
Çirkin bir terlik, Türk ekonomisinin en temel sorununu yüzümüze vuruyor
Apple’ın piyasa değeri 2,81 trilyon Amerikan doları. Bir başka teknoloji şirketi olan Microsoft 2,47 trilyon dolar, Google ise 1,78 trilyon dolar.
Bu şirketlerden en ‘ucuzu’ gibi gözüken Google’ın piyasa değerinin bütün Türkiye’nin bir yılda ürettiği ekonomik aktivitenin, yani dolar cinsinden milli gelirimizin iki katına yakın olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım.
Bu dev şirketler sadece bizim için değil, ev sahibi Amerika için de dev ekonomik varlıklar. Zaten o yüzden onların büyüklüğünü ülkemizle kıyaslıyorum.
Bu dev şirketler, dünya ekonomisini dönüştüren teknoloji şirketlerinin sadece bazıları. Daha çok şirket sayabilirim ama gerek yok: Bu şirketlerin neden büyük olduklarının herkesçe kabul edilmiş bir izahı var; geliştirdikleri yeni teknolojileri satıyorlar.
Türkiye’nin ve şirketlerinin önemli bir derdi bu. Kendimiz teknoloji geliştirmiyoruz, dolayısıyla yeni teknoloji de satamıyoruz, en iyimser ihtimalle başkasının geliştirdiği teknolojiyi ucuza üretmeyi başararak satış yapıyoruz.
Türkiye’nin 200 yıllık derdi olan cari açığının arkasında bu sorun var. Yaptığımız ithalatın değeri yaptığımız ihracatın değerinden daha yüksek.
Katma değeri yükseltmek
Ne yaparız da ihracatımızın değerini yükseltiriz?
Sorunun cevabı basit: İhraç ettiğimiz ürünlerden elde ettiğimiz kârı yükseltmeden, yani daha fazla katma değerli ürün üretmeden bunu yapamayız.
Daha fazla katma değerli ürün üretmenin bir yolu, yeni teknolojiden, yeni icattan, üretim süreçlerini daha verimlileştiren inovasyondan ve elbette özgün tasarımdan geçiyor.
Türkiye, üretim açısından baktığınızda mesela bir moda ve tekstil devi. Ama moda ve tekstil endüstrisinden elde ettiğimiz katma değer son derece düşük. Bunun sebebi, yaptığımız üretimi kendi tasarımımız ve markamızla satamamamız, onun yerine yabancı markaların tasarımlarını onlar adına fason olarak üretmemiz.
İki ay önce de ben bu konuyu yazmıştım, bugün yeniden yazacağım: Benim kişisel olarak son derece çirkin bulduğum bir Alman terlik markası var, Birkenstock. Sonbahar ve kışın gelmesine sırf bu terlikleri daha az göreceğim için seviniyorum bile.
Ama ben beğenmiyorum diye bu terlik markası kahrolup iflasın eşiğine gelmiyor, tam tersine büyümeye devam ediyor.
Yılda 1,2 milyar Euro’luk terlik satmak
260 yıllık bu marka bundan 2 yıl önce kurucusu aile tarafından Fransa merkezli dünya lüks devi LVMH’nin Amerika’da büyük ortağı olduğu bir yatırım şirketi olan L Catterton’a 4,7 milyar dolar değer üzerinden satılmıştı.
Bir terlik markası için 4,7 milyar dolar çok değil mi? Değil aslında. Baktığınızda Birkenstock, 2022 yılında 1,2 milyar Euro’luk terlik satmış. Sadece terlikten elde edilen müthiş bir ciro. Ama esas önemlisi şu: Şirket bu ciro üzerinden 394 milyon Euro kâr elde etmiş. Yani, satılan her Birkenstock terliğin fiyatının üçte biri şirketin katma değeri.
Bu denli yüksek katma değer, işte o benim çirkin bulduğum tasarımdan geliyor.
Türk şirketlerinin görece ne kadar küçük kâr marjlarıyla çalıştıklarına çarpıcı bir örnek Arçelik aslında. Türkiye’nin bu dev sanayi kuruluşu, yurt içinde ve dışındaki fabrikaları, satış ve servis ağıyla hepimizin evine ve hayatına değen çok önemli bir şirketimiz.
Arçelik’in satışları 7 kat fazla, ama…
Ama Arçelik’in 2022 rakamlarına baktığımızda gördüğümüz çok çarpıcı bir durum var: Arçelik’in toplam cirosu 134 milyar lira olmuş. Yıllık ortalama dolar kuruyla 8 milyar dolar kadar.
Bu cirodan 39,5 milyar lira (2 milyar 380 milyon dolar) ‘kâr’ etmiş gözüküyor ama bu rakamdan şirketin pazarlama, yönetim ve ArGe giderlerini düştüğünüzde geriye 9 milyar lira (544 milyon dolar kadar) kalıyor.
Arçelik’in cirosu Birkenstock’tan neredeyse 7 kat daha büyük ama kârı 5 kat bile fazla değil.
İşte aradaki o fark, o çirkin terliklerin tasarımından geliyor. Arçelik ürettiği pek çok üründe yurt dışına lisans bedelleri öderken ve ürün geliştirmek için sürekli büyük bir kaynağı ArGe’ye ayırmak zorundayken Birkenstock çok daha düşük teknolojiyle ama tasarım farkıyla daha verimli bir şirket olarak göze çarpıyor.
Nitekim bu düşük teknoloji ve yüksek oranlı kârlılığı sayesinde Birkenstock New York Borsası’nda toplam 8,64 milyar dolarlık şirket değerine ulaştı. Bu haliyle Türkiye’nin pek çok dev şirketinden çok daha büyük bir değer bu.
Arçelik’in düşük değeri haksızlık belki ama neyle kıyaslıyoruz zaten
Arçelik’in son piyasa değeri yaklaşık 110 milyar lira. Bugünkü dolar kurundan hesaplarsak 3,9 milyar dolardan fazla. Yani Birkenstock’un değerinin yarısından az.
Bu dev Türk şirketinin 1 yıllık cirosundan daha düşük bir defter değerine sahip olmasını, buna karşılık Birkenstock’un yıllık cirosunun 7 katından değerlenmesini haksızlık olarak görmek mümkün, gerçekten de piyasanın Arçelik’e biçtiği değer olması gerekenin altında.
Ama bir de şunu düşünün: Son derece düşük bir teknolojiyle üretim yapıp alt tarafı terlik satan bir şirket bir tarafta, orta-yüksek kabul etmemiz gereken teknolojik ürünler üreten şirket öteki tarafta…
Türk ekonomisinin en temel sorunlarını bir kerede bir şirket kıyaslamasında görebilmek çok çarpıcı doğrusu.


