
Libya’nın döviz karaborsasını Laleli’den yönetmek
Bir kural olarak şunu söyleyebilirim: Dünyanın neresinde olursa olsun ekonomik suçların neredeyse tamamının sebebi devletlerin politikaları veya politikasızlıklarıdır.
Ben 1964 doğumluyum, doğduğumda anne-babam Laleli semtinde oturuyormuş, sonra benim bütün çocukluk ve gençliğim geçtiği Basınköy’e taşınmışlar.
Çocukluğumda da gençliğimde de Laleli gayet nezih bir semtti; zamanla buradaki iş yerlerinin, dükkanların, atölyelerin sayısı arttı. Aynen Osmanbey semti gibi. Eskinin apartmanları iş yerlerine, atölyelere, depolara, satış mağazalarına dönüştü.
1990’dan itibaren Laleli, başta Rusya ve Ukrayna, ardından da Orta Asya Cumhuriyetlerinden gelenler için bavul ticaretinin merkezi haline geldi. Sonra onlara Afrika’dan, Doğu Avrupa’dan, Balkanlardan gelenler de eklendi.
Gelenler, ceplerinde veya üzerlerinde dolarlarla geliyor, sonra bavullara, devasa hurçlara, denklere, kolilere doldurdukları eşyaları alıp gidiyordu. Bu ticaret için özel olarak kiralanmış dev uçaklar da kalkıyordu, Karaköy rıhtımına yanaşmış gemiler de, Laleli’ye hemen yakındaki Langa semtinden otobüsler de. Artık coğrafyasına göre…
Laleli, en azından 35 yıldır bir ‘gri’ ticaretin yapıldığı bölgenin adı. Nakit dolarlar geliyor, mallar gidiyor. Ne bu doların hesabını soran var ne de çıkan malın.
Evimizde bir dönem Moldovalı çalıştığı için biliyorum, kazandığı parayı örneğin hafta sonu gider Langa’dan kalkan otobüsün şoförüne verirdi, o da belli bir komisyon kesip parayı Moldova’daki alıcıya ulaştırırdı.
Bu mekanizmalar herkesin bildiği sırlardı. Tamamı gri alanda yaşanırdı ve aslında suçtu. Ama ne Türkiye devleti ne de karşıdaki diğer ülkelerin devletleri bu suçu görürdü.
Bize kalsa daha çok uzun zaman bu gri alanda yaşananları görmezden gelmeye devam eder, ‘Yeter ki döviz gelsin’ diye düşünürdük ama öyle olmadı.
OECD Türkiye’yi kara para aklanan ülke listesi olan gri listeye alınca Ankara’da bir telaş başladı. Bu telaşın ve gri listeden çıkıldıktan sonra yerine getirmeye söz verdiğimiz şeylerin bir bölümü birkaç aydır Laleli piyasasının altını üstüne getirmiş, hatta burada 35 yıldır devam eden ‘gri’ ticaretin sonunu getirme tehdidi haline gelmiş durumda.
Libya hükümetinin resmi şikayeti üzerine Türkiye harekete geçmek zorunda kaldı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Laleli’de çok sayıda iş yerine, döviz bürosuna vs baskınlar düzenledi.
HalkTV’den Bahadır Özgür, savcılığın elindeki Laleli dosyasını en yakından takip eden gazeteci. Burada olup bitenlere ‘Laleli çamaşırhanesi’ diyor, kara para aklandığından hareketle.
Binlerce gri ve karanlık işlem, Libya hükümetinin söylediğine göre sadece bu ülkeyle 20 milyar dolarlık bir işlem hacmi söz konusu olunca elbette kara para da aklanıyordur ama esas mesele şu sanki: Libya’daki dolar karaborsası Laleli’den yönetiliyor.
Nasıl oluyor bu iş?
Önce karaborsa olması için ilk kural çalışıyor: Libya’da resmi dolar kuru ile piyasa kuru arasında çok ciddi bir fark var.
Karanlık kazanç, yani karaborsa kazancı buradan doğuyor zaten. Diyelim resmi kurla 10 dinar 1 dolara eşitken ve gerçekte kimseye bu kurdan dolar satışı yapılmazken karaborsada 30-40 dinar 1 dolara eşit.
Libya hükümeti her vatandaşına her ay petrol geliri adı altında bir miktar dinar veriyor, bunu da banka hesabına yatırıyor. Libyalılar da, bu dinarlarını karaborsada dolara çevirmeye uğraşıyor.
İşte burada binlerce kilometre uzaktan, dünyanın gri ekonomi başkentlerinden Laleli devreye giriyor.
Bahadır Özgür’ün savcılık dosyasından aktardığına göre Libya’dan Türkiye’ye bazen koliler içinde yüzlerce, binlerce, onbinlerce üzerinde Visa veya MasterCard etiketi de olan banka kartları (debit card) geliyor.
Bu kartlarla Laleli’de sanki alışveriş yapılmış gibi belge düzenleniyor, kartlardan POS cihazlarıyla para çekiliyor. Çekilen para TL.
Laleli’deki POS cihazı sahibi iş yeri, çektiği bu paranın yüzde 10 gibi bir miktarını alıyor, kalanını kart sahibine veriyor.
Kart sahibi de gidiyor döviz bürosuna ve dolar alıyor, o dolarla ülkesine dönüyor. Türkiye’den giden o nakit dolarlar Libya’daki dolar karaborsa piyasasının ana likiditesini oluşturuyor.
Elbette bu işlemler yapılabilsin diye Laleli’de sahte faturalar kesiliyor, bu işe yardımcı olan şirketler Türkiye’de vergiden kaçınmak için binbir türlü oyuna giriyor, bu arada ülkeye gereksiz miktarda Libya dinarı girişi oluyor, buna karşılık Amerikan doları çıkıyor.
Bu işten kazanmayan yok gibi. POS cihazının sahibi bankalar, Visa veya MC sistemi, herkes kendine göre komisyon kazancı elde ediyor tamamı fiktif olan işlemlerden. Ama tabii kazancın altın payı Laleli’deki iş yerlerine ve döviz bürolarına kalıyor. Bir de Libya’daki karaborsacılara.
Dediğim gibi Laleli bu gri ticaretin her zaman yapıldığı bir yerdi. Eskiden hiç değilse gerçek mal giderdi, artık gerçek mala bile gerek kalmadığı, para üzerinden para kazanılan bir düzene geçildiği anlaşılıyor.
Bahadır Özgür’ün yayınladığı belgelere bakılacak olursa, sadece Libya ile bu kara borsa para ticareti 20 milyar dolar gibi dudak uçuklatıcı bir büyüklükte. Komisyonu yüzde 10 ise Laleli’ye 2 milyar dolar para girdi demektir.
Bütün bu mekanizma, yani gerek Libya’da karaborsaya izin veren gerekse Türkiye’de ‘Döviz gelsin de nasıl gelirse gelsin’ diyen mekanizma devletlerin göz yummasıyla oluyor.
Libya’da hükümet bir devalüasyon yapsa ve resmi kur ile piyasa kurunu eşitlese bu ticaret küt diye bir günde sona erecek. Ama onu yapmıyor, yerine Türkiye’yi şikayet ediyor Libyalılar.
Türkiye’de diyelim Maliye dönüp Laleli’de üç beş şirketi, ‘Sizde böyle bir para hareketi var, nerede sattığınız malların belgesi’ diye sıkıştırsa, Türkiye’de de işler duracak.
Hayır bu ikisi de yapılmıyor, ta ki işin içine savcılık, ‘kara para’ gibi sert suçlamalar girene kadar Laleli bir ‘çamaşırhane’ olarak varlığını sürdürüyor.

