14-01-2024
İsmet Berkan

Bu yılki ev elektroniği fuarından 11 eğlenceli oyuncak

Bu yılki ev elektroniği fuarından 11 eğlenceli oyuncak

10Haber yazarı Ertuğrul Özkök bu yıl Las Vegas’taki dünyanın en büyük ev elektroniği fuarı olan CES’i gitti yerinde gördü. Fuardan son yazısı bugün çıktı. Ben de İstanbul’da hasetten çatlayarak onu izledim, fuarda olup bitenleri bir yandan ondan öğrendim, bir yandan da teknoloji yayınlarından.

Bugün size günlerdir CES’le okuduğum ve gördüğüm şeylerden gözüme çarpan 11 yeni aleti tanıtacağım. Bazıları satışa çoktan çıkmış durumda, bazıları ise henüz prototip aşamasında.

Buyrun başlayalım:

Evlerimize yeni aksesuar: Şeffaf TV

Bu yıl CES’de sergilenen en etkileyici yeni teknoloji örneklerinden biri Güney Koreli LG’nin yeni şeffaf televizyonuydu. Bu 77 inçlik (196 cm) televizyon Signature OLED T adını taşıyor. Evinize alacağınız TV ilk bakışta cama benziyor, çünkü arkasını görebiliyorsunuz. Ama bir düğmeye basıyorsunuz arkasında siyah bir film beliriyor ve cam birden bire TV’ye dönüşüyor. Şimdilik fiyatı belli değil ama herhalde birkaç bin dolardan ucuz olmayacak. LG bu aleti bu yıldan itibaren satmaya başlayacak. LG’nin en büyük rakibi Samsung da fuarda şeffaf bir TV sergiledi ama onlarınki henüz prototip aşamasında.

Köşeleri dönen otomobil

Yıllar önce bir belgeselde seyretmiştim, Fransız tasarımcılar 100 yıl önce ön ve arka tekerlekleri 90 derece dönebilen ve böylece paralel park etmeyi sorun olmaktan çıkaran konsept otomobiller yapmıştı. Bu yıl aynı şeyi Hyundai yeniden keşfetmiş. Koreli otomobil üreticisinin Ioniq 5 modeli sadece elektrikli olmakla kalmıyor (fuara zaten artık fosil yakıtla hareket eden otomobil almıyorlar), hem ön hem arka tekerlekleri de 90 derece dönebiliyor. Böylece paralel park edeyim derken geri geri manevra yapmaya gerek kalmıyor, araç zaten park yerine yan yan ve tek seferde giriyor. Bu araç henüz prototip. 100 yıl önce paralel park büyük sorun değildi, park yeri boldu. O yüzden o zaman bu teknoloji işe yaramadı ama bugün yarayabilir.

Ah, Blackberry bu günleri göremedi

Eski Blackberry telefonları ve onların tuşlarına bastıkça klik diye ses çıkaran fiziki klavyesini hatırlayan var mı? Peki özleyen? Kendi adıma konuşayım, uzun süre iPhone’a ve onun ekrandaki klavyesine direndim, Blackberry’imden vazgeçmedim. Ama telefonum bir yurt dışı seyahat öncesi arızalanınca mecburen iPhone kullanmaya başladım, başlayış o başlayış. Klavyesinden ise bugün bile şikayetçiyim. İşte herhalde hedef kitlesi benim gibi iri parmaklılar ve benden farklı olarak telefonundan sürekli yazışanlar olsa gerek, yeni ama eski bir telefon yapılmış, üstünde fiziki klavyesi var. Adı da eskiyi çağrıştırıyor: Clicks. Fiyatı da gayet uygun: 139 dolar.

Evde idrar testi

Bunu aslında Ertuğrul Özkök de yazdı ama ben de dayanamadım, aldım. Kadınların en büyük sorunlarından biri idrar yolları enfeksiyonuna  çok kolay yakalanabilmeleri. Okuduğum bir habere göre 10 kadından 6’sı bu sorundan muzdarip. Bu can yakan sorunu artık evde teşhis etmek, idrar testi için laboratuvara gitmek zorunda kalmamak ve hatta doktorunuzdan reçeteyi de uzaktan almak mümkün. Vivoo adlı şirket geçen yıl CES’te bir akıllı tuvalet sergilemişti. Şirket hazır girmişken evde idrar testini de geliştirmiş. İdrarınızı yukarıdaki test çubuğunun üstüne denk getiriyor, sonra o çubuğu cep telefonunuza indirdiğiniz bir app ile tarıyorsunuz. Testiniz yapıldı bile.

WiFi kamera canavarı

Artık çoğu evde güvenlik amaçlı kameralar var. Bizim evde dört tane bulunuyor, çünkü evimize defalarca hırsız girdi. Bu dört kameranın kabloları metrelerce uzunlukta ve döşemek için epey çile çekildi. Oysa artık WiFi tabanlı kameralar geçmişe göre çok daha güvenli. Yani evimize bugün aynı sistemi kuracak olsak hem çok daha az zahmetli hem de çok daha ucuz olacaktı. Şimdi bu WiFi tabanlı kameralara bir de ‘canavar’ eklendi. Abode’nin Edge adını verdiği yeni kamerasının WiFi menzili inanılmaz: Açık havada neredeyse 1,5 kilometre. Elbette beton evler bu menzili kısaltır ama yine de bu yüksek menzil büyük bir avantaj. Üstelik kamera isterseniz taşınabilir nitelikte. Kamera birkaç ay içinde 199 dolara satışa çıkıyor.

Hava taksisi fikri hala ölmemiş

Trafikten hepimiz şikayetçiyiz ve hepimiz hayatımızda en az bir kez ‘Keşke arabamız uçsa’ diye düşündük. Aslında bu fikir neredeyse 100 yıldır var. Önceleri bir kurgubilim hayali gibiydi, 10-15 yıl önce gerçek olmaya çok yaklaştı; hatta neredeyse bütün teknoloji fuarlarında şirketler hava taksilerini tanıtmaya başladı (Türkiye’de de Baykar ‘Hezarfen’ adını verdiği hava taksisini çalışmaya başladı, bir de prototip üretti ama sonra haber çıkmadı). Bir dönem çok moda olan hava taksiler bir türlü kuvveden fiile geçirilemedi. Ama bu yıl CES’te Hyundai bir araç tanıttı, adı Supernal eVTOL veya S-A2 diye kodlanıyor. Dikey havalanabilen, saatte 180 km hıza erişebilen ve yüzlerce metre yüksekte 60 km’ye kadar menzili olan bu tamamen elektrikli alet pilotla birlikte dört yolcu taşıyabiliyor. Henüz o da prototip.

Artık belki de Android’e mahkum değilsiniz

Akıllı telefonlara yeni bir işletim sistemi geldi: Apostrophy. Baktığınızda dünya akıllı telefon pazarında hakim işletim sistemi Google’ın geliştirdiği Android (Tabii Apple’ın IOS’ini unutmayın). Android bu kadar yaygın olmasına rağmen kimsenin sevmediği, benimsemediği bir işletim sistemi. Aynen PC’lerdeki Windows gibi. Üstelik birkaç yıl önce Amerika kısıtlama koyunca dünyanın en büyük akıllı telefon üreticisi Çinli Huawei ciddi sarsıntı geçirdi, yani iş tuhaf biçimde siyasete de bağımlı. Belki o yüzden İsviçreli bir firma yeni bir işletim sistemi geliştirmiş Android’in yerini almak üzere. Apostrophy adlı bu işletim sistemi CES’te tanıtıldı ve büyük ilgi gördü. Daha güvenli olduğu ve en önemlisi sizin verilerinizi toplayıp satmadığı söyleniyor. En güzel tarafı ise bu sistemle mevcut Android app’lerinizi kullanabiliyorsunuz.

Evde sinema keyfi geliştikçe gelişiyor

Evet televizyonlar bir yandan büyüdükçe büyüyor, üstlerindeki teknoloji arttıkça artıyor ama bir yandan da TV yansıtıcılar büyük bir hızla gelişiyor, TV’yi aratmayacak netlikte görüntüler sunmaya başlıyor. İşte bunlara son örnek LG’nin CineBeamQube adını verdiği cihazı. Nasıl TV’de çözünürlüğe ve ekran yenileme hızına bakıyorsak bu cihazlar söz konusu olduğunda projektörünün aydınlatma gücüne bakıyoruz. CineBeamQube’un aydınlatma gücü 500 lümen. Çok yüksek değil. Ama herhalde fiyatı uygun olacak.

Siz nereye giderseniz oraya dönen telefon ekranı

Telefondan görüntülü konuşma yapmak gündelik hayatın vazgeçilmezleri arasına çoktan girdi. Ama masanızda çalışıyorken veya telefonunuzu şarj ediyorken görüntülü görüşme kolay değil. Belkin buna bir çözüm bulmuş. Yukarıdaki alet aynı anda hem telefonunuzu manyetik olarak şarj ediyor hem de özel bir yazılım sayesinde telefon ekranı nerede olursanız olun size dönük oluyor, yani 360 derece dönebiliyor. Belkin’in Auto-Tracking Stand Pro With DockKit adını verdiği bu telefon tutacağı 180 dolar.

Evde et tütsülemek istemez misiniz?

Tüketici elektroniğinin mutfağa girmemesi imkansız. CES’te her zaman çok güzel mutfak aletleri olur. Bu yıl buzdolaplarının nasıl akıllandığını Ertuğrul Özkök geçen gün yazdı. Ben biraz daha niş bir konuya ilişkin bir mutfak aleti buldum: Evde et tütsülemek isteyenler için geliştirilen GE Profile Smart Indoor Smoker adlı cihaz ucuz değil, 999 dolar. Salgından beri dünya çapında bir ‘DIY’ (Do it yoursel-Kendin yap) modası var. Bazılarımız marangozluk dahil işlere merak sardı, çoğumuz ise mutfağa girip ekmek, pizza, pasta vs yapmaya başladı. Demek bazıları da evde et veya balık tütsülemek istiyor. Mesele tütsülemeyi yaparken tütsüye aroma verecek ağaçları bulmakta. Bu alet içine ağaçları da koyarsanız evinizi dumana ve kokuya boğmadan tütsüleme yapıyor.

Ayna ayna söyle bana

13 yaşındaki kızım daha dün ‘Araba aynalarından nefret ediyorum’ dedi. Söylediğine göre otomobilimde yolcu güneşliğinin arkasındaki ayna onu çirkin gösteriyor, oysa evde odasındaki aynada kendini çok daha güzel buluyor. Kızım cep telefonunu da kamerasını açıp sürekli ayna olarak kullanıyor. Galiba pek çok kadın bunu yapıyor, hızla makyaj tazelemek gerektiğinde veya başka herhangi bir sebeple. Şimdi bu kamera kullanıp monitörü ayna olarak kullanma konusu ciddi bir işe dönüşmüş. Anura MagicMirror adlı şirket bir kamera ve tablet yardımıyla sadece ayna sunmuyor, söylediklerine göre kameraları sizin cildinize bakıp buradan analizler yapıyor ve çeşitli sağlık önerileri de getiriyor. Kalbinizin atış hızı, tansiyon gibi şeyleri bu aynadan öğrenebileceksiniz. Bakalım tutacak mı, satın alan olacak mı?

NASA’nın yeni sesten hızlı uçağı

NASA’nın yeni sesten hızlı uçağı

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi sadece uzayla değil, adından da anlaşılacağı gibi havacılıkla da ilgili. Bir süre önce İngiliz-Fransız ortak yapımı Concorde uçaklarının emekliye ayrılmasının ardından sesten hızla uçacak yolcu uçağı tasarlamakla görevlendirildi NASA. Bu amaçla açılan yarışmayı kazanan uçak da belli oldu: Lockheed Martin’in geliştirdiği X-59 adı verilen uçak geçen gün California’da resmen tanıtıldı.

Uçağın tasarımı ve konsepti NASA’dan onay aldı, ama uçak henüz testlere başlamadı. Birkaç ay sonra ilk taksi testini yapması, yani pistte tekerleklerinin üzerinde yürümesini bekliyorlar. Sonra deneme uçuşları başlayacak. Ardından denemeler ABD’de bazı şehirler arasında yolcu taşımakla devam edecek.

Yani o uçağa binmemize daha çok var.

Kandaki proteinlere bakıp kanseri teşhis etmek

Kandaki proteinlere bakıp kanseri teşhis etmek

Kanserde en önemli şey erken teşhis. Çoğumuz ancak bir şikayetimiz olduğunda gidip kanser taramasından geçiyoruz. Bu tarama ve testler ise hem zor hem de masraflı. Çoğunlukla biyopsi gerektiriyor. Biyopsi ise zor bir işlem. Üstelik kansere biyopsi ile teşhis konduğunda aslında kanserin ileri bir aşaması, tümörleşmiş hali saptanabiliyor.

Tıp dünyası uzun yıllardan beri basit ve ucuz bir kan testiyle kansere teşhis koyma arayışında. Bu yolda bazı gelişmeler de oldu, kanseri de tarayan bazı basit kan testleri var. Şimdi onlara bir yenisi ve iyisi ekleniyor.

Amerika’da Novelna adlı şirketin geliştirdiği bir test ile kandaki proteinlere bakılarak 18 ayrı kanseri hayli erken aşamada yakalamak mümkün olabilecek. Test şu anda İngiltere’de deneniyor.

Evrendeki dev bir çember kozmologları şaşırttı

Evrendeki dev bir çember kozmologları şaşırttı

Gece gökyüzüne baktığınızda çıplak gözle göremezsiniz, bize ışığı o kadar az geliyor. Böyle olması da normal çünkü bizden dokuz milyar ışık yılı uzakta.

Ama gözleyenlerin söylediklerine bakılırsa, evrende bizden çok uzaktaki bu dev yapıyı gözleyebilseydik onu kendi Dolunay’ımızdan 15 kat büyük olarak görecektik.

Evet, evrende dev bir çember var. O kadar büyük ki bu çember, bir uçtan bir uca mesafesi zaten 1,3 milyar ışık yılı.

Daha şaşırtıcısı uzayda böyle bir şeyin olması. Büyük olasılıkla bu çemberi oluşturan ışık kaynakları birer galaksi. Galaksilerin böyle bir araya gelmesi ve dünyamızdan bakınca onu bir çember olarak görmemiz pek alışıldık bir şey de değil, beklenen bir şey de.

Daha önce uzayda böyle yarımay şeklinde bir yapı da keşfedilmişti. Bu iki yapı birden evrenle ilgili teorilerimizi zorlar durumda. Çünkü teoride evrenin her yanının birbirine benzer yeknesaklıkta olması gerekiyor ama bu çember hiç yeknesak falan değil.

Peregrine Ay’a maalesef ulaşamayacak

Peregrine Ay’a maalesef ulaşamayacak

Geçen hafta yazmıştım, NASA’nın taşeronu olarak bir Ay’a iniş aracı geliştiren ve cihazına Peregrine adını veren Amerikan firması bu aracını uzaya fırlattı. Aslında kalkış ve Peregrine’nin roketten ayrılması sorunsuz yaşandı.

Peregrine’nin dünya yörüngesine girmesi, bu yörüngede turlar attıktan sonra da Ay’a yönelmesi gerekiyordu. Ama kalkıştan birkaç saat sonra kötü haber geldi: Yer istasyonu Peregrine’nin güneş panellerini güneşe doğru çeviremiyordu. Bunun için yan motorları çalıştırmışlardı ama belli ki bir yakıt sızıntısı olmuş, motorlar zorlukla çalışmıştı.

Yakıt sızıntısı öyle bir seviyede ki araç Ay’a iniş yapamayacak ve uzay çöplerinin arasına karışacak.

Elbette uzayla ilgili her şeyin daha ilk denemede başarılı olması beklenmemeli, ama Peregrine NASA’nın iddialı Ay programı Artemis’in bir parçasıydı ve Ay yüzeyine çeşitli bilimsel deneyler taşıyordu. Onun başarısızlığı Artemis programını da etkiliyor.

Peregrine bir özel şirketin Ay’a üçüncü iniş denemesiydi, şimdilik üç deneme de başarısız oldu. Önce Japonlar başarısız oldu, ardından İsrailliler ve şimdi de Amerikan şirketi.

Boeing’in talihsizliği değil, sistematik sorunu var

Boeing’in talihsizliği değil, sistematik sorunu var

Son günlerin en önemli havacılık olaylarından biri, Alaska Havayolları’nın Boeing 737 Max-9 tipi uçağının acil çıkış kapılarından birinin havadayken kopmasıydı.

Bu vahim olay can kaybı olmadan atlatıldı, ama hemen Boeing 737 Max-9 uçaklar yere indirildi, hepsi kontrol ediliyor. Şimdilik bazı cıvatalar gevşek bulundu. Vahim bir durum.

Hatırlayın, aynı Boeing 737 Max’ın 8 numaralı modeli iki büyük kazanın ardından iki yıla yakın süre yerde kalmıştı. O uçaklarda da ciddi tasarım hatası vardı.

Boeing’in 737 Max’larının başına gelenler sadece ‘talihsizlik’le açıklanamaz artık. Belli ki ortada sistematik bir sorun var. Bu yazı o sorunları tartışıyor.