İran’ın saldırısına ‘tiyatro’ diyenler kafalarını kuma gömmeye devam etsin
Neymiş efendim, İran İsrail’e saldıracağını 72 saat önceden herkese haber vermiş, bu ‘kontrollu bir gerginlik’miş, zaten silahlarının İsrail’i vuramayacağını da biliyormuş.
Yani Şam’daki konsolosluğu vurulduğu için ‘onurlu bir çıkış’ arayan İran’ın İsrail’e 300’ü aşkın dron ve füzeyle saldırması için uluslararası sistem (ve elbette İsrail) resmen veya zımni olarak yeşil ışık yakmış, ‘Sen merak etme, biz İsrail’i dizginleriz, sana cevap vermez’ demiş.
Bu senaryoya ciddi ciddi inananlar var. Mahalle kavgasında bile olmayacak bir danışıklı dövüşün iki ülke arasında ve ölümcül silahlar kullanılarak yapıldığını öne sürenler bence kafalarını kuma gömmeye devam etsin.
Çünkü gerçekte yaşanan şey çok farklı ve geleceği de biçimlendirecek kimi önemli unsurlara sahip.
Bilmemiz gereken en önemli konu Amerika açısından İsrail’i askeri anlamda koruma görevinin bundan iki yıl önce Amerika’nın Avrupa kuvvetleri komutanlığından alınıp ‘Merkez Komutanlığı’na bağlanmış olması.
Amerikan askeri düzeninde ‘Merkez Komutanlık’ bizim için pek meşhur bir komutanlık. Irak’ın işgalinden Afganistan’ın işgaline kadar, önce El Kaide ile mücadeleden sonra DAEŞ’le mücadeleye kadar bizi de yakından ilgilendiren, halen Suriye’yi de kontrol eden Amerikan komutanlığı bu. Hani komutanları zaman zaman Suriye’deki PKK/YPG unsurlarıyla birlikte fotoğraf çektiriyor, toplantı yapıyor diye, Türk askerinin başına çuval geçirdi diye pek kızdığımız komutanlık.
İran’ın cumartesi günü düzenlediği yoğun hava saldırısını durdurmak için çaba gösteren ülkelere bir bakın: ABD, İngiltere, Fransa, Ürdün ve Suudi Arabistan.
Bu koalisyonun güçleri Doğu Akdeniz’den Irak’a kadar yayılan geniş bir coğrafyada konuşlu uçakları ve hava savunma füzeleri aracılığıyla İran saldırısını etkisiz hale getirdi. Amerika bu savunma koalisyonunu İsrail’i Merkez Komutanlığı’na devrettiği 2022 yılının Mart ayından beri oluşturuyor. Bunun öyküsü bugünkü The Wall Street Journal’da var, meraklısına tavsiye ederim.
Bunca farklı ülkenin birbirleriyle anlık radar bilgisi paylaşmasını gerektiren son derece karmaşık bir savunma harekatını başarıyla yapmış olması sırf askeri planlama açısından bakıldığında bile büyük bir olay. Demek bu ülkeler geçmişte bu konuda tatbikatlar yaptı; ortak hareket etme idmanına sahipler.
Peki böyle bir koalisyon oluştuğundan Ankara’nın haberi var mıydı? Yoktuysa bile bugün öğrendi. Ankara bugün ‘İran saldırısı nedeniyle dikkatlerin Gazze’den uzaklaşması’ndan şikayetçi ama bu koalisyon tam da bunu yapıyor: Dikkatlerin İran’a yoğunlaşmasının önüne geçmeye çalışıyor.
Aynı koalisyon İsrail’in İran’a misilleme yapmasını da engellemek istiyor. İsrail savaş kabinesinin günlerdir üst üste toplandığı halde hala ‘Bu saldırıya bir cevap vereceğiz’ demek dışında bir karar alamamasının sebebi bu. Binlerce kilometre öteye saldırmak için İsrail’in de bir koalisyona ihtiyacı var, bunu dün İsrail ordu sözcüsü neredeyse açıkça söylemiş zaten.
İsrail’i İran’a karşı koruyan bu koalisyonun varlığı bu ülke açısından da, bütün Arap alemi açısından da Ortadoğu’da İsrail tabanlı bütün diplomatik oyun çerçevesinin yeniden kurulduğunu gösterir. Bunu en önce İsrail’in anlaması ve ‘Benim varlığım tehdit altında’ hezeyanından çıkıp başka bir seviyeye geçmesi beklenir. İşte gördük, Suudi Arabistan bile İsrail’in varolma hakkını askeri olarak savundu. Daha ne olsun?
Bu saatten sonra İran’a sadece nükleer zenginleştirme çabalarını engellemek için saldırı yapılır, basit bir gurur meselesi için değil. O yüzden Amerikan Başkanı Joe Biden’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya ‘Zafer elde ettin, keyfini çıkar’ demesi çok önemli. Biden, Netanyahu’ya ‘Zafer senin, başka bir şey yapma’ diyor esas olarak. Gerçekten de İsrail hiç beklemediği büyük bir zafer elde etti İran’a karşı, bunun keyfini çıkartması gerek. Tersini yapıp İran’a saldırmaya kalkması ülkesi açısından çılgınlık olur.
Dün yazmaya çalıştım, İran kendisi açısından tarihi bir hata yaptı İsrail’e saldırarak. Bazı silahlar kınından hiç çıkarılmadığı zaman daha korkutucu olabilir; bugün İran’ın korkutuculuğu düne göre artık çok daha az, çünkü silahını kınından çıkarıp ateşledi ve hiçbir yeri vuramadı.
‘İran devlet aklı büyüktür’ diye terennüm edip bu ülkenin kapasitesini abartanlar son akılsızlığı görmek yerine bunda da bir ‘akıl’ arıyor ve tiyatro söylemini piyasaya sürüyor.
Peki ama ya İsrail’in Demir Kubbe’si oraya kadar gelen füzelerden birkaçının geçip sivil yerleşimleri vurmasına kasıtlı veya kasıtsız olarak izin verse ne olacaktı bu tiyatro söylemi? Ne yani, İran kendi onurunu kurtarmak için İsrail’e mi güvendi?
Şimdi önemli olan şu: ‘İsrail’in var olma hakkı’ Suudi Arabistan ve Ürdün tarafından da garanti altına alındığına göre Filistin meselesinin geleceği ne olacak?
Hamas akılsızlığında değil ama akıllı bir Filistin yönetimine de, Arap ve Müslüman alemine de çok geniş bir yeni pazarlık ve oyun alanı açıldı cumartesiyi pazara bağlayan geceden beri.
Ankara bu yeni oyun alanının farkında mı? Bu alanda üstlenebileceği pek çok olumlu rol olabilir çünkü…