
Amerika-Çin rekabeti: ABD parasını yanlış ata mı yatırıyor?
Dünyanın yeni süper güç adayı Çin ile mevcut süper gücü Amerika hayatın hemen hemen her alanında rekabet ediyorlar.
Tarımdan ilaç üretimine, oyuncaktan elektroniğe, askeri teknolojiden uzaya akla gelen ve gelmeyen bütün alanlardaki rekabet bir yere kadar normal.
Ama bir de iki ülkenin dünyanın geleceği, dünya ekonomisinin ve dünya çapında hakimiyet kurmanın geleceği olarak gördükleri bir alan var; esas o alandaki rekabet müthiş.
O alanın adı yapay zeka.
Baştan şunu söyleyeyim, yanıltıcı olmayayım: Yapay zeka tek bir alan değil; çok sayıda farklı alanda birbirinden farklı veya özel amaçlar için hazırlanmış yapay zekalar var ve olacak. O yüzden ‘yapay zeka üstünlüğü rekabeti’ denince öyle tek bir şey anlaşılmasın.
Ama yine de özellikle Amerika’daki şirketlerin trilyonlarca dolar yatırmaya hazırlandıkları bir yapay zeka alanı var, bunu da söylemem lazım. O alan, ‘genel yapay zeka’ diye (Artificial Genertal Intelligence-AGI) adlandırılan alan.
İzninizle biraz teknik bilgi vereceğim, kafanızı karıştırmamak için bu bilgileri çok kabaca aktarıyorum.
Bugün elde olan ve LLM (geniş dil modeli) diye adlandırılan yapay zeka modelleri, dünya üzerinde yaşayan en bilgili insandan bile daha fazla bilgi sahibi. Çünkü internette yer alan bütün bilgilere birden aynı anda sahip.
Yapay zeka bu kadar bilgili ama 4 veya 5 yaşındaki bir çocuktan daha aptal!
Hem çok bilgili hem aptal, nasıl oluyor?
Bu farkı insan beyninin bilgi işleme kapasitesi oluşturuyor. Bizim beynimizde nöronlarımızın birbiriyle yaptığı bağlantıların sayısı 100 trilyonu aşıyor. Bu bağlantılar üstelik son derece esnek, ihtiyaç olduğunda beynimiz hemen yeni bağlantı yaratıyor ve bu sayede aynı anda birden fazla bilgiyi büyük bir hızla işleyebiliyoruz.
Buna karşılık en büyük diyebileceğimiz yapay zeka modellerinin temelini oluşturan ve insan beynini taklit eden ‘nöral ağ’lardaki bağlantı sayısı 2 trilyonu ancak buluyor.
Yani, en bilgili insandan bile kat be kat daha bilgili olan yapay zekanın bu bilginin tamamına anında erişmesi ve o bilgiyi işletip yeni bilgi yaratma kapasitesi, en aptal insanınkinden bile yüzde 98 daha yavaş ve geride. Bu dehşet fark, şu anda yapay zekayı bir insan kadar ‘akıllı’ veya ‘zeki’ yapmanın önündeki en önemli engel.
Amerikan yapay zeka şirketleri bu dehşet farkı kapatmak için İngilizce deyimiyle ‘brut force’ (kaba güç diye çevirmek lazım ama doğru olmaz) kullanmayı tercih etti.
Yani ne yaptı? Devasa veri merkezleri ve devasa bilgisayarlar kurmaya, bu yolla ‘nöral ağ’larını insan seviyesine yükseltmeye yeltendi.
Yeni kurulacak veri merkezleri tüketecekleri elektrik miktarıyla ölçülüyor. Eğer 1 gigawatt’lık bir veri merkezi kurmak istiyorsanız harcamanız gereken para 80 milyar dolar.
Amerikan yapay zeka endüstrisi 2030 yılına kadar böyle 100 tane 1 gigawatt’lık veri merkezi kurmak istiyor. Yani toplam 8 trilyon dolar para yatıracaklar.
8 trilyon elbette devasa bir para. Örneğin bu veri merkezleri için işlemci üretecek olan şirketlerin, daha doğrusu bütün dünyanın yarı iletken endüstrisi için 8 trilyon dolar, bu endüstri kurulduğundan beri elde edilmemiş bir ciro. Sahiden bu yatırımlar yapılırsa dünyanın yarı iletken endüstrisinin büyüklüğü belki 100’e katlanacak. Şimdi daha iyi anlıyor musunuz Nvidia adlı şirketin yükselen yıldızını…
Yalnız bir sorun var: 8 trilyon dolarlık yatırım, kötümser ihtimalle yılda 800 milyar dolar kâr edilmesini gerektiriyor.
Peki kurulmak istenen AGI sistemleri yılda bu kadar para kazanabilir mi? Şu anda hiçbir teknoloji şirketi bu paranın yakınına bile gelemiyor. Yapay zeka şirketleri bu kazanca belki en uzaktaki şirketler zaten.
Bir de akılda tutulması gereken bir paradoks var: Eğer bir şirket AGI’yı yakalamaya yakınsa, en yakındaki rakibiyle arasındaki fark ne olursa olsun, o rakip açısından o farkı kapatmak imkansızlaşıyor. Yani eğer başarılırsa elimizde bir tane AGI olacak, onlarca değil. Çünkü AGI’ya yaklaşan şirket, elindeki bu imkanı rakiplerini geri bırakmak, onların aynı başarıyı elde etmesini engellemek için kullanacak önce ve AGI başka her şeyi engelleme imkanına sahip olacak.
Bitmedi. Bu dediğim 8 trilyonluk yatırım yapılsa bile, o yatırımın temelini oluşturan işlemcilerin daha yeni ve daha iyi modelleri ortaya çıkacak. Yapılan hesaba göre en fazla 5 yıl içinde aynı yatırımın yeniden yapılması, daha yeni ve daha hızlı işlemcilere geçilmesi gerekecek. ve 5 yılda bir bu döngü tekrarlanacak.
Bir hayalden veya uzak gelecek için yapılan bir tasarımdan söz etmiyorum; şu anda Amerikan yapay zeka endüstrisinin hali hazırda yapmaya başladığı yatırımlardan söz ediyorum.
Peki bütün bu yatırımlar ve o yatırımları besleyen para neden geliyor? Bir hayal için elbette: Yarın ortaya AGI çıkacak, bu yeni teknoloji bütün dünyayı değiştirecek ve yılda en azından 800 milyar dolar kâr edecek hayalinden.
Amerika bütün parasını buna yatırıyor şu anda.
Peki Çin ne yapıyor?
Onlar AGI’ya tamamen sırtlarını dönmüş değiller ama paralarının tamamını buna yatırmıyorlar; onun yerine mevcut ‘aptal’ ama ‘bilgili’ yapay zekaları pratik uygulamalara çevirmenin peşindeler.
Her şeyi yapan tek bir robot yerine sadece belirli işleri yapan bir sürü robot yapmanın peşindeler ve çok da başarılılar.
Basit bir örnek vereyim: Amerika’dan Avrupa’ya pek çok ülke, iklim endişeleriyle içten yanmalı motorlara sahip taşıt araçlarından çıkıp elektrikli araçlara geçme kararı aldı, hatta içten yanmalı motorların son kez satılacağı tarihleri bile duyurdu.
Şimdi tek tek ülkeler bu kararlardan vazgeçmeye, içten yanmalı motorların ömrünü uzatmaya başladı. Bunun sebebi öyle iklim krizini inkar eden ideolojiler falan değil, pratik mecburiyetler: Çin dışında hiçbir ülkenin bu kadar çok elektrikli otomobil üretmesine imkan yok.
Çin’in üretimde kullandığı yapay zeka robotlarına başka hiçbir ülke sahip değil. Dünyanın hiçbir otomobil şirketi (ki en tecrübelisi ve büyüğü Amerikan Tesla) Çin şirketleriyle rekabet edebilir durumda değil.
Yapay zeka robotlarının tek bir sektörde yarattığı rekabet avantajını görüyor musunuz?
Hadi bu otomotiv. Başka bir örnek vereyim: Eli kulağında, yakında Çin ilaçları gelecek. Avrupa ve Amerika’nın hakim olduğu ilaç endüstrisinin toplamından 7 kat fazla ilaç denemesi yapıyor şu anda Çinli ilaç şirketleri. Bu kadar çok sayıda yeni ilacı nasıl buldular ve denemelerine başladılar peki? Tabii ki yapay zeka sayesinde.
Böyle pek çok sektörden örnek verebilirim size. En çarpıcılardan biri, fotovoltaik güneş panelleri sektörü. Bu panellerin verimliliğini arttırmak için dünyanın dört bir yanında malzeme bilimciler yarış halinde ama Çinli malzeme bilimcilerin son iki yılda aldığı patent sayısı dünyanın geri kalanının toplamının iki katından fazla.
Veya yapay zekanın kendisi. Çinli şirket ve araştırmacıların 2024 yılında yapay zekada aldıkları patent ve yazdıkları makale sayısı dünyanın geri kalanının toplamının 6 kat fazlası.
Kısacası şu: Çin parasını kolayca kâra ve yeniden paraya dönüşebilir çok sayıda alana yatırıyor, daha çok pratik uygulamaların peşinde. Buna karşılık Amerika neredeyse bütün parasını ne kadar ve ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan bir hayale yatırıyor.
Amerika muazzam bir kumar oynuyor ve kaybetmesi halinde sadece para değil, bütün üstünlük iddiasını da kaybedecek.
İki dev arasındaki yarışa bir de böyle bakın.

