15-04-2024
İsmet Berkan

İran kendi tarihinin en büyük hatasını yapmış olabilir

İran kendi tarihinin en büyük hatasını yapmış olabilir

Bütün dünya cumartesi akşamından beri İran’ın İsrail’e karşı düzenlediği başarısız hava saldırısını konuşuyor. Bu saldırının, bakış açınıza göre buna isterseniz ‘misilleme’ de diyebilirsiniz çok fark etmez, mutlaka önemli sonuçları olacak.

İsterseniz madde madde gidelim:

1. İran’ın en Batı noktasıyla İsrail’in kontrol ettiği toprakların en Doğu noktası arasında binlerce kilometre mesafe var. Bu kadar büyük mesafeden iki ülkenin birbirlerine etkili hava saldırısı düzenlemesi imkansıza yakın.

2. İran’ın fırlattığı kamikaze dronların maksimum sürati saatte 185 kilometre. Yanlış okumadınız, çoğu otomobilden bile yavaş araçlar bunlar. Bu savaş araçlarıyla ancak kısa mesafede ve çok yoğun saldırıda askeri bir netice alınabilir; yoksa uzun mesafede bunlar havada avlanmayı bekleyen şeyler sadece.

3. İran’ın bu saldırıda kullandığı ciddiye alınabilir yegane silahı balistik füzeleriydi. Bunlar sahiden hızlı hava araçları ama yine de kat etmeleri gereken mesafe onları da etkisiz hale getirdi. İran’ın fırlattığı seyir füzeleri de etkisiz kaldı.

4. Fakat şunu unutmayın: İran İsrail’e ne kadar uzaksa İsrail de İran’a o kadar uzak. Bir ihtimal, İsrail’in denizaltıları Hürmüz boğazının ağzına kadar yaklaşmış ve burada füze fırlatacak pozisyon elde etmiş olabilir ama bunların fırlatacağı silahların da sayısı ister istemez sınırlı. Yani İsrail’in İran’ı vurması da o kadar kolay değil.

5. Dolayısıyla İran ile İsrail arasındaki çatışma bundan sonra da vekiller ve diğer gizli yöntemlerle sürecektir. Tek istisna bu çatışmaya ABD’nin de askeri kapasitesiyle girmesi olabilir ama şimdilik o ihtimal yok. İran, İsrail’i Hizbullah ve Hamas aracılığıyla vuruyor. İsrail de bu ülkenin içindeki ajanlarıyla orada operasyon yapma kapasitesine sahip olduğunu geçmişte gösterdi.

6. İsrail, İran’ı Suriye içinde ilk kez vurmuyor. Ama 1 Nisanda İran’ın konsolosluk binasının vurulması yeni bir aşama sayılabilir belki. Esas mesele İran’ın Suriye’yi ele geçirmeye çok yakın olması. Bu İsrail için daha büyük bir tehdit. O yüzden İsrail’in sık sık Suriye içinde İran’ı hedef alan saldırılar yaptığını biliyoruz. Çünkü Suriye üzerinden Lübnan Hizbullahına da füze dahil silahlar gidiyor.

7. İsrail 7 Ekimdeki Hamas saldırısını bahane edip Gazze’ye girdiğinde herkesin aklına ilk gelen bu savaşın yayılma ihtimaliydi. ABD bu ihtimali bertaraf etmek için hemen Doğu Akdeniz’de uçak gemisi dahil filosunu yolladı. İşte bu filo esas olarak İran’ın saldırısını engelledi (Yanı sıra Kıbrıs’tan kalkan İngiliz uçakları ile Ürdün’ün füze savunma sistemi de İsrail’i korudu).

8. ABD açısından da İsrail açısından da esas büyük olay İran’ın nükleer silah edinme arzusu. Bu konuya olan yaklaşım farkı 10 yılı aşkın süredir İsrail ile ABD arasındaki başlıca önemli çekişme. ABD İran’ı vurmanın bu ülkenin nükleer silah edinme hevesini engellemeyeceğini, sadece geciktireceğini düşünüyor. İsrail ise hemen vurmaktan, hep vurmaktan yana.

9. Ama mesele şu: İsrail’in İran’ın nükleer tesislerini tek başına vurması imkansız: Çünkü aradaki mesafe çok büyük; İsrail savaş uçaklarının çok sayıda ülkenin hava sahasını kat etmesi gerek. Ama ABD’nin elinde kıtalararası balistik füzeden tutun da başka ülke hava sahasından hiç geçmeden doğrudan İran içlerine bombardıman uçaklarıyla saldırı yapacak kapasite var.

10. İran açısından sorun şu: ABD’nin ‘İran’ın nükleer programını vurmayalım, bu ülkeyi uluslararası sistemin içine çekelim’ çabası zaten sonuçsuz kalmış, ölmüş bir girişimdi; şimdi İran cumartesi günü doğrudan İsrail’e saldırarak bu ölü girişimin tabutuna son çiviyi kendi eliyle çaktı. Yani bundan sonra İran’ın nükleer programı konusunda masada sadece bir seçenek var: Vurmak. İran, uranyum zenginleştirmeye devam edecek olursa sonuçlarını çok iyi biliyor ve bu zenginleştirmeyi gizlice yapamayacağını da herkes biliyor.

11. İran istediği kadar ‘Bizim yaptığımız kendimizi savunma hakkımızı kullanmaktı, kullandık ve konu bizim için kapandı’ desin, 300’ü aşkın dron ve füzeyle yapılan saldırı hiçbir sonuç doğurmamış bile olsa öyle masum bir şey değil. ABD’nin bu ülkeyi zamanı gelince vuracağına artık kesin gözüyle bakabiliriz. Ama o zaman hemen yarın olmayabilir.

12. Türkiye’de yapılan çoğu yorumda İran eleştiriliyor ve ‘Dikkatleri Gazze’den uzaklaştırdı, İsrail’e yeniden kurban rolü oynama fırsatı verdi, Netanyahu’nun ömrünü uzattı’ deniyor. Kısa vadede bu yorumlar geçerli olmakla birlikte İran olmasa ortada zaten bu güçte bir Hamas olamayacağını bilmek de gerek. Unutmayın, İran’ın Ortadoğuda yayılıp güçlenmesi sadece İsrail’i ve ABD’yi kızdırmıyor; Türkiye dahil bütün bölgesel güçler İran’ın güç projeksiyonundan rahatsız zaten. O yüzden bir noktada İran’ı sınırlama isteği Filistin’e desteğin önüne geçebilir; dengeyi korumak kolay değil.

13. İran’ın cumartesi akşamki başarısız da olsa gösterisi başta Türkiye olmak üzere bölgedeki pek çok ülkeyi kendi askeri caydırıcılık kapasitesini arttırmaya yöneltecek bir dizi olayın tetikleyicisi oldu.

14. Bir gün Amerika İran’ın nükleer kapasitesini yok etmek için askeri seçeneği kullanacak olursa buna üzülen çok az ülke olacak etrafta. İran zaten yalnızdı, artık daha da yalnız.

İran’ın füze tehdidi şaka değil, Türkiye ne yapacak?

İran’ın füze tehdidi şaka değil, Türkiye ne yapacak?

Türkiye neden Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın aldı? Bu sorunun bir tek cevabı var: İran tehdidine karşı.

Evet S-400’leri almak ABD ile çatışmamıza neden oldu ve bunları kullanamıyoruz, o yüzden de bir yandan kendi kısa, orta ve uzun menzilli füze savunma sistemlerimizi geliştirmeye çalışıyoruz.

Baktığınızda etrafımızda bize karşı bu tehdidi öne sürebilecek iki ülke var: Rusya ve İran.

Rusya göreli istikrarı ve öngörülebilir siyasi yapısı nedeniyle daha düşük dereceli bir tehdit; buna karşılık İran bölgesel genişleme isteğini hiç saklamayan, davranışları her zaman önceden tahmin edilebilir olmayan bir ülke olarak daha büyük tehdit.

İran’ın cumartesi akşama İsrail’e karşı düzenlediği saldırıyı en yakından izleyen yerlerin başında Türk Hava Kuvvetleri karargahı ile Genelkurmay Başkanlığı geldiğini söylemek abartılı olmaz.

Cumartesi akşamki saldırının en öngörülebilir sonuçlarından biri Türkiye’nin kendi savunma kapasitesini arttırma ve bu arada saldırı füzeleriyle de caydırıcılık edinme çabasının hızlanması olacak.

Savaş mı, bayram kiloları mı?

Savaş mı, bayram kiloları mı?

Pazar günü 10Haber’de Özgür Gökmen Çelenk’in son derece faydalı bir haberi vardı: Hepimiz uzun bayram tatili boyunca yemeği abarttık, şimdi o kiloları nasıl vereceğimizi düşünme zamanı.

Bu haber beklendiği gibi çok ilgi çekti, dünden beri 10Haber’in en çok okunan haberlerinden biri oldu.

Ama bu sabah tuhaf bir durum var: İran’ın İsrail’e saldırmasıyla başlayan gerginlik ve bundan sonra neler olabileceğinden söz eden haberlerimiz de, haber analizlerimiz de hala popüler olmayı sürdüren bu kilo verme haberinden kat be kat daha az okunuyor.

Savaşın ilgi çekmediği bir dünyada yaşıyoruz anlaşılan.