açıdan ele alırsak bu rejimle ithal edilen buğday işlenip un, makarna gibi ürünler halinde ihraç ediliyor.
Ülkemiz birçok tarımsal üründe DİR kapsamında bu işi yapıyor. Buna karşı değilim ancak bu işin tarım sektörü ile hiçbir ilgisi olmadığını da söylemeliyim. Çünkü un ve makarna sanayicileri yurtdışından aldıkları buğdayı işleyip Ortadoğu ve Afrika ülkelerine satıyor. Örneğin Irak un ihracatımızın yüzde 34’ünü oluşturuyor.
Türkiye’nin bu yılki buğday üretim beklentisi 21 milyon ton civarında ve bu yılın ilk yedi ayında 4,3 milyon ton ithalat yapıldı. Geçen yıl buğday alımında tek söz sahibi TMO olunca kurumun alım rekoru 13,1 milyon ton ile kırılmıştı. Önceki yıldan TMO’nun depolarının dolu olması ve bu yıl da alım yapınca depolar iyice şişti. Aynı durum Lisanslı Depolar için de geçerli.
Zaten bu durumu TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal katıldığı özel bir televizyon yayınında buğday ithalat yasağı ile ilgili “Ülkemizde gerek TMO’nun elinde gerekse piyasada olmak üzere ciddi bir buğday stokuyla tüketim sezonuna girmiş oluyoruz” diyerek teyit ediyor. Bugüne kadar 5 milyon ton hububat alımı yapan TMO’nun aldığı hububatın büyük bir çoğunluğunu buğday. Son 15 ayda, hatta son iki yılda üretilen buğdayın neredeyse yarısını aldığını söylemek yanlış olmaz. İşte bu süreçte yasağa kadar TMO’yu yalnız bırakan un ve makarna sanayicileri yasak karşısında içeriden buğday almak zorunda kaldı. Gerçi bu alımlardan basın yayın yoluyla sürekli şikâyet ettiler. Un sanayicileri ülke içinde üretilen buğdayın pahalı olduğunu ve bu buğdaydan üretilen unu dışarıya satamadıklarını iddia ediyor ama bunun gerçekçi olmadığını size rakamlarla ispat edeceğim.
Sanayicilerin ikinci şikâyet gerekçesi ise Rusya’nın un sektörüne girmesi ve piyasayı ellerinden alacak olması endişesi. Evet bu doğru, ancak onlara şunu hatırlatmakta fayda var; siz buğday üretimini son 24 senede 35 milyon tonlardan 82 milyon tonlara çıkaran Rusya’nın bunu sürekli buğday olarak satmasını beklemiyordunuz herhalde. Bakın yakın zamanda domates örneği var. Bizden sürekli domates alan Rusya domateste yaptığı yatırımlarla kendi kendine yeterliliği yüzde 60’ın üstüne çıkardı. Ancak bizde buğday üretimi son 35 senedir 20 milyon ton olarak gerçekleşti. Artık buğday üretimini artırmanın zamanı gelmedi mi?
Bu arada bilginiz vardır! Ruslar En çok un ihraç ettiğiniz üçüncü ülke olan Suriye’ye bu yılın sonuna kadar günlük 600 ton kapasiteli un fabrikası kurmayı planlıyor. Yani gün gelecek, tüm ülkeler kendi hammaddelerini işleyip satacak. Bu sadece buğday için değil, ayçiçeği tohumu gibi diğer tarım ürünleri için de geçerli.
Gelelim pahalıya buğday alıp un satamıyoruz iddiasına. Evet, sanayici şikâyet ediyor ama aşağıdaki rakamlar bu iddiaları doğrulamıyor.
Yukarıdaki tablo buğday alıp bunu un, makarna, irmik, bulgur gibi gıda ürünlerine dönüştürerek sattığımız Buğday Mamul Madde Dış Ticaretini göstermektedir. Özellikle 2019 ile 2023 yılları arasında buğday ithal edip mamul madde olarak satmamıza rağmen içeride buğday kaldığı görülüyor. Ve o yıllarda bu ticaretten önceki yıllara göre çok para kazanmadığımız da ortada. Ancak 2023 yılına gelindiğinde 4,3 milyon ton buğday ithal edilirken içeriden de 532 bin ton buğday işlenip satıldığı gözüküyor. Hatta bu yıl un ve un mamulleri ihracatında şimdiden ülkeye 2023 yılından fazla döviz girmiş görünüyor.
Buradan un ve makarna sanayicilerine sesleniyorum: Bugün ithalat serbest bırakıldı, günü kurtardınız. Peki yarın buğday aldığınız ülkeler “Artık biz de un, makarna, irmik üretiyoruz ve satacağız” derse ne yapacaksınız? Artık “Paramız var ki ithal ediyoruz” devri sona erdi. Ülkemizin sunduğu imkanları kullanarak kazandığınız paraları buğday üretimine yatırmanın vakti gelmedi mi? Buğday üretimini önümüzdeki beş yıl içinde 30 milyon tona çıkarmamız gerekmez mi?
TMO’yu buğday alım sürecinde yalnız bıraktınız. Şimdi size diyorum ki her şeyi devletten beklemeyin. Biraz da ülke topraklarına yatırım yapın ki fabrikalarınız çalışmaya devam etsin. Suriye’de fabrika kuran rakiplerinizin bu hamlesi size bir uyarı olmalı. Üretime dayalı bir ihracat modeli oluşturmanın zamanı geldi, hatta geçiyor. Benden söylemesi.
20 Aralık 2024 - Kasım 2024 TMO Raporu: Kuraklık tehlikesi kapıda mı?
18 Aralık 2024 - Suriye’nin tarımdaki kalkınmasında Türkiye’nin rolü
8 Aralık 2024 - Avrupa’dan geri dönen ürünler: Biz ne yiyoruz?
27 Kasım 2024 - Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı tercihini zenginlerden yana kullandı