Kılıçdaroğlu’nun bir B Planı yokmuş
Cumhuriyet Halk Partisi’nin içi fena halde karışık. Ama bu karışıklık daha başlangıç; 28 Mayıs’tan çıkacak bir olası yenilgi, partiyi daha da büyük bir karmaşanın içine atacak.
Şu anda görünen manzaraya bakacak olursak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendine seçtiği strateji ve iletişim ekibi tamamen değişmiş durumda. Gelen yeni ekipte Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın daha fazla ağırlık taşıyacağı anlaşılıyor ama şurada kalan 10-12 günde ne gibi bir değişim yaratabilirler, tartışmalı.
Ancak en vahimi şu: Şimdi görevden el çektirilen iletişim ve strateji ekibi, belli ki kendilerini ve aday Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu seçimin daha ilk turda biteceğine fazlasıyla inandırmış, o yüzden herhangi bir B Planı hazırlama ihtiyacı bile duyulmamış partide. Baksanıza, Kemal Kılıçdaroğlu B Planı’nı bugün oluşturmaya çalışıyor.
Bu durum, partinin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs öncesi gerçekten ne kadar koptuğunu, ‘Kazanıyoruz’ söylemini bir siyasi propaganda olarak değil sahiden içtenlikle inanarak dile getirdiğini de gösteriyor. Oysa ne kamuoyunun elinde ne de partinin elinde seçimin kesinkes ilk turda kazanılacağına dair bir veri yoktu. Yanılan anket şirketleri bile Kılıçdaroğlu’nu önde gösterse de, çoğu onun ilk turda ipi göğüsleyeceğini söylemiyordu.
Bu ilk turda kazanma havası son hafta ortaya çıktı. Aslında seçmeni motive etmek için ortaya atılan bir propaganda idi ama anlaşılan ona en çok CHP’nin kendisi inandı.
CHP fena halde kendi yankı odasına sıkışmış kalmış, rahmetli Çetin Altan’ın deyimiyle ‘Türk’ün Türk’e propagandası’nı yapmış, kendi kendilerine uydurdukları bir hayale hep birlikte inanmışlar.
Seçimin ikinci tura kalma ihtimali üzerinde hiç çalışmamış, bu ihtimal başa gelecek olursa ne yapacaklarına dair hiçbir hazırlığa girişmemişler.
O yüzden şimdi Kılıçdaroğlu yol bulmakta zorluk çekiyor. Daha saldırgan, daha ekonomik ve siyasi sorunlardan söz edip Tayyip Erdoğan’a yüklenen bir propaganda çizgisine mi geçsin, yoksa daha milliyetçi bir söylemle kendisine ilişkin oluşan güven sorununu gidermeye mi çalışsın? Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu daha fazla mı öne çıkarsın, yoksa Meral Akşener’i yeniden yanına alma gayretine mi girişsin?
Daha vahimi de var: CHP ekibi, seçim sonuçlarının okumak için bir ‘sandık çıkış anketi’ de yaptırmamış. Yani seçmenin hangi saiklerle Tayyip Erdoğan’a, hangi saiklerle Kılıçdaroğlu’na oy verdiği de el yordamıyla, en genel seçim sonuçlarına bakılıp bulunmaya çalışılıyor.
Bana göre en fenası, partinin seçmen üzerinde yarattığı yüksek beklenti. ‘Kazanacağız’ değil de ‘Kazanıyoruz’ hatta ‘Kazandık’ söylemi gerçekleşmeyince Kılıçdaroğlu seçmeninin yaşadığı hayal kırıklığı, bugün ikinci tura ilişkin CHP’nin yaşadığı en büyük sorunlardan birine dönüştü. Aynı seçmen ikinci kez ümitlenmek ve sonra bir kez daha hayal kırıklığına uğramak istemediği için kendini bir nevi psikolojik korumaya almış durumda, siyasete olan ilgisini kopardı. Onları bir kez daha sandığa gelmeye motive etmek hiç kolay olmayacak.
Bu arada parti kendi iç kavgasını da kamuoyu önünde yapmaktan geri durmuyor. Dün partinin seçim sonuçlarına ilişkin, sandık sandık tutanaklara ilişkin web sayfaları herkesin erişimine açıldı. Açılınca gördük ki CHP aslında oyları da sayamamış, verileri mükerrer girmiş, yanlış girmiş.
Parti mutfağında kalması gereken bu rakamların kamuoyu önüne atılması temelde seçimde hile yapıldığı iddiasından çok CHP’nin başarısızlığını sergiliyor.
Yarın öbür gün YSK’nın sandık sandık rakamları açıklandığında manzarayı daha net göreceğiz ama CHP’nin rakamlara ilişkin bir itirazı varsa bunu ilçe ve il seçim kurullarına yapmalıydı, kamuoyuna rakam açıklamanın ne anlamı var?