İstanbul’da sonbaharda Stephen King sürprizi

31 Ağustos 2024

Stephen King’in çok satan klasik romanı “Misery”den uyarlanan ve 1990 yılında gerilim sinemasının klasikleri arasına giren filmin sahne versiyonu Türk izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Okuma provalarının da başlamış olduğunu duyduğum oyunun prömiyeri 11 Ekim’de Zorlu PSM’de gerçekleşecekmiş. Ve eğer oyunun halka ilişkilerini yapan ekibe göre yapılan daveti kabul edip İstanbul’a gelirse perdeye ve sahneye uyarlamaları yapılan romanın büyük yazarı Stephen King de prömiyerde olacakmış. 

Kendi açımdan söyleyeyim, Stephen King inşallah gelir de biz hayranları onu yakından görme şansına kavuşuruz. 

Açıkça söylemek gerekirse Misery benim en favori Stephen King romanım olmadı hiçbir zaman. İçeriği sinematik uyarlamaya çok uygun olsa da konu derinliği açısından roman ilgimi çok çekmemişti.

Ben daha çok onun Pet Semetary romanına bayılmıştım.

Ama bence King’in yazı sanatının zirvesine çıktığı asıl romanı ‘The Stand’di. 

Post-felaket bir dünyadaki iki kavimin mücadelesinin anlatıldığı romanda King büyün yazarlık maharetini kullanarak bizleri  bambaşka bir dünyanın içine sokup sonuna da kadar da o dünyanın içinde tutuyordu. 

Daha gençken okuduğum bu roman birçok gecemi uykusuz geçirmeme neden olmuştu. O günlerden itibaren keşke bir fırsat doğsa da bu büyük yazar ile konuşma imkanım olsa diye düşünür dururum. Eğer söylenen olursa ve İstanbul’a gelirse bizim sitenin kitap bölümü için King ile bir mülakat yapmayı gerçekten  isterim doğrusu. Eğer İsmet Bey uygun görürse buna zevkle hazırım ve biliyorum ki benim kadar romanlarını tutkuyla okumuş ve üstünde düşünmüş başka bir insanı da kolay kolay bulamayabilir. 

Eğer bu mülakat olursa ona Misery kitabını değil, the The Stand kitabını imzalatmayı düşünüyorum.

The Stand dediğim gibi büyük roman kategorisindeydi ama ne Misery, ne Shining ne de Pet Semetary konu itibariyle büyük romanlar değildi bana göre. Ama hepsi de bence müthiş bir sinematik bir içeriğe sahipti ve nitekim Shining ve Pet Semetary usta yönetmenlerin elinde şu anda sinema klasikleri arasında. Misery filmi de hoştu ve gerilim düzeyi de bayağı iyiydi.

Bu arada seyretme imkanım olmadı ama galiba The Stand’in de filminin yapıldığını duydum ve yine okuduğuma göre çok başarılı bir uyarlama da olamamış. Şimdi diyorum ki acaba romanın içeriği ne kadar derinse filme uyarlanması o kadar zor mu oluyor. Bunu da ayrıca düşünmek gerekiyor. Bir fırsat olursa edebiyatçı ve sinema yönetmeni arkadaşlarla bu konuyu tartışmak isterim doğrusu.

Bakalım Cansel Elçin ve Sedef Akalın sahnede romanın hakkını iyi verebilecekler mi? Herkes filmiyle karşılaştıracağından işleri de zor doğrusu. Etraftan ikisinin de rollerine çok yoğunlaştığını ve rollerine iyi hazırlandıklarını duyuyorum. Ama tabii romanın ünlü yazarı önünde sahne alma fırsatı gerçekleşirse bu onlar için de ayrı bir güzel deneyim olacak.

Ben zaten oldukça güzel geçirilen yaz sezonundan sonra İstanbul’un sonbahara da çok canlı ve güzel sürprizlerle gireceğini düşünüyordum. 

Stephen King’in İstanbul’da olma ihtimali de bu sürprizli sonbahar için şehrimize güzel bir başlangıç olur bence.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.