23-08-2024
İsmet Berkan

Ne oldu, iktidarımız artık Roman Abramoviç ve milyarlarını istemiyor mu?

Ne oldu, iktidarımız artık Roman Abramoviç ve milyarlarını istemiyor mu?

İstanbul Boğazına muhteşem bir ormanın ortasından bakan Vaniköy sırtlarındaki evi yıllardır uzaktan gözlüyorum.

Burası ağaçlarla dolu 10 dönüm arazi içinde iki güzel evdi bir zamanlar. Sonra bu evlerden biri ‘Adnan Hoca’ diye bilinen ve bugün 9 bin yıla yakın hapis cezası aldığı için hapiste olan Adnan Oktar’ın tarikatı tarafından sahiplerinden kiralandı. Ardından arazideki ikinci evi de kiraladı tarikat ve yıllar içinde buraya inanılmaz kaçak inşaatlar yaparak dev bir tarikat karargahı yarattı.

Bugün oradaki kaçak inşaatı ihbar etmeye doyamayan Üsküdar’ın Ak Partili eski Belediye Başkanı o sıralar herhalde derin bir uykudaydı.

Hani Adnan Oktar’ın ‘Kedicik’leriyle havuz başında görüldüğü videolar vs hep burada çekildi. Bu evlerde inanılmaz iğrençlikte suçlar işlendi, küçük yaştaki kız çocuklarına tecavüz edildi, onlar burada hapis hayatı yaşadı.

Derken Adnan Hoca tarikatına polis operasyonu yapıldı. O da bu binalardan başladı, polis önce buranın kapısına dayandı. Tarikat hapse girince evler de boşaldı, bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü yıllardır ihmal ettiği işini yaptı, gidip oradaki kaçak yapıları yıktı.

Binalar uzun süre boş kaldıktan sonra birkaç ay önce birden orada yeniden inşaat başladı. Boğazda inşaat yapmak, onarım için bile olsa bir hayli zor bir süreçten geçmeyi gerektiren bir şey aslında. Bunu bildiğim için meraklandım, 10Haber’deki arkadaşlarımdan bu inşaata bir bakmalarını istedim.

Öğrendik ki o 10 dönümlük ormanlık araziyle içindeki iki ev ve havuz satılmış. Alan kim? 1990 doğumlu Rus vatandaşı Boris Borisenko adlı kişinin sahibi olduğu görünen Pure Fueloil diye şirket. Bir iddiaya göre şirketin merkezi Londra’da ama bu doğru olamaz, çünkü Batının yaptırımları var.

Kağıt üzerinde bunlar görünüyordu ama bilgi aldığım çok sayıda insana göre bu evleri gerçekte Rus oligark Roman Abramoviç satın almıştı. Bu amaçla 26 milyon dolar ödeme yapılmıştı arazinin ve evlerin sahibi olan aileye.

Hatırlayın, 2022 Şubat ayında Rusya bir sabah ansızın Ukrayna’yı işgale giriştiğinde Batı ülkeleri çok sayıda Rus vatandaşının Batıdaki mal varlıkları dahil çok kapsamlı yaptırımlar uygulamaya başladı. Bu Rus zengin oligarkların dev süper yatlarına deniz ortasında veya marinalarda elkondu. Bazı süper yatlar, bazı özel uçaklar ve bazı mal varlıkları ise yaptırımdan kaçırıldı. Kaçanlar arasında eskiden Londra’nın ünlü Chelsea futbol kulübü dahil İngiltere’de pek çok şeyin sahibi olan Roman Abramoviç’e ait iki süper yat da vardı. Bunlar halen Türkiye’de, Göcek’te demirli.

Bu yaptırımlar başladığında Türkiye’yi bir çeşit sevinç dalgası sardı. Böylece Rus zenginlerin parası ülkemize gelecekti, biz de döviz sıkıntısı çekmekten kurtulacaktık vs vs.

Beklendiği veya umulduğu kadar para gelmedi ama örneğin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e sadakatten hiç vazgeçmeyen, ona yakın gizli bir kanal olarak işlev de gören ünlü Roman Abramoviç sık sık İstanbul’da görülmeye, örneğin Bebek kıyılarında yürüyüşler yapmaya vs başladı.

Abramoviç, yazıldığına göre İstanbul’da kendine ev bakıyordu. Ama tabii bu ev öyle herhangi bir ev olamazdı; hem büyük ve güzel olmalı, hem de Abramoviç’in güvenlik ihtiyaçlarını karşılamalıydı. Boğazda bir yalıdan söz edildi, ama hayır Abramoviç orayı kiralamadı, iddiaya göre Vaniköy sırtlarındaki o arazi karşılıyordu güvenlik ihtiyaçlarını ünlü oligarkın.

Roman Abramoviç’in adını son olarak Ankara’da MİT aracılığıyla gerçekleşen dev esir takasında oynadığı rolle duyduk. O zaman kaynaklarım bana Abramoviç’in Türkiye’ye geldiğinde sadece kendi güvenlik ekibi tarafından değil, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından da korunduğunu anlattı. Aynı kaynaklara göre Abramoviç ayrıca Türkiye’de bir katılım bankasına 2,5 milyar dolar kadar para da yatırmıştı, yani ülkeye para da sokmuştu.

Türkiye’de bunca iltifata mazhar olan, el üstünde özel konuk muamelesi gören Abramoviç’in kendine yapmak istediği ev, nedendir bilinmez son birkaç gündür Ak Parti’nin ve Ak Parti medyasının hedefinde. Tabii Abramoviç’ten söz etmiyorlar; onlara göre evin sahibi 1990 doğumlu o Rus ve bugün Sabah gazetesinin ima ettiğine göre o Rus, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının Paris’te olimpiyat sırasında geçirdiği günlerin ve açtığı serginin de sponsoru.

Öyle midir değil midir bilmiyorum ama Vaniköy’deki kaçak inşaatlara göz yumulduğu iddiaları ciddi elbette. Ama bundan daha çarpıcısı şu bence: İstanbul’un Boğaziçi Kanunu ile korunan Boğaz kıyılarında son 25-30 yılda yapılmadık şey bırakmayan Ak Parti’nin bugün Boğazın koruyucusu rolüne soyunması…

İnsanın aklına ister istemez sorular geliyor: Acaba Roman Abramoviç’i sevmekten vaz mı geçti Ak Parti ve iktidar çevresi? Ne oluyor arka odalarda, bilinmeyen pazarlıklarda? Abramoviç’i sevmemeye başlamak aynı zamanda Putin’i de sevmemeye başlamak mı?

Yakında kokusu çıkar hepsinin…

Şimşek gidebilir mi, Tayyip Erdoğan onu gönderir mi?

Şimşek gidebilir mi, Tayyip Erdoğan onu gönderir mi?

Ekonominin patronu Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e iktidarı temsil eden iki partiden, yani Ak Parti ve MHP’den yükselen tepkileri bilmeyenimiz yok.

Bu tepkilerin Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde artık pek danışılmayan danışman ekip içinde de yaygın olduğu biliniyor.

Ancak son yapılan ve dedikodulara neden olan toplantı dahil, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan onu desteklemeye, Şimşek’e sahip çıkmaya devam ediyor.

Son birkaç gündür daha çıkar çıkmaz anında yalanlanan ‘Şimşek istifa etti-Şimşek gidiyor’ söylentileri doların fiyatında bir oynamaya yol açtı ve yalanlamaya rağmen söylenti de bitmiyor.

Oysa anlıyoruz ki, Türkiye açısından Mehmet Şimşek’in iyi kötü varlığı bile güven unsuruna dönüşmüş durumda.

Dolayısıyla Şimşek’in kendisinin gitmesi veya Tayyip Erdoğan tarafından gönderilmesi bugünden hesaplanamaz bir ekonomik hasara yol açabilir.

Tayyip Erdoğan hiçbir zaman bir kişinin eline bunca güç geçmesinden memnun olacak bir insan değil ama sevse de sevmese de o bile Şimşek’in varlığına katlanmak durumunda. Kaldı ki sevmemek için bir sebebi de yok, Şimşek o ne derse yapıyor zaten.

O yüzden her türlü spekülasyon ve bu spekülasyonlardan ciddi para kazananlar bir yana, ne Şimşek’in görevinden ayrılması ne de Tayyip Erdoğan’ın onu göndermesi söz konusu.

En azından bu yıl içinde…