Cezaevi magazini

26 Haziran 2024

Sevgili dostlar, geçen yılın son aylarını bir hatırlayın, nasıl da bu fenomenler denen kişilerle ve özellikle Dilan-Engin Polat çiftinin yaptıklarıyla oturup kalkıyorduk.

Gecelerimizin sohbet konusunu bile onlar belirlemeye başlamıştı. Arşivde yazılarım duruyor, şimdi bu dediğime şüpheyle yaklaşan varsa o günlerin yazılarına gidip gerçeği görebilir.

Sonra ne olduysa oldu ve bizler sanki bu konulara daha önce takıntılı değilmişiz gibi onları unutuverdik sanki.

Bir anlamda ‘cezaevi magazini’ diyebileceğimiz yeni bir tür doğdu adeta ülkede. Cezaevinde o fenomen ne yapmış bu ne demiş, nasıl vakit geçiriyorlar, birbirleriyle ilişkileri ne, sadece bunları konuşup asıl konuyu unutuverdik gibi geliyor bana. 

Asıl konunun ne olması gerektiğini daha sonra anlatacağım tabii ki ama bu cezaevi magazini türüne en son katkısını yapan tecrübeli polis muhabiri Emrullah Erdinç’in x hesabından yaptığı şu paylaşımı dediklerimin bir örneği olarak aktarıyorum.  

“Seçil Erzan ile Dilan Polat koğuş arkadaşı oldu. Koğuş arkadaşı Bahar Candan ile yaşadığı tartışmalar nedeniyle bir süredir tek kişilik koğuşta kalan Seçil Erzan ve kız kardeşi Sıla Doğu ile Nilgün Yılmaz’ın tahliyesinden sonra tek kalan Dilan Polat aynı koğuşa alındı. Ama ikili koğuşta birbirleriyle pek konuşmuyor. Çünkü Dilan Polat bütün gününü görüş odasında avukatıyla konuşarak geçiriyor. Seçil Erzan ise gününü daha çok yargılandığı dolandırıcılık dosyasındaki evrakları okuyarak geçiriyor. Her iki isim de tek kişilik koğuşta kalmamak için avukatları aracılığıyla verdikleri dilekçe ile aynı koğuşa alındı. Ama dilekçede birbirleriyle kalmak gibi talepleri yoktu. Cezaevi yönetimi o yüzden tek kalan iki tutukluyu kendi inisiyatifi doğrultusunda aynı koğuşa yerleştirdi.”

Bütün bunlar iyi güzel, hatta cezaevi magazini arada bir enteresan bile olabilir, bunu da kabul ediyorum ama yukarda dediğim gibi bu asıl konunun unutulmasına da katkıda bulunuyor olabilir.

Yine hatırlayın, yazımın başında anlatmış olduğum o günlerde bu yazılarımda sıkça bizim gece gezgini grubumuzda olmasına rağmen bizden yaşça büyük bir abimizden de söz ediyordum. Bu abimiz tecrübeli ve meşhur bir avukattır ve hem emniyet çevrelerinde  hem de karanlık cephe diyeceğim cephenin insanları ile de rahat konuşur. Bu dolandırıcıların haberleri bütün hızıyla sürerken abimiz bize yol gösteren açıklamalarda bulunduğunda ben de bu köşede bunu sizlere daima aktardım.

Şunu iyi bilin, bu abimiz bugünlerde son derce rahatsız ve onun bu ifade ettiği rahatsızlığın İstanbul’da geceleri çıktığımız çeşitli mekanlarda da konuşulduğunu  duymaya başladığımdan size mutlaka aktarılması gerektiğine de inandım ve yazıyı yazmaya oturdum.

Abimiz diyor ki, ‘E ne oldu ki biz bu kişileri artık sadece cezaevinde olanlar çerçevesinde konuşup tartışmaya başladık. Oysa asıl tartışılması gereken bu insanların dışardayken oynadığı evet resmen oynadığı milyonlarca lira ve doların kaynağının ne olduğu ve bu paraların asıl kime ait olduğu olmalıydı. Çoğu içeride, ifadelerini verdiler, hakim önüne çıktılar, ama aradan onca zaman geçti, bütün otoriteler sözde işin devamlı peşinde, ama ortada paranın kaynağıyla ilgili gerçekler yok. Sanki bu çocuklar o paraları kendi üretmiş de sonra onunla oynamaya başlamışlar gibi bir hava var. Oysa o paraların kaynağına  gidilebilseydi Türkiye’de çok önemli gelişmeler olabilirdi bence ama ne yazık ki bu fırsat da kaçırılıyor galiba…’

Dediğim gibi bunu gece rastladığımız her kesimden arkadaşımız da konuşuyor artık. Bu gerçeğin bilinmesini sağlamak da ‘Gecelerin Kadını’na  kaldı böylece.

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.