10Haber’de Müge Dağıstanlı’nın köşesinde okuduğuma göre geçen hafta iki ünlü oyuncu “arkadaş” İbrahim Çelikkol ve Birce Akalay bir galada bir araya geliyor. Çelikkol, davette Birce Akalay’ın omzunu öperek teşekkür ediyor ve sosyal medya karışıyor.
Doğrusu bu çiftin sürekli sevgili mi arkadaş mı tartışmalarının konusu olduklarını da orada öğreniyorum .
Aslına bakarsanız 2021 yılı Venedik Uluslararası Film Festivalinde Oscar Isaac’in Jessica Chastain’e tıpkısının aynısı bir öpücük kondurarak viral bir sansasyon yaratması biraz otantikliği bozuyor.
İnsana “kopya hareketler bunlar” dedirtiyor. Neyse biz “Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten” konusu kadar eski olan “ Kadınlar ve erkekler arkadaş olabilir mi” konumuza dönelim.
Tabii bu konu kişininin modern veya muhafazakar/dindar bir yaşam biçimini benimseyip benimsemediğine göre farklı biçimler alabilir ama şimdilik bu yazıda ağırlıklı olarak daha modern dediğimiz yaşam ya da düşünce biçimi ile sınırlı kalalım. Aslında burada fark kamusal alanda, tek-tek’te pek farklı durumlar söz konusu değil.
Erkeklerle kadınların arkadaş olamayacağı inancının geçmişi kadınların evde, erkeklerin işyerinde olduğu ve bir araya gelmelerinin tek yolunun romantizm olduğu bir döneme dayanıyor.
Bu kafa karışıklığının bir kısmı da medyadan kaynaklanıyor. Dizilerde ve filmlerde her kadın-erkek arkadaşlığı gördüğünüzde, bu aşka dönüşüyor.
İlk aklıma gelen örnek, Meg Ryan ve Billy Crystal’in başrollerini paylaştığı “Harry Sally ile Tanıştığında” filmi. Bu film ile koca bir jenerasyona kadın ve erkek arasında gerçek dostluğun imkansız olduğu ve her zaman seksin baş rol oynadığı fikri aşılanıyor. Aynı şekilde Friends dizisinde Chandler ve Monica’yı düşünün.
Bizden de örnekler o kadar çok ki. Örneğin 2020 yapımı ‘Biz Böyleyiz’ de Emre ve Gökçe, arkadaş olmalarına rağmen birbirlerine arkadaşlıktan öte duygular hissediyor. Bir de tabii set arkadaşlığı ile başlayıp aşka dönen ilişkiler var. Galiba erkeklerin ve kadınların arkadaşlıklarının illa romantizme dönüşeceğine dair beklentilerimiz oldukça kuvvetli.
Bu beklentiler değişen koşullarla biraz olsun değişiyor. Artık kadınlar ve erkekler birlikte çalışıyorlar, spor ve ilgi alanlarını paylaşıyorlar ve birlikte sosyalleşiyorlar. Bu kültürel değişimle yeni bir mesaj ortaya konuyor ve her ne kadar zor olsa da, erkekler ve kadınların başarıyla yakın arkadaş olabileceği kabul ediliyor. Her ne kadar zor da olsa diyorum, çünkü araştırmalar karşı cinsten kişilerle “sadece arkadaş” olabileceğimizi düşünebileceğimizi, ancak özellikle erkekler açısından “romantizm hatta ötesinde” bir fırsatın çoğu zaman köşede pusuya yatmış beklediğini gösteriyor. Yani “arkadaşınız” dediğiniz kişi başka biriyle “arkadaş” olduğunuzda tezahürat yapmak yerine, tuhaflaşıyorsa, romantik duyguları söz konusu olabiliyor.
Arkadaş-arkadaş takıldığını söyleyenlerin arasında doğabilecek romantizm olasılığı, çiftlerde kıskançlık krizlerine yol açabiliyor. “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” denebiliyor ve genellikle fiziksel bir flörtten şüphe edilmese de duygusal yakınlık bir ihanet gibi algılanabiliyor.
Çiftler arasında gerilim oluşturan konular arasında, karşı cinsten bir arkadaşla tek başınıza akşam yemeğine çıkmak, yürüyüş yapmak ve hatta sinemaya gitmek başta geliyor. Karşı cinsten bir arkadaşla her gün telefonda konuşmak da hatta dm’den yazışmak da yine problem.
Gelinen kültür, aile türü ve tabii ki egolar, eşlerin karşı cinsten sıcak arkadaşlıklara bakış açısını etkiliyor. Duygusal yakınlığın eninde sonunda cinsel yakınlığa yol açacağı çoğunlukla düşünülebiliyor. Bir eşin karşı cinsten biri ile duygusal yakınlığı onun zamanı ve enerjisini diğer eş yerine başka birine harcadığı ifade edebiliyor.
Bu kaygıları aşabilirse karşı cinsle arkadaşlıklar bir tehdit olmaktan ziyade hayatları zenginleştiriyor. Karşı cinsten yakın bir arkadaşlık söz konusu olduğunda, objektif bir şekilde kendinize motivasyonunuzun ne olduğunu sorun. İkinizden biri diğerinden etkileniyor mu? O biriyle ciddi bir ilişkiye girse kıskanır mıydınız? En önemlisi de eşinizin karşı cinsten biri ile arkadaşlığı sizi rahatsız eder mi? Tüm bu soruların dürüst cevabı kesin bir hayır ise, o zaman bu tarz bir arkadaşlık sürdürülebiliyor.
Ancak uyarmam gereken bir nokta var: Tecrübelerime göre bu tür durumlar neredeyse hiçbir zaman sorunsuz bir şekilde çözülmüyor.
Eşler genelde ne kadar “modern” olursa olsunlar, bu arkadaşlıklar ilişkinizin zarar görmesine neden oluyor.
Diğer taraftan arkadaşlığınızı ilişkiniz yüzünden bitirmek de sizde biriken gizli bir öfke yaratabiliyor.
Sonuç olarak istisnalar bulunuyor, ancak genellikle eşinizle ilişkinizin sürmesini ve gelişmesini istiyorsanız, karşı cinsten arkadaşlığınızın değişmesi ve daha az paylaşımlı bir hale gelmesi gerekiyor. Anlayacağınız eğer kenardaki eş, eşini ateş karşı cinsten arkadaşını da barut olarak görme eğilimindeyse, ki çoğunlukla öyle, patlayan kenardaki eş oluyor. Aklımız böyle çalışıyor.
Benim de farklı değil, mesela İbrahim Çelikkol ve Birce Akalay’dan her an bir tatil haberi alırız diye düşünüyorum. Ne dersiniz?