Merhaba İrem Hanım,
Ben 32 yaşında, 6 yıllık evli bir kadınım. Kocamla aramızda büyük bir sorun var: Sarılmıyor! Romantik anlarda bile kütük gibi duruyor, ben sarılınca da sanki banka sırasındaymış gibi sabitleniyor. Oysa ben romantizmi severim, dokunmak, hissetmek isterim. Önceden böyle değildi, evlenmeden önce gayet sevgi doluydu. Şimdi kolları dinozor gibi, kısa ve etkisiz. Ne yapmalıyım, kollarını eski haline nasıl getiririm? Şimdiden teşekkürler.
Değerli Okurum,
Öncelikle geçmiş olsun, eşinize “Duygusal T-rex Sendromu” teşhisi koyuyorum. Bu, bazı erkeklerde evlilikle birlikte başlayan, kolların romantik fonksiyonlarını yitirmesiyle kendini gösteren bir durum. Maalesef, tedavi edilmezse kronikleşebilir ve zamanla el sıkışmaya bile üşenir hale gelebilir!
Şaka bir yana, bazen ilişkilerde insanlar zamanla fiziksel yakınlık konusunda daha az çaba gösterir. Bunun altında yorgunluk, stres, duygusal kopukluk veya alışkanlıklar yatabilir. Ancak unutma, insan sevdiği kişiye dokunmaktan hoşlanır, hele ki geçmişte sarılmayı seviyorsa.
Önerim şu: Onu zorlamadan, küçük temaslarla yeniden alıştır. Sabah kahvesini verirken eline hafifçe dokun, bir şey anlatırken omzuna yaslan, film izlerken ayaklarını onun kucağına koy. Yani bir anda “Bana sarıl, hemen!” diye baskı yapma, yoksa iyice taş kesilir.
Ayrıca ona şakayla karışık bir şeyler söyleyebilirsin: “Eskiden sarılınca omzunda uyuyordum, şimdi sarılırsam düşüp belimi kıracağım, senin kollar kısaldı mı?” diyerek durumu fark etmesini sağlayabilirsin.
Eğer hala gelişme olmazsa, “Sarılma Terapisi” başlatıyorum: Her gün en az 20 saniye sürecek bir sarılma kuralı koy. Başta tuhaf gelebilir ama bir süre sonra vücudu alışacak ve eski sıcaklığı geri dönecektir. Unutma, kollar uzamaz ama romantizm geri gelebilir!
Merhaba İrem Hanım,
Ben 35 yaşında, 3 yıllık evli bir erkeğim.Ramazan ayındayız ve ben büyük bir ikilemdeyim. Malum, oruç tutarken gündüz cinsel ilişki yasak. Akşam iftardan sonra da yemek, teravih derken eşimle baş başa kalacak enerjim kalmıyor. Ama eşim hâlâ bekârlıktaki performansı bekliyor. İftardan sonra ağır yemekler yiyip yatınca zaten romantizm falan kalmıyor, sadece horlama kalıyor! Bir de aç kalınca sinir de geliyor, bazen en ufak şeyde bile birbirimize giriyoruz. Ne yapmalıyım, oruç ve evlilik dengesi nasıl kurulmalı?
Değerli Okurum,
Öncelikle şunu söyleyeyim: Senin şu an yaşadığın şey tamamen doğal. Öncelikle, Ramazan’da enerji yönetimini doğru yapmalısın. İftarda mideyi bir anda doldurup “ağır çekimde” yaşamaya başlarsan, bırak romantizmi, teravihten sonra gözünü açamazsın. Bu yüzden daha hafif, sindirimi kolay şeyler tercih et.
Ramazan’da cinsel hayatı tamamen rafa kaldırmak zorunda değilsin ama zamanlamayı iyi ayarlamak önemli. İftardan hemen sonra miskinlik çökmeden ya da sahura kadar ağırlaşıp uyuyakalmak yerine, hafif bir yürüyüş yapın, birlikte sohbet edin, belki biraz baş başa kalacak bir zaman yaratın. Aksi halde, Ramazan bitince “Nerede kalmıştık?” diye hatırlamak zor olabilir!
Özetle, açken sinirlenmemeye, iftarda aşırı yüklenmemeye ve eşinle kaliteli vakit geçirmek için yaratıcı yollar bulmaya çalış.
Merhaba İrem Hanım,
29 yaşındayım, 4 yıldır erkek arkadaşım var. Kendisini çok seviyorum ama geçen gün telefonunda eski sevgilisiyle mesajlaştığını yakaladım. Öyle büyük büyük aşk sözleri yok ama “Sen hep özelsin” gibi şeyler yazmış. Sorduğumda ‘Ama gerçekten özel biri, kötü bir ayrılık yaşamadık, sadece hatır sordum’ dedi. Yani ben şimdi ne yapayım? Adamı mahkemeye mi vereyim, telefonunu mu suya atayım, yoksa her şeyi abartıyor muyum?
Değerli Okurum,
Öncelikle, sevgilinin telefonunu suya atmana gerek yok, çünkü erkekler mucizevi bir şekilde yeni telefon almaya bayılırlar! Üstelik o telefon gider, yenisi gelir ama huylar değişmez.
Şimdi, olaya sakin bakalım. Aldatma illa ki büyük ve dramatik olaylarla gelmez. Küçük flörtöz mesajlar da bir ilişkiye zarar verebilir. “Sen hep özelsin” ne demek mesela? Nobel mi kazandı eski sevgilisi? NASA’da mı çalışıyor? Yok. Ama işte bazı erkekler, eski sevgililerini “unutulmaz arşivler” gibi görüp ara sıra tozunu almayı seviyorlar.
Ama bu noktada önemli olan şu: Sevgilin bunu saklıyor mu, yoksa yakalanınca mı açıklıyor? Eğer bu konuşmayı senden gizli yaptı ve yakalanınca masum gösteriyorsa, işte burada bir yan gözle geçmişe bakma sendromu olabilir. Yani, tamamen masum gibi görünse de eskiyle olan bağı koparamamış olabilir.
Peki, ne yapacaksın? Öncelikle, bu konunun seni neden rahatsız ettiğini açıkça konuşmalısın. Ona “Bir insan ya özeldir ya değildir, özel kategorisinde kaç kişi var, bir liste mi yapsak?” diye esprili ama net bir mesaj verebilirsin. Eğer hâlâ savunmaya geçip “Sen abartıyorsun” diyorsa, burada asıl problem senin hassasiyetin değil, onun geçmişiyle olan bağlarını tam olarak koparamaması.
Sonuç: Bu bir mahkeme kararı gerektiren bir dava değil ama yok sayılacak kadar küçük bir şey de değil. Eğer o mesajlar sana kendini değersiz hissettiriyorsa, sevgilinin geçmişiyle değil, geleceğiyle ilgilenen biri olup olmadığına dikkat etmelisin. Yoksa hep eski sayfaları açık tutan biriyle yeni bir hikâye yazamazsın.
3 Aralık 2025 - Öfke tuzağı esas sosyal medyada değil ilişkilerde
30 Kasım 2025 - Cinsel Boşanma
29 Kasım 2025 - Evlilikte Fantezi Krizi: Ben Hazırım, Eşim Değil
27 Kasım 2025 - Sessiz devrim: Kadınlara testosteron ne kadar lazım?
23 Kasım 2025 - Seks Mitleri Çöküyor: Ne Kadar, Ne Zaman, Nasıl?