İnternetin son bombası: “Hailey Bieber 7 bölümlük seride bir stalker olarak ortaya çıktı.”
Evet, yanlış duymadınız. YouTube, TikTok ve Facebook’ta dönen bu yedi bölümlük “romantik gerilim dizisi tadında belgesel” Hailey’nin Justin Bieber’ın eski sevgilisi Selena Gomez’i yıllardır saplantılı bir şekilde takip ettiğini iddia ediyor.
Bu videolar, TikTok’ta viral olmuş ve geniş bir izleyici kitlesine ulaşmış. Serinin her bir bölümü, Hailey’nin Selena’nın kıyafetlerini ve davranışlarını nasıl kopyaladığını gösteren kısa kliplerden oluşuyor. Videoların toplam süresi yaklaşık 10 ila 15 dakika arasında.
Tabii şunu da belirtmem lazım, bu içerikler, bireysel TikTok kullanıcıları tarafından hazırlanmış olup, belirli bir yapımcıya ait profesyonel bir belgesel niteliği taşımıyor.
Selena ve Justin Bieber, 2010’dan 2018’e kadar ara ara birlikte oldular. Justin ve Hailey, 2016 yılında altı ay boyunca çıktılar ve ardından 2018’de, Justin’in Selena ile ayrılmasından bir ay sonra tekrar bir araya geldiler. Justin ve Hailey, Temmuz 2018’de nişanlandılar ve Eylül 2018’de evlendiler.
Dizi, Hailey’nin Selena’nın kıyafetlerinden sosyal medya pozlarına kadar her detayını taklit ettiğini söylüyor. Bir kısmımız “Ayyy baya benziyorlar ya…” derken, diğer kısmımız “Kız resmen cosplay yapmış!” tepkisi veriyor. Bu arada Cosplay, İngilizce “costume” (kostüm) ve “play” (oyun) kelimelerinin birleşiminden oluşur. Genellikle bir film, dizi, anime, çizgi roman ya da oyun karakterinin kıyafetini, saç stilini, makyajını taklit ederek o karakter gibi görünme ve davranma anlamına gelir. Ama gündelik dilde
“Kız resmen Selena cosplay’i yapmış!” diyorsak, bu “Selena gibi giyinmiş, saçını makyajını onun gibi yapmış, neredeyse onun kopyası olmuş” anlamına gelir. Yani biraz “klonlama sanatı,” biraz “ben aslında o olmak istiyorum” hali gibi. Düşündürücü!
Dürüst olalım… Hepimiz bir noktada stalk’ladık. Eski sevgilinin yeni sevgilisi mi dersin, lise aşkının evlendiği gün mü…Ama konu şu ki, saplantılı takip başka bir şeye dönüşünce işler çığırından çıkabiliyor. Çünkü burada mesele merak değil — mesele benzemek, onun gibi olmak, belki de yerine geçmek. Bu da kişinin kendi kimliğine, özgüvenine ve ilişkideki yerini sorgulamasına işaret eder. Hailey’nin gerçekten taklit ettiğini varsayarsak, asıl sorumuz şu: “Kendin olmak neden yetmiyor?”
Bu noktada akıllara şu soru geliyor: Hailey Bieber’ın Selena’yı taklit etmesi bilinçsiz bir hayranlık mıydı, yoksa stratejik bir plan mıydı? Yani, Justin’i kazanmak için Selena’nın cazibesini kopyalayıp upgrade etmeye çalışan bir kadın profiliyle mi karşı karşıyayız?
Bazı davranışlar bilinçdışı gibi görünse de aslında çok ince hesaplarla örülür. “Justin Selena’yı seviyordu. O zaman Selena gibi görünürsem, Justin de beni sevmeye devam eder.” Bu düşünce hatalı ama ne yazık ki çok yaygın. Özellikle duygusal güveni zayıf bireylerde, “ben kimim?” sorusunun yerini “o neyse ben de o olmalıyım” düşüncesi alabiliyor.Selena’yı taklit etmek, Hailey’nin Justin’i geçmişten koparmaya çalışması, eski ilişkinin izlerini silmek istemesi ve kendi ilişkisini tehdit olarak gördüğü bir kadına karşı ‘kadınca’ bir savaş başlatması olabilir mi? Pekala mümkün.
Toplumda toksik erkeklik çokça konuşuluyor (ve konuşulmalı da), ama toksik kadınlık genellikle görmezden geliniyor. Oysa pasif-agresif davranışlar, manipülasyon, kıyas hastalığı, sosyal medya rekabeti, gizli kontrol çabaları gibi birçok toksik davranış kadınlar arasında da oldukça yaygın.
Üstelik bu davranışlar çoğu zaman “kadınca incelik”, “rekabetçi zekâ”, ya da “dişi strateji” gibi maskelerle süsleniyor. Ama bunlar maskenin altındaki özsaygı yaralarını gizlemeye yetmiyor.
Psikolojik olarak bu davranışların altında öncelikle yetersizlik hissi ve kıyaslama var. Yani “Kendim yetmiyorum” duygusu ve sosyal medyada herkesin “mükemmel” göründüğü bir dünyada kendini sürekli başkalarıyla ölçme durumu. Tabi ki bağlanma problemlerini ve onay bağımlılığını da söylemek lazım. Hem sevgilinin eski geçmişini tehdit gibi görüp kontrol altına alma ihtiyacı hem de “Ben de onun kadar güzel, onun kadar etkileyici olursam değerliyim” düşüncesi rol oynayabiliyor.
Aslında bu toksik davranışlardan kurtulmanın bir reçetesi var. Kendinle barış. Başkasını taklit etmek yerine, kendi kimliğini parlat.Rakip olarak değil, ilham kaynağı olarak bakmayı öğren Sevgilin seni gerçekten seviyorsa, geçmişiyle seni kıyaslamaz. Ama sen kendini kıyaslarsan, zaten kaybetmiş olursun. Hatta stalk yapma ama iç dünyanı stalkla. Ne hissediyorsun, neden kıyaslıyorsun, neden yeterli hissetmiyorsun?
Tabii ki biz faniler de zaman zaman eski hikâyelerin yankısıyla baş etmek zorunda kalabiliriz. Ama bu, kendi hikâyemizi yazamayacağımız anlamına gelmez. Başkalarının hikâyesine özenmek, taklit etmek ya da onların izinden gitmek yerine, kendi ışığımızı yaratmamız gerek. Gölge olmak kolaydır. Ama sahneye çıkıp kendi kimliğinle parlamak cesaret ister. Ne dersiniz, kaç kadın bu kadar cesur?