Mahfi Eğilmez: Türkiye ‘skimpflasyon’ girdabına girdi
Ekonomi yönetiminin işbaşına geldiği Haziran 2023’ten bu yana yaklaşık 1,5 sene geçmiş olmasına ve talebi kısmak adına halkı giderek fakirleştiren pek çok karar alınmasına karşın TÜİK rakamları ile bile enflasyon neden yüksek kalmaya devam ediyor?
Geçen günlerde açıklanan ekim ayı enflasyonu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamları ile bile enflasyonun hâlâ kontrol altında olmadığını ve enflasyonla mücadelede hiçbir başarının bulunmadığını bir kez daha gösterdi. Tüketici fiyatları (TÜFE) ekim ayında beklentilerin üzerinde yüzde 2,88 artarken, on aylık artış yüzde 39,77’yi, yıllık oran da yüzde 48,58’i buldu. Böylece Merkez Bankası’nın 2024 için belirlediği yüzde 38 tahmininin de 10 ayda üzerine çıkılmış oldu. Nitekim Merkez Bankası tahminini cuma günü yüzde 44’e revize etti. Orta Vadeli Program’da 2024 için belirlenen yüzde 41,5 tahmininin gerçekleşmesi bu gidişatta mümkün görünmezken, sadece TÜİK’in göstereceği çabayla belki orana biraz yaklaştırılmaya çalışılacağı söylenebilir. Normal koşullarda ise 2024 enflasyon oranının yüzde 45’lerde gerçekleşmesi yüksek olasılık.
Enflasyonla ilgili diğer veri açıklayan kuruluşların rakamlarına baktığımızda İstanbul Ticaret Odası Ekim ayı Ücretliler Geçinme Endeksi artışı aylık yüzde 3,64, yıllık ise yüzde 59,10 olarak açıklandı. Böylece TÜİK ile daha önce daralmaya başlayan marj tekrar artarak yıllık yüzde 10’u aştı.
Enflasyon açıklayan bir diğer kuruluş olan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise ekim enflasyonunu yüzde 5,57, yıllık enflasyonu ise yüzde 89,77 olarak açıkladı. Dolayısıyla her zaman olduğu gibi TÜİK enflasyonu ile ENAG enflasyonu arasındaki uçurum devam etmiş oldu.
Bu kuruluşlar arasındaki yüksek fark devam ederken TÜİK’in rakamlarının gerçeğe uzak olduğunun geçmiş dönemde ortaya konulduğu unutulmamalı. Ayrıca bu kurumun enflasyonla ilgili verdiği detay bilgileri giderek azaltmasının güvenilirliğini düşürdüğü de bir gerçek.
Peki yeni ekonomi yönetiminin işbaşına geldiği Haziran 2023’ten bu yana yaklaşık 1,5 sene geçmiş olmasına ve talebi kısmak adına halkı giderek fakirleştiren pek çok karar alınmasına karşın TÜİK rakamları ile bile enflasyon neden yüksek kalmaya devam ediyor ve geleceğe yönelik düşme eğilimi göstermiyor? Yeni ekonomi modelinin başlatıldığı tarihte TÜİK’in açıkladığı yıllık enflasyon yüzde 38 civarlarında iken bugün 48,58 ile 10 puan daha yukarıda. Üstelik 2024’te enflasyonu artıran kurlarda çok düşük oranda artış görülmesine, petrol ve doğalgaz fiyatlarının da beklenenden düşük kalmasına rağmen bu gerçekleşti.
Geleceğe baktığımızda ise enflasyonun 2025’te yüzde 21’e, daha sonra da tek hanelere düşürülmesi hedeflenmekle birlikte bunun gerçekçi olmadığı görülüyor. Gerçekte bugünkü koşullarda enflasyonun yüzde 20’li seviyelere düşürülmesi bile çok zor. Bunun nedenleri şu şekilde özetlenebilir:
-Programın büyük ölçüde para politikası araçları olan faiz artışı ile bir ölçüde kredi miktar sınırlamalarına dayandırılması, başka araçların kullanılmaması.
Politika faizinin programın başlangıcında kademeli artış denilip uzun zamana yayılarak oldukça yavaş yükseltilmesi.
-Ekonomi yönetimine olan güvensizlik. Örneğin, ekonomi yönetimi gelecek yıl için yüzde 21 enflasyon hedeflerken Merkez Bankası beklenti anketlerine göre hane halkının 2025 Ekim ayı sonunda yüzde 70’ye yakın enflasyon beklentisi güvensizliği açık gösteriyor.
-Hedefler ve buna bağlı uygulamalar arasında uyumsuzluk derinleşiyor. Örneğin, büyüme hedefinde enflasyonda gerileme sağlayacak önemli bir düşüşe gidilmeden, enflasyonun tek hanelere düşeceğini hayal etmek…
-Vergi politikasının siyasetin gereklerine göre oluşturulması ve ekonomik gerçeklerden kopukluğu.
-Kamuda israf alışkanlığının ve harcama çılgınlığının artarak devam etmesi. Devletin harcama tarafını kısmaya çalışmak, devlette karar alıcıların ve devletin harcamalarından beslenenlerin istemediği bir şey. Ancak bu, enflasyonda düşüş sağlayacak temel noktalardan biri. Bütçenin harcama tarafında gereken tasarruf sağlanamadığı sürece enflasyon konusunda istenen başarının elde edilmesi mümkün değil. Çünkü bir yandan halkın alım gücü düşürülerek talep kısılmaya çalışılırken, diğer yandan devletten sağa sola aktarılan paralar, buradan yararlanan ve sayısı çok da az olmayan belirli bir kesimin fütursuzca harcama yapmaya devam etmesine yol açıyor.
-Aynı konuyla bağlantılı kamunun mal ve hizmet alımlarında kullanılan ve ihalelerde objektiflik, rekabetçilik ve verimlilikten uzaklaşmayı teşvik eden Kamu İhale Yasası’nın uygulanmaya devam edilmesi.
-Yine bütçenin gider tarafıyla bağlantılı, kamu-özel işbirliği projelerinde verilen ve kamu açısından uygunluğu tartışılan yüksek gelir garantili sözleşmelerin gözden geçirilmesine yönelik hiçbir çabanın olmaması, tersine bu tür projelerin uygulanmasına devam edilmesi.
-Ekonomi yönetiminin ve uyguladıkları programın ne kadar süre daha devam edeceğinin belirsizliği, bu konuda geçmişte yaşanan kötü tecrübeler.
-Aynı konuyla bağlantılı başta Merkez Bankası Başkanı olmak üzere bağımsız olması gereken ekonomiyle ilgili kritik kamu kuruluşlarının bağımsız olmaması ve dolayısıyla Merkez Bankası Başkanı’nın da her an görevden alınma olasılığı.
-Başta TÜİK olmak üzere veri açıklayan kamu kurumlarının açıkladığı verilere olan güvensizlik ve şeffaflığın giderek azalması.
-Halkın büyük çoğunluğu tarafından bağımsızlığını yitirdiği düşünülen hukuk sistemine olan güvensizlik.
Sonuç olarak, gerçekte siyaset ülke yönetiminin her alanında olduğu gibi ekonomide de hakim unsur durumunda. 2010’lu yılların ikinci yarısında başlayan ve giderek dozajı artan ekonomiyi siyasetin gereklerine göre yönetme güdüsü bugün yaşadığımız sorunların temelini oluşturuyor. Bu sorunlardan en önemlisi olan enflasyon konusunda da yukarıda saydığımız maddeler çerçevesinde hem zihniyette hem de uygulamada köklü değişikliklere gidilmedikçe kalıcı çözüm mümkün değil. Önümüzdeki dönemde de enflasyon bazı dönemlerde düşer gibi görünecek ancak genelde baktığımızda sürekli dünyanın en yüksek oranlarından biri olarak kalmaya devam edecek.
13 Kasım 2024 - İkinci Trump dönemi bize ne getirecek?
10 Kasım 2024 - Enflasyon neden düşmez?
6 Kasım 2024 - TÜSİAD’dan ekonomiye ilişkin çarpıcı tespitler
3 Kasım 2024 - Bankacılık sektöründe olumsuz sinyaller
30 Ekim 2024 - Dünya emeklilik sistemleri içinde Türkiye sondan dördüncü