17-04-2024
İsmet Berkan

Erdoğan bugün ne diyecek? Siyasi depremi kavradı mı? Çözüm önerisi ne?

Erdoğan bugün ne diyecek? Siyasi depremi kavradı mı? Çözüm önerisi ne?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün akşam kabine toplantısı çıkışı çeşitli konularda önemli mesajlar verdi. Ama esas önemlisini sanıyorum bugün yapacağı konuşmada verecek. Erdoğan seçim sonrası ilk kez bugün partisinin grup toplantısında konuşacak.

Elbette dün akşam olduğu gibi bugün de konuşmasında önemli yeri Gazze’de yaşananlar, İsrail-İran çatışma ihtimali vs dış politika konuları alacak.

Yine elbette muhalefeti eleştirecek; İstanbul’daki 29 işçinin öldüğü yangınla Antalya’daki bakımı ertelenen teleferiğin düşmesini gündeme getirecek, CHP’ye yakın medyanın bu olayları nasıl önemsizleştirmeye çalıştığını anlatacak.

Ama bence esas önemli söyleyecekleri seçim sonucuna ilişkin değerlendirmeler ve ekonomiyle ilgili olacak.

Ak Parti yerel seçimde açık bir yenilgi aldı. Bu yenilgiyi yorumlayan Ak Partililer karmaşık duygular içinde.

Son birkaç gündür yaşanan ıstakoz tartışmasından da anlaşılacağı gibi bir kısım Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dile getirdiği ‘kibir’ ve ‘şatafat’ görüntüsünün Ak Parti seçmeninden tepki gördüğünü düşünüyor.

Bir başka grubun seçim yenilgisine teşhisi (bazen ıstakoz eleştirileriyle de birleşerek) partinin ‘halktan uzaklaşması’nı muhafazakarlıktan uzaklaşma olarak görmek şeklinde. Onlara göre Ak Parti İslami köklerinden uzaklaştığı için halktan da uzaklaştı.

Bir üçüncü yorum biçimi yeterince seçim ekonomisi uygulanmadığı, yenilginin bu seçim öncesinde de seçmen satın alma yoluna gidilmediği için yaşandığı yönünde.

Benim mi gözümden kaçtı bilmiyorum ama Ak Parti’de ve bu partinin geniş medya cephesinde tek bir kişi bile görmedim ki şu eleştirileri dile getirsin:

1. Biz demokrasi ve adaletten uzaklaştığımız, ülkeyi denetimsiz yönetmenin rahatlığına alıştık. İtiraz edeni hapse attık.

2. Halkı korkutarak yarattığımız kendimize ait dikensiz gül bahçesinde her şeyin iyisini ve doğrusunu ancak bizim bildiğimizi iddia ettik ve kibire kapıldık.

3. Bu kibir yüzünden ki içimizde şatafatlı hayatlar yaşayanlar bunları sergilemekten de geri durmaz oldu.

4. Daracık cemaatlere büyük ayrıcalıklar tanıyarak ve dinin güler yüzlü bir şey olarak da yaşanabileceğini unutturarak insanları dinden bile soğuttuk.

5. Her şeyin en doğrusunu bildiğimizi sanarak ekonomiyi batırdık, sadece yoksulluğu arttırmadık, partimize yakın insanların bu fırsatta servet edinmesini normal gördük.

6. Her seçimde seçmen satın almaya ülkeyi alıştırdığımız, oy almak için çiğnemeyeceğimiz ilke olmadığını gösterdiğimiz için kaybettik, bize gönül vermiş seçmeni küstürdük, onları çareyi CHP’de arar hale getirdik.

***

Aslında hep böyledir. Galibiyetin ve başarının sahibi çok olur ama yenilgi hep öksüz kalır.

Bugüne kadar hep CHP’nin yenilgileri ve bunların nedenleri üzerine tartıştık; CHP’yi çoğunlukla aldığı yenilgiyi gerçekçi gözle değerlendirmemekle suçladık. 14-28 Mayıs yenilgileri sonrasında bile CHP’nin adam akıllı bir özeleştiri sürecine girdiğine ve kendine çekidüzen verdiğine tanık olmadık.

Özgür Özel’i parti genel başkanlığına taşıyan ‘değişim’ söyleminin içi hiç doldurulmadı.

Ama bu kez CHP seçimden başarılı çıkınca o eleştirilerin tamamı yok oldu; şimdilerde CHP’ye ‘mükemmel parti’ muamelesi yapılıyor. Oysa bu partinin de seçim zaferinden çıkaracağı dersler var; çünkü bu zaferlerin bir bölümü partinin kendisi için de sürpriz oldu.

Her neyse, şimdi özeleştiri ve gerçekçi değerlendirme yapma sırası Ak Parti ile onun genel başkanı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’da.

Erdoğan yukarıda altı madde halinde özetlemeye çalıştığım eleştirileri yapar mı bilemem. Çünkü bu eleştirilerin temelinde onun özellikle 2018’den beri ülkeyi yönetme üslubu ve yönetmek için yanına aldığı kişilerin uygulamaları yatıyor.

Erdoğan’ın aslında belki başından beri sahip olduğu ama özellikle son beş yılda iyice sahiplendiği bu yönetme üslubu partisi içinde onu eleştirecek, ona bu zor sözleri söyleyecek kimseyi de bırakmamış durumda.

O yüzden Karar gazetesinden Mustafa Karaalioğlu’nun çok yerinde gözlemlediği gibi Erdoğan gerçekte seçim sonuçlarıyla ilgili gerçekçi değerlendirmeyi yapacaksa bile bunu kendi kendine yapacak, başkalarına danışarak değil.

Bakalım bugün kendi kendine yaptığı değerlendirmelerden çıkardığı özeleştirileri ne kadar paylaşacak, neler söyleyecek?

Teleferiğin bakımını ihmal etmek…

Teleferiğin bakımını ihmal etmek…

Antalya’daki teleferik faciasını Türkiye aslında ucuz atlattı. Maalesef kazada bir kişi hayatını kaybetti, yaralananlar oldu, ama sayı çok daha yüksek olabilirdi. Kurtarma ekiplerinin insanüstü çabasıyla havada asılı kalan 184 kişi sabaha kadar devam eden operasyonla kurtarıldı.

Peki kaza neden oldu? Elde bir bilirkişi raporu var ve diyor ki eskimiş yorgun malzeme bir direğin çökmesine neden oldu. Eskimiş ve yorgun malzeme o direkteki bağlantı elemanlarının civatalarının yerinden kopmasıyla kendini göstermiş.

Bugün 10Haber’de haberi var, aslında teleferik periyodik bakımdan daha yeni geçmiş ama anlaşılıyor ki bakımda denetlenmesi gereken 150 kalem işten sadece 19 tanesi yapılmış, geri kalanı seçim sonrasına bırakılmış.

Teleferiğin bakımını ihmal etmek, bu aracın her gün binlerce insanı taşıdığını unutmak olacak şey değil.

İsrail’in seçenekleri…

İsrail’in seçenekleri…

İran’ın cumartesi akşamı düzenlediği başarısız dron ve füze saldırısının ardından İsrail hükümeti bu ülkeye misilleme yapıp yapmamayı konuşmaya devam ediyor.

Doğrudan İran’a saldırmak İsrail’in tek başına altından kalkabileceği bir şey değil. Zaten bütün dünya da İsrail’i doğrudan İran’a saldırmaktan caydırmaya çalışıyor.

Kaldı ki İsrail açısından en acil İran tehdidi Tahran’da değil, Suriye topraklarında ve o da düşük yoğunluklu olmakla birlikte zaman zaman Suriye’deki İran varlığına müdahale ediyor. Zaten son İran saldırısı da bu çeşit bir müdahalenin ardından geldi.

Benim kişisel beklentim İsrail’in İran’a yine Suriye sahasında ağır bir hasar verdirmesi. Veya Lübnan’daki Hizbullah’ı hedef alması.

Bakalım ne olacak?

Orta Vadeli Program nasıl güçlenecek?

Orta Vadeli Program nasıl güçlenecek?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün akşam kabine çıkışı ‘Yeni dönemde Orta Vadeli Programı güçlendirecek adımlar atacağız. Ekonomi ekibimiz bununla ilgili hazırlıkları yaptı. Çok yakında kamuoyuyla paylaşacağız’ dedi.

OVP’nin güçlenmesinden kastın ne olduğu dün akşamdan beri konuşuluyor. Olsa olsa kamu maliyesinin güçlenmesi, bütçe açığının sınırlanması olabilir burada kasıt.

Yeni vergi artışı olmayacağı ilan edildiğine, yeni bir vergi ihdas edilmeyeceği sözü verildiğine göre geriye harcamaları kısma, gelirleri arttırma adımları kalıyor. Maliye vergi kaçağı konusunda daha ince eleyip sık dokuyacak anlaşılan. Tasarruf konusu ise Tayyip Erdoğan’ın en canını acıtacak konu olabilir; çünkü neredeyse bütün kamu yatırımlarının durması konuşuluyor.

Keşke kamu, özel sektör-kamu işbirliği projelerini yeniden pazarlığa açsa, esas tasarruf kalemi bu olabilir çünkü.