Bu hafta cinselliğin gölgeli yanlarına uzanıyoruz. Evlilik, aldatma, bağlanma, arkadaşlıkla aşk arasındaki kaygan zemin, fanteziler...
İrem hanım merhaba. Birlikte geçirdiğimiz 19 yılın ardından, kocam ve ben nihayet arzularımız hakkında adamakıllı bir konuşma yapmayı başardık. İkimiz de ne istediğimizi anlatmakta çok zorlandık ama sonunda onun hangi pornodan hoşlandığı gerçeği hakkında konuşmaya başladık. “Seni hırsızlık yaparken yakaladım, benimle seviş yoksa polis çağırırım!” diyen bir mağaza müdürü veya” Kirayı ödeyemiyor musun? Seni becermeme izin ver, ödeşelim!” diyen bir ev sahibi gibi senaryoları seviyormuş. Özellikle gücün kendisinde olduğu, karşısındakini zorladığı durumlar hoşuna gidiyormuş. Şimdi ilk defa konuştuk iyi güzel de birkaç sorunum var: Bana kötü davranma hayallerindeki gibi sertlik fikrini seksi bulmuyor çünkü beni seviyor, oysa fantezi durumunda karşı tarafın ne düşündüğünü umursamıyor. Bunu duymak sinir bozucuydu. İkimiz de rol yapmaktan hoşlanmıyoruz. Denedik ama bir karakteri oynama ve doğaçlama yapma çabası bizi gerçekten o anın dışına çıkarıyor. Açıkçası, rol yapmadan bahsettiğimiz türden herhangi bir sahneyi oynamak zor. Bu dinamiği alıp kendimiz olarak oynamak için yapabileceğimiz bir şey var mı? Evde iki küçük çocuğumuz var, bu yüzden spontane bir şey için zamanımız çok sınırlı. Şimdi böyle kalakaldım, ben ne yapayım?
Değerli Okurum,
Kalakalacak bişey yok. Son derece masum fanteziler bunlar. Ya ormanda daldan dala atlayan tarzan ve sevgilisi Jane fantezisi olsaydı. Ya da elinde hortumla dalan ve o hortumu ne yapacağını bilemeyen itfaiyeci fantazisi.. Dua et ucuz kurtulmuşsun.. 🤣 Anlattığın öyküye dönersek on dokuz yıl geçmişken, oturup hiç konuşulmamış bir cinsel arzuyu ifade etmek büyük cesaret ister ve her şeyi ortaya koyduğunuz için önce sizi çift olarak tebrik etmek istiyorum.
Eşin bu senaryoları anlatırken senin reddetme olasılığına karşı risk almış. Ama galiba bu konuşmayı on sekiz buçuk yıl önce yapmalıydınız:)
Bu konuşmayı erteleme konusunda yalnız değilsin: Birçok çift arzuları ve/veya fantezileri hakkında dürüst konuşmalar yapmaktan kaçınıyor. Özellikle de gelecek vaat eden yeni bir ilişkiyi bozmaktan korkuyorsa. Ancak bu konuşmalar esas zaman geçtikçe zorlaşıyor, çünkü aşık olduğun biri tarafından reddedilmek, yeni tanıştığın biri tarafından reddedilmekten çok daha zor.
Neyse en sonunda bu konuşmayı yaptın – artık kocanın fantezilerini biliyorsun (o da seninkileri biliyor mu?) Ancak onun fantezilerini gerçekleştirmek rol yapmanı gerektireceği için ve bu hoşlandığın bir şey olmadığı için bundan sonra ne yapacaksın?
Bu tür hassas konularda açık ve dürüst bir iletişim kurmak önemli bir adım. Konuşmayı başardığın için çok büyük bir yol kat etmişsin. Ancak bazı fanteziler, ilişkideki dinamikleri zorlayabilir ve çiftler için kafa karıştırıcı olabilir. Sana birkaç önerim olabilir: Eşinin fantezisi, kontrol ve güç üzerine kurulu gibi görünüyor. Fanteziler bazen gerçek hayattaki isteklerden ziyade hayali bir dünyaya aittir. Eşinin seni sevdiği için böyle bir şeyi gerçek hayatta istememesi aslında duygusal bağınızın gücünü gösteriyor. Bu durum, onun sana olan sevgi ve saygısını yansıtıyor.Rol yapmak zor geliyorsa, fanteziyi doğrudan canlandırmak yerine bu tür senaryolar hakkında konuşmak, hikaye anlatmak veya belki yazılı bir şekilde fanteziyi paylaşmak daha rahat olabilir. Bu, rol yapmayı gerektirmeden fantezinin bir kısmını ilişkinize dahil edebilir. İkinizin de rahat hissettiği sınırlar belirlemek önemli. Bu tür fantezilerle ilgili endişelerin varsa, bunu açıkça ifade etmelisin. Fanteziler, iki taraf için de eğlenceli olmalı, kimseyi rahatsız etmemeli.
Küçük çocuklarla zaman sınırlı olabilir, bu yüzden spontane olmanın zor olduğunu anlıyorum. Ancak bu konuşmalar üzerinden birbirinizi anlamaya çalışmak, yakınlığınızı güçlendirebilir ve sizi birbirinize daha da yakınlaştırabilir. Planlanmış anlar bile heyecan verici olabilir, çünkü iletişimde açıklık ve istek önemlidir.En önemlisi, ikiniz de neyin size iyi geldiğini, neyin gelmediğini açıkça konuşarak, birbirinizi zorlamadan keyifli bir ortak alan yaratabilmek.
İrem Hanım ben 28 yaşında bir kadınım ve 24 yaşındaki (çok seksi) erkek arkadaşımla birlikte her hafta köşenizi yüksek sesle okuyoruz. Son zamanlarda hep çok sorunlu ilişkiler hakkında pek çok soruyu yanıtladığınızı düşünüyoruz! Bu yüzden eğlenceli bir bir konuda yazıyoruz! İple Bağlanmayı seviyorum. Ama ben de sevgilimi bağlamak istiyorum. Beni bağlayan erkeklerle bazı hafif cinsel oyunlara girsem de, bunu şimdiki sevgilimle hiç yapmadım.”Karşı olmadığını” söylüyor ama bana kesin bir evet ya da hayır cevabı vermeyi reddetti. Ama sen söylersen yapacağını söyledi! O yüzden İrem Hanımcım ,lütfen söyle ona!
Değerli Okurum,
İlişkinde her iki tarafın da rahat olduğu sınırların içinde kalmak en önemli unsurlardan biri. Sevgilinin “karşı olmadığını” söylemesi, belki de sadece cesaretlendirilmesi gerektiğini gösterebilir. Ancak, bu tür cinsel deneyimler herkes için farklıdır ve karşılıklı onay, keyif ve güven üzerine kurulmalıdır. Senin ısrarınla değil, birbirinize olan güven ve iletişiminizle bu tür kararlar almanız çok daha sağlıklı olur. Eğer bu konuda açık bir konuşma yapabilirsen, onun ne düşündüğünü tam olarak anlayabilir ve ikinizin de keyif alabileceği bir yol bulabilirsin. Birbirinizi zorlamadan, eğlenceli ve güvenli bir şekilde keşfetmeye devam edin!
Not: Erkek arkadaşın, köşemin düzenli bir okuyucusu olarak, cevabımın onay konusunda ne olacağını biliyor olmalıydı. Yani, erkek arkadaşın başından beri aslında onaylamadığını söyleyemiyor olabilir.
İrem Hanım Merhaba. Bir ilişki yaşamanın eşiğindeydim. Aslında hiçbir şey yapmadık. Sadece konuştuk. Ama karısını aldatmak istemediği için çekindi ve son noktaya hiç gelmedik. Birlikte olma hayalimizden vazgeçtik ve yakın arkadaş olmaya karar verdik. Ve bu arkadaşlık uzun yıllar sürmüş olsa da, belki bir gün birlikte olabileceğimiz umudu hâlâ var.
Ancak mutluluğumuzun önünde çok fazla engel var. Her şeyden önce, her ikimizi de sevdiğimiz eşlerimiz ve yükümlülüklerimiz var. İşler iyi gitmese bile, bu onların suçu değil. Kendi adıma, çok hasta olan eşime bakıyorum. Onu seviyorum ama artık ne zihinsel ne de fiziksel olarak ilk aşık olduğum kişi değil. Bazen kendimi eşinden çok annesi gibi hissediyorum. Yine de bu bir tür aşk, ama arkadaşça diyebileceğiniz bir aşk. Onu terk edemem. Bana ihtiyacı var. Ama benim de ihtiyaçlarım var. (Kafamın içinde, evli kalmak ve aklımı başımda tutmak için her şeyi yapmam gerektiğini söyleyen sesi duyuyorum).
Bazen eşini terk etmeyecek olan bu arkadaşımla ilgili hayaller kuruyorum. Ama hayal kurmak bile beni çok suçlu hissettiriyor. Ne yapmalıyım?
Değerli Okurum,
Bu durum gerçekten karmaşık ve duygusal olarak zorlayıcı. Hem eşine olan sorumluluklarını hem de kendi ihtiyaçlarını dengelemeye çalışmak arasında sıkışıp kalmışsın gibi görünüyor. Bu tür duygusal ve etik ikilemler, kendimizi içsel olarak zorlayıcı bir konumda bulduğumuzda sık sık yaşanır. Öncelikle, senin eşinle yaşadığın durum, ilişkilerin zaman içinde değişebileceğini gösteriyor. Eşine olan bağlılığın ve ona bakma sorumluluğun, onu terk etmemeni anlaşılır bir hale getiriyor. Ancak bu senin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını göz ardı etmen gerektiği anlamına gelmiyor. Bahsettiğin arkadaşınla olan bağ, hem duygusal hem de fiziksel olarak farklı bir yakınlık arzusu doğurmuş olabilir, ama bu ilişkinin gerçekte nasıl sonuçlanacağı belirsiz. Her iki taraf da eşlerine karşı sorumluluk hissediyor ve bu, durumu daha da zorlaştırıyor.
Bence eşine karşı ne hissettiğini ve ihtiyaçlarını derinlemesine düşünmek için kendine zaman ayır. Aynı şekilde, arkadaşına karşı beslediğin duyguların gerçekten ne anlama geldiğini anlamaya çalış.Bu tür karmaşık duygusal durumlar, bir terapistin yardımıyla daha sağlıklı bir şekilde çözülebilir. Bireysel ya da çift terapisi, duygularını ve beklentilerini anlamana yardımcı olabilir ve karar verme sürecini destekleyebilir. Eşine olan sorumlulukların çok önemli, ancak senin de duygusal ve fiziksel olarak tatmin edilme ihtiyacın var. Kendi mutluluğun ve iyiliğin de en az onunki kadar önemli. Bu nedenle, hem kendine hem de eşine zarar vermeden ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceğini düşünmek önemli. Kendini suçlu hissetmen, vicdanlı ve sorumlu biri olduğunu gösterir. Ancak, bu suçluluk hissinin altında yatan duygularla sağlıklı bir şekilde başa çıkmanın yollarını bulmak, hem senin için hem de çevrendekiler için en iyisi olacaktır.