Şirketler ‘Reis bizi üzmez’ dedikçe enflasyon yükseliyor
BDDK'nın raporunda bankaların temel bilanço büyüklüklerindeki gelişimin genel olarak enflasyon oranının gerisinde kaldığı görülüyor. Faiz yüksek ve büyüme oranlarında düşüş bekleniyor. Bu kredilerin geri dönüşlerinde sıkıntıya yol açabilir.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) geçen günlerde bankacılık sektörünün 2024 Mayıs ayı gerçekleşmelerini açıkladı. Sektörün 2024 Mayıs ayı rakamlarını 2023 yılı Mayıs ayı rakamlarıyla karşılaştırdığımızda bankaların temel bilanço büyüklüklerindeki gelişimin genel olarak enflasyon oranının gerisinde kaldığı görülüyor.
Öncelikle sektörün aktif toplamına baktığımızda 2023 Mayıs ayında 16.846 milyar TL olan aktif toplamı %60 oranında artarak 26.973 milyar TL oldu. Aktifte yer alan en önemli kalem olan kredilerin gelişimine baktığımızda 2024 Mayıs ayında 2023 Mayıs ayına göre krediler %46 oranında artarak 9.237 milyar TL’den 13.522 milyar TL’ye yükseldi. Dolayısıyla kredilerdeki artış enflasyonun gerisinde kaldı. Kredilerle bağlantılı olarak takipteki alacaklar rakamı ise aynı dönemde 166 milyar TL’den 211 milyar TL’ye yükselerek yüzde 27 oranında arttı. Bireysel kredilerdeki artış ise bu dönemde daha düşük oranda ve yüzde 23.
Pasifteki kalemlere baktığımızda en önemli kaynak olan mevduat 2024 Mayıs ayı itibariyle 2023 Mayıs ayına göre %53 oranında artarak 10.355 milyar TL’den 15.920 milyar TL’ye çıktı. Mevduattaki artış oranı da enflasyonun gerisinde kaldı. Bankaların kullandığı sendikasyon kredilerinde ise yüzde 86 oranında artış var. Sektörün kâr rakamı 2023 Mayıs ayında 190 milyar TL düzeyinde iken 2024 Mayıs ayında bu rakam %22 oranında artarak 233 milyar TL oldu. Sektörün kârındaki artış oranı da enflasyon oranının çok gerisinde.
Mayıs 2024 ile Mayıs 2023 dönemlerine ait büyüklüklerdeki gelişimlere baktıktan sonra sektörün durumunu bazı oranlar açısından karşılaştırmakta da fayda var. Sektör kârlılığındaki düşüşün yansımasını özkaynak kârlılığı oranında da görüyoruz. Sektörün özkaynak kârlılık oranı yüzde 13,35’ten yüzde 10,89’a düştü. Enflasyon oranının yüksekliğini düşünürsek bu son derece düşük bir rasyo. Takipteki alacakların kredilere oranı yüzde 1,52. Bu oran son derece makul. Ancak önümüzdeki dönemde bu konuda ciddi bir risk bulunuyor. Aynı dönemde vadesiz mevduatın toplam mevduat içindeki payı yüzde 35,15’ten yüzde 34,2’ye düştü. Bunu yükselen faiz ortamının oluşturduğu alternatif maliyetin yüksekliği düşünüldüğünde normal karşılamak gerekir. 1 milyon TL üstü mevduatın toplam mevduat içindeki payı yüzde 71’den yüzde 75,8’e çıktı. Bu da Türkiye’de gelir dengesizliğinin arttığını ve küçük yatırımcının giderek kaybolduğunu gösteriyor. Kalkınma ve yatırım bankaları hariç nakdi kredilerin toplam mevduata oranı yüzde 86’dan yüzde 81’e düştü. Bu ise daha fazla kaynağın DİBS’lere aktarılması ve kredilere yönelik önlemlerden kaynaklanıyor.
Sektörle ilgili en çarpıcı gelişme düşük kâr artış oranı. Bunun temelde birkaç nedeni var. Bunlardan ilki geçmiş faaliyetlerle ilgili. Bankalar geçen dönemde kullandırdığı düşük faizli ve uzun vadeli konut kredileri vb. kredilerden bugün yükselen faiz ortamında zarar ediyor. Faiz oranları yüksek kaldığı sürece de bu kredilerden zarar etmeye devam edecek. İkincisi 2024’ün ilk aylarında da faizler yükselmeye devam etti. Bu yükseliş bankaların daha önce almış olduğu düşük faizli DİBS’lerden zarar oluşturmuştu. Üçüncü faktör yükselen faiz ortamında bankalar kâr marjlarını tam olarak koruyamaması. Bir başka faktör 2024’ün ilk beş ayında bankalardaki ciddi miktarda sermaye piyasası işlem zararı. Son olarak bankalar geçmiş dönemde KKM uygulamasında maliyet avantajı sağlıyordu. Giderek azalan KKM bakiyesi bu avantajın da azalmasına neden oldu.
Bu gelişmeler ışığında sektörü değerlendirecek olursak faiz oranları yüksek ve önümüzdeki dönemde büyüme oranlarında düşüş bekleniyor. Bu iki faktörün en önemli etkisi kredi geri dönüşlerinde sıkıntılara yol açabilecek olması. Dolayısıyla şu anda düşük olsa da sektörde sorun oluşturmaya aday en önemli konu tahsili gecikmiş alacaklardaki artış beklentisi.
İkincisi, sektörün özkaynak kârlılık oranı yeterli düzeyde değil. Önümüzdeki dönemde takipteki alacaklarda da bir artış olabileceği düşünüldüğünde bu durumun devam etmesi beklenmeli.
Mevduatta TL mevduatın payının bir süre daha artmaya devam etmesi olası. Kurlarda yatay hareketin devamı bankaların sendikasyon kredisi kullanmaya ağırlık vermesine yol açtı, bu durum da bir süre daha devam edecek.
Devletin borçlanma ihtiyacının bu sene de yüksek olacağı düşünüldüğünde kaynakların önemli bir bölümü yine devletin finansmanında kullanılacak.
Ekonomi yönetimince kredilerde seçici büyüme yaklaşımının sürdürüleceği görülüyor. Bu çerçevede bireysel kredilerde daha düşük oranda bir büyüme ya da büyümeme görülebilir.