Üç evli kadın. Üçü de evliliğin rutinine girmesinden şikayet ediyor, cinselik konusunda memnuniyetsizlik bildiriyor. Bir evlilik küllerinden doğar mı? Yatakta acele eden eşi biraz yavaşlatmak mümkün mü? Orgazm bazıları için hayal olmak zorunda mı?
Sevgili İrem Hanım,
38 yaşında, evli ve eşini çok seven bir kadınım. Her şey güzel ama bir sorunum var… Hani derler ya, “erken öten horoz sabahı göremez” diye. İşte eşim biraz aceleci… O mutlu, ben ise düşünceli kalıyorum çünkü cinsellikten hiç zevk alamıyorum. Ona açılmaya çekiniyorum; kırılır, incinir diye. Sizce bu durumu nasıl ona anlatabilirim? Yani hem aşkımızı hem de cinsel hayatımızı nasıl kurtarırız? Yardım lütfen!
Değerli Okurum,
görüyorum ki eşin biraz hızlı turlardan hoşlanıyor. En başta şunu söyleyelim: Bu sorun dünya üzerinde birçok kişinin karşılaştığı çok normal bir durum. Şimdi gelelim “eşime nasıl anlatırım” konusuna. Bu tür konuları, ona direkt “hadi bir cinsel antrenman programı yapalım” diyerek açmak tabii ki tuhaf kaçabilir. Ama birlikte eğlenceli bir dil kullanarak konuyu açmayı dene. Örneğin, ona ‘romantizm oyunları’ başlatmayı öner. Ona küçük görevler ver, belki biraz yavaşlaması gereken şeyleri eğlenceli bir şekilde anlatabilirsin. Bir de bilinen bir teknik var:, ‘start-stop’ yöntemi. İkili olarak “şimdi duralım, şimdi başlatalım” gibi… İlişkinize bir nevi “yavaşlat, tekrar başlat” butonu eklemek gibi düşün.
Özetle bu konuyu mizahi bir dille açmak bazen işlerin daha yumuşak gitmesini sağlayabilir. Eşini kızdırmadan, kendini de incitmeden orta bir yol bulabilirsin. Sonuçta biraz sabır ve biraz mizah her şeyin ilacı değil mi?
İrem Hanım Merhaba. 30 yaşında, beş senelik evli bir kadınım. Şimdiye kadar hiçbir ilişkide o büyük ‘zirveye’ ulaşamadım. Hani derler ya, herkes Everest’e çıkamaz diye, benim de cinsel hayatımda öyle bir durum var galiba! Üstelik, çevremde bu işin tadına varan varsa da ben görmedim. Zaten, kimsenin orgazm olduğuna da pek inanmıyorum. Eşime sürekli Oscar’lık bir performans sergiliyorum, inanın Meryl Streep halt etmiş! Ama ne yalan söyleyeyim, bazen kendimi bu kadar “rol kesmekten” yorulmuş hissediyorum. Ona gerçeği söylesem mi? Yoksa hayat böyle ‘sahte’ mutluluklarla mı devam etse?
Değerli Okurum,
Bu “taklitçilik” kariyerin iyi güzel de benden söylemesi orgazm bir efsane değil, gerçek. Everest’e tırmanmak mümkün ama rehber iyi olursa! Şimdi eşine nasıl söylesen diye düşünüyorsun, değil mi? Unutma mesele ikinizin de keyif alması. Eşini biraz ‘yavaşlatmak’ ve senin için daha çok keşfe çıkmasını sağlamak faydalı olabilir. Ayrıca birlikte deneyeceğiniz farklı yöntemler veya iletişim teknikleri var. Yani, o zirveye ulaşmak için hep beraber bir kamp kurmak gerekebilir! İyi bir tırmanış için biraz bilgi, biraz iletişim şart! Şimdi o Oscar ödüllü performansına kısa bir mola ver ve “gerçek maceralara” yelken aç! Kim bilir, belki Everest sandığın kadar uzakta değildir!
İrem Hanım ben 42 yaşında, evli ve 10 yaşında bir kız çocuğu annesi bir kadınım. Günlerimiz artık neredeyse bir senaryo gibi ilerliyor: İşten eve gel, akşam yemeğini ye, çocuğu yatağa yatır, ardından da herkes kendi köşesine çekilip eline telefonu al, tüm akşamı sessizce geçir… O eski romantik akşamlar artık tarih oldu! İlişkimizdeki kıvılcımlar yerini telefon ekranlarına bıraktı. Bu kadar yıl evli kalınca bu işin doğası böyle mi, yoksa yeniden o eski yakınlığı bulmak mümkün mü? Yani, bu saatten sonra o iş zor mu?
Değerli Okurum,
Hiç endişelenme; her ilişki bazen böyle “uzaktan bakışmalar” dönemine girer. Hele ki bir de çocuk varsa, bir yanda iş yorgunluğu diğer yanda “çocuğu yatır, sessizce çık” ritüeliyle, romantizmin biraz uykuda kalması şaşırtıcı değil. Fakat bir düşün; telefonları bırakıp bir akşamı gerçekten birbirinize ayırsanız neler olur? ‘Telefon detoksu’ diye bir şey var; ama bu durumda belki ‘ilişki detoksu’ diyebiliriz! Örneğin, haftada bir akşamı “çocuk uyuduktan sonra yalnızca ikimize ait” diyerek ayırabilirsiniz. O eski ilk buluşma heyecanını yaratmak için minik sürprizler, belki ufak bir mum ışığında kahve gibi jestlerle başlamak romantizmi geri çağırabilir. Yani demem o ki, aşk ateşiniz küllenmiş olabilir, ama biraz üfleyip kıvılcım çıkarmak da sizin elinizde! Kim bilir, belki de ’telefon yok’ geceleri yeni favoriniz olur!