12-07-2024
İsmet Berkan

Sahiden Erdoğan’dan izin almadan tuvalete bile gidemeyen insanlar yönetecek Türkiye’de futbolu

Sahiden Erdoğan’dan izin almadan tuvalete bile gidemeyen insanlar yönetecek Türkiye’de futbolu

Bizim Spor Servisi şefimiz Cüneyt Muharremoğlu dün aradı, ‘Abi’ dedi, ‘Ankara’dan beklenen işaret geldi, Servet Yardımcı çekiliyor, sende ilave bilgi var mı?’

Cüneyt’in söylediği beklemediğim bir şey değildi; bu ülkede hepimiz şaşırma duygumuzu çok zaman önce kaybettik, koskoca Cumhurbaşkanı’nın Futbol Federasyonu’na kimin başkan olması gerektiğine karışmasına da şaşırmıyoruz. Ama yine de dondum kaldım. (Cüneyt’in kulis bilgileriyle dolu yazısını kaçırmayın.)

Futbol Federasyonu siyasi bir kurum değil. Kağıt üzerinde özerk. Başkanını ve yönetimini kendi delegeleri seçiyor. Başkan olanın, kim olursa olsun nihayetinde zaman zaman iktidarla birlikte çalışması gerekiyor. O yüzden oraya aday olacak insanların siyaseten belirgin muhalif tercihlere sahip olması pek de beklenmez. Varsa kişisel görüşünü kendine saklar, oranın yöneticisi ve futbolun çıkarı için çalışır.

Ama bizde öyle değil. 2008’den beri Tayyip Erdoğan bizzat belirliyor Futbol Federasyonu Başkanını. Bu kez de öyle oldu. Aslında gayet yakından tanıdığı bir isim olan Servet Yardımcı’yı değil mevcut başkan Mehmet Büyükekşi’yi işaret etti dün yeniden.

Servet Yardımcı zehir zemberek bir açıklamayla ayrıldı adaylıktan. Şimdi bütün futbol dünyasının başarısız ve beceriksiz bulduğu Mehmet Büyükekşi yeniden seçilecek (Karşısında hala bir aday var, Trabzonspor’un eski başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu yarıştan çekilmedi ama aday olmak için gereken sayıda imzayı henüz bulamadığını da biliyoruz).

Türkiye’de futbol çok büyük bir endüstri. Bu endüstrinin de kocaman kocaman paydaşları var. Hep birlikte 18 Temmuzda o paydaşların Cumhurbaşkanı’nın bu tercihi konusunda ne düşündüğünü göreceğiz.

Ben en çok Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı temsil eden delegelerin ne oy vereceğini merak ediyorum bu genel kurulda açıkçası.

Amerikan Başkanıyla görüşmek artık gerekmiyor mu?

Amerikan Başkanıyla görüşmek artık gerekmiyor mu?

Amerika’da 2008-2016 arasında başkanlık yapan Barack Obama’nın bu 8 yıllık iki dönemi boyunca telefonda ve yüz yüze en çok görüştüğü yabancı lider Recep Tayyip Erdoğan’dı.

Aynı durum 2016-2020 arasındaki Donald Trump döneminde de devam etti. Trump ile Erdoğan sık sık telefonda veya yüz yüze görüştüler.

Ancak 2020’de başlayan Joe Biden dönemi hiç de öyle olmadı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan son dört yıldır Beyaz Saray’a gitmiyor. Biden ile sınırlı sayıda yüz yüze görüşme yaptı, onlar da hep ya NATO zirvesi ya da G20 zirvesi sırasındaydı. Telefonla konuşma sayıları da çok az iki liderin.

Amerika’nın Türkiye’ye karşı değişen tutumunu sadece bu görüşme sayılarına ve içeriklerine bakarak bile görebilirsiniz. İki ülke ilişkileri bir dönemki zengin içeriğiyle kıyaslanamayacak kadar minik bir alana sıkışmış durumda.

Bakın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Mayıs ayında Joe Biden ile Beyaz Saray’da görüşeceği ta mart ayının sonunda duyuruldu. Derken işin için ‘rufailer karıştı’ ve bu görüşme iptal edildi (Bu konuyu 26 Nisan’da burada yazmıştım, meraklısına yeniden okumasını tavsiye ederim).

İki lider en son geçen yıl bu vakitlerde Vilnius’ta yapılan NATO zirvesinde ikili görüşme yapmıştı. Bu kez zirve Washington’daydı ama ikili görüşme olmadı. Tayyip Erdoğan’ın dünkü basın toplantısından anlıyoruz ki zirve sırasında Biden ile en az iki kez ayaküstü görüşme yapılmış, birkaç cümlelik bu görüşmelerde de F-16 konusu konuşulmuş. Erdoğan’ın dediğine göre Biden ona F-16 meselesinin birkaç haftaya çözüleceğini söylemiş. Umarım Biden böyle bir söz verdiğini hatırlayıp yanındaki ekibe de aktarmıştır; yoksa unutulup gidebilir, malum Biden her şeyi hatırlamayabiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu zirvede aslında her zamanki gibi çok sayıda ikili görüşme yaptı. Alman Başbakanından yeni seçilen İngiliz Başbakanına, İtalya Başbakanından Fransa Cumhurbaşkanına uzanan bu ikili görüşmelerde gündem hep zengindi.

Erdoğan eğer Biden’la da ikili görüşme yapabilseydi eminim F-16 konusu gündeme gelecek beş altı önemli konu içinde sadece bir madde olurdu, ama dediğim gibi ikili görüşme olmadı.

Bunu Erdoğan ve diplomasi ekibini eleştirmek için yazmıyorum; Joe Biden son dönemde zihni melekeleri ve fiziki performansı çok tartışılan bir isim, o yüzden ekibi de onun programını hafifletmeye uğraşıyor sürekli, yorulmasın diye önlem alıyor. Zirvede bu yüzden ikili görüşme yapmamış olabilir.

Ancak Biden’ın durumu ve performansı ne olursa olsun burada devletten devlete ilişkiden söz ediyoruz. Eğer liderlerden birinin sağlık durumu bu yoğunluğa uygun değilse devletler konuşmak ve kritik kararlar almak için kendilerine mutlaka başka yollar bulur.

Burada bence konu hem Türkiye’nin, hem de Amerika’nın birbiriyle konuşacak ve konuşarak çözecek çok şeyi kalmamasından kaynaklanıyor.

Nasıl Amerikan Başkanı son dört yıldır Türkiye ile pek ilgilenmiyorsa Türkiye de aslında son dört yıldır Amerika ile pek ilgilenmiyor.

Bazılarımız geçmişte uzun uzun Türk-Amerikan ilişkilerini, bu ilişkilerin yeniden eski seviyesinde canlandırılıp canlandırılamayacağını yazdı çizdi, ama bana kalırsa gelinen nokta net:

İki ülke birbirinden çok uzaklaşmış durumda ve yönetimlerinde kim olursa olsun o eski yakınlığı kurmak çok kolay olmayacak. Mesele kişilerin çok ötesinde bir mesele artık.

Ömer Aras’ın konuşmasını okuyun

Ömer Aras’ın konuşmasını okuyun

Türkiye İş İnsanları ve Sanayicileri Derneği TÜSİAD’ın dün Yüksek İstişare Konseyi toplantısı vardı. Toplantıya Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de katılması çok önemliydi; demek ki hükümet TÜSİAD’ı boykot etmiyordu.

Toplantıda hem TÜSİAD’ın yeni Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras hem de Başkanı Orhan Turan birer konuşma yaptılar. Her iki konuşma da önemliydi, sözünü sakınmıyor, Tayyip Erdoğan hükümetini nazik bir dille ama sert ifadelerle eleştiriyordu.

Ben size özellikle Ömer Aras’ın konuşmasını tavsiye ederim. Lütfen üşenmeyin, şu linkten Ömer Aras’ın konuşmasını indirin ve tam metnini okuyun. Uzun yıllardır Türkiye’nin durumu ve olası geleceğiyle ilgili okuduğum en iyi metinlerden biri.

Andrews askeri üssündeki Türk bayraklı dört uçak

Andrews askeri üssündeki Türk bayraklı dört uçak

Fotoğrafı kim çekti bilmiyorum, çekmesi kolay bir resim değil çünkü. Yukarıdaki resmi Türkiye iki gündür konuşuyor.

Daha önce burada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Almanya’ya maç izlemeye koca uçakla gitmesini eleştirmiştim; şimdi Amerika’daki NATO zirvesine giden Tayyip Erdoğan ve heyetini taşıyan, Erdoğan’ın zırhlı otomobilini taşıyan toplam dört uçağın görüntüsü var elimizde.

Aynı zirveye katılan Finlandiya Başbakanı tarifeli uçakta yer bulamayınca İsveç Başbakanından ricacı olmuş, iki başbakan onun küçük iş jetiyle birlikte gelmişler Washington’a.

İsveç ve Finlandiya’nın bizden zengin ülkeler olduğunu hatırlatmama gerek yok. Türkiye ise bu fakir haliyle dört koca uçağı kaldırmış, Andrews Hava Üssü’ne park etmiş işte.

Böyle fotoğrafları görünce enflasyonu, bütçe açığını, enflasyonla mücadelenin yükünün kimin üstüne bineceğini vs tartışmanın çok da anlamı kalmıyor.