DİSK’e göre işsizlik ödeneği lafta kaldı
ILO raporunda 2023 yılında işgücü piyasasında bir miktar iyileşme olmakla birlikte sorunların sürdüğü ve 2024 yılında işsizlik ve sosyal adaletsizlikte artış olacağını belirtiliyor. Raporda yer alan unsurların tamamı ülkemizde sorun olarak var.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm-Eğilimler 2024 (World Employment and Social Outlook-Trends 2024) raporu yayımlandı. Rapor dünyadaki istihdam durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor. Raporda 2023 yılında işgücü piyasasında bir miktar iyileşme olmakla birlikte sorunların sürdüğü ve 2024 yılında işsizlik ve sosyal adaletsizlikte artış olacağını belirtiliyor. Raporun bazı önemli konulardaki değerlendirmeleri şu şekilde:
-Rapora göre makroekonomik ortam 2023 yılında kötüleşti. Devam eden jeopolitik gerilimlerin yanı sıra enflasyon, merkez bankalarının agresif olmalarına yol açtı ve yüksek faiz artışları gerçekleşti. Bazı büyük ekonomilerin önemli ölçüde yavaşlaması, küresel ticaret üzerinde olumsuz etki yarattı. Gelişmiş ekonomilerde büyüme ciddi oranda düştü. Merkez bankalarının en azından 2024 sonuna kadar parasal koşullar konusunda sıkı bir duruş sergilemeleri bekleniyor. Bu nedenle de ekonomik toparlanma ve dolayısıyla sosyal adalette ilerleme sağlanamıyor.
-Bu olumsuzluklara rağmen 2023 yılında küresel büyüme beklenenden biraz daha yüksek gerçekleşti ve istihdam artışı ile hem işsizlik oranı hem de iş açığı salgın öncesi değerlerin altına düştü. 2023’te küresel işsizlik oranı yüzde 5,1 olarak gerçekleşerek, 2022’deki yüzde 5,3’e göre küçük bir iyileşmeyi gösteriyor. Küresel iş açığı ve işgücü piyasasına katılım oranlarında da 2023’te bir iyileşme görülmekle birlikte küresel iş açığı 435 milyona yakın yüksek seviyede gerçekleşti. 2023 yılında iş açığı oranı yüksek gelirli ülkelerde yüzde 8,2, düşük gelirli ülkelerde yüzde 20,5 düzeyinde. Benzer şekilde işsizlik oranı da 2023’te yüksek gelirli ülkelerde yüzde 4,5, düşük gelirli ülkelerde yüzde 5,7 düzeyinde gerçekleşti. Özellikle düşük gelirli ülkelerde bir tarafta iş açığı diğer tarafta işsizlik oranının yükseklikleri işgücü piyasasındaki dengesizliğin boyutunu gösteriyor.
-Rapora göre olumlu istihdam artışına rağmen ücret artışlarının enflasyona ayak uyduramaması nedeniyle ülkelerin çoğunda reel ücretler geriledi. 2023 yılında aşırı yoksulluk içinde yaşayan (satın alma gücü paritesi (SAGP) bazında kişi başı günlük 2,15 dolardan az kazanan) işçilerin sayısı dünya çapında yaklaşık 1 milyon arttı. Orta düzeyde yoksulluk içinde yaşayanlara (SAGP bazında kişi başına günlük 3,65 dolardan daha az kazanç elde edenler) bakıldığında, bu grupta yaşayan işçi sayısı 2023’te yaklaşık 8,4 milyon arttı.
-Raporun önemli bulgularından biri de işgücü verimliliğinin, pandemi sonrasında yaşanan kısa süreli bir artışın ardından, önceki on yılda görülen düşük seviyeye geri dönmüş olması. Teknolojik ilerlemelere ve artan yatırımlara rağmen verimlilik artış hızının yavaşlamaya devam ediyor olmasının bir nedeni olarak, yatırımların, hizmetler ve inşaat gibi daha az verimli sektörlere yönlendirilmiş olması olarak gösteriliyor.
-Verimlilik artışının düşük olduğu bu dönemde ülke içi gelir eşitsizlikleri de arttı. Düşük gelir sahiplerinin gelirlerinde yaşanan erozyon, talep artışı ve sürdürülebilir bir ekonomik toparlanma için de kötüye işaret.
-Toplam işgücüne katılım oranlarındaki toparlanmaya rağmen, temel sektörler belirli alanlarda işgücü taleplerini karşılamaya yönelik insanları çekmekte zorluk yaşamakta. Bu konudaki zorluğun bir kısmı bu sektörlerdeki kötü çalışma koşullarıyla ilgili. Verimliliğin yavaşlaması, bu sektörlerdeki işverenlerin daha yüksek ücretler vermesini zorlaştırıyor. Ayrıca ekonomi politikalarının sektörel bazda destekleyici olması, diğer sektörlerde açık pozisyonlarda önemli bir artışa neden oluyor. Bu tür sektörel uyumsuzluklar, çalışanların coğrafi hareketliliğine de neden olmakta. Bu çerçevede işgücü piyasasındaki dengesizlikler devam ediyor.
-Rapora göre işgücü piyasasında diğer bazı dengesizlikler büyük boyutta sürüyor. Kadınların işgücüne katılım oranları beklenenden daha hızlı bir şekilde toparlanmakla birlikte özellikle gelişmekte olan ülkelerde cinsiyet farkı hâlâ büyük. Gençlerin işgücüne katılımı toparlanmış olsa da, işgücü piyasasından ayrılan gençlerin çok büyük bir kısmı herhangi bir eğitim almıyor ve işe dönme konusunda ciddi engellerle karşılaşmaya devam ediyor. “Ne eğitimde ne istihdamda ne de öğrenimde (NEET)” olarak tanımlanan kişilerin oranı, özellikle genç kadınlar arasında hâlâ yüksek ve bu durum uzun vadeli istihdam beklentilerini olumsuz etkiliyor.
-Rapor ayrıca pandemi sonrasında işgücü piyasasına yeniden katılan kişilerin eskisi kadar uzun saatler çalışmama eğiliminde olduğunu ve izin alınan gün sayısının önemli ölçüde arttığını da ortaya koydu. Hasta raporu alınan günlerin sayısı pandemi öncesi seviyelere göre önemli ölçüde arttı ve bu, insanların sağlığı üzerinde devam eden COVID-19’un etkilerini gösteriyor. Yarı zamanlı istihdam oranında önemli artış yaşandı.
-Geleceğe baktığımızda, rapora göre 2023’teki ılımlı iyileşmelere rağmen hem erkekler hem de kadınlar için işgücü piyasasına katılım oranlarının 2024 ve 2025’te düşmesi bekleniyor. Küresel işsizlik oranları, özellikle gelişmiş ekonomilerdeki artan işsizlik nedeniyle hafif bir artış gösterecek. Rapora göre küresel işsizliğin 2024’te 2 milyon artması ve oranının 2023’teki yüzde 5,1’den 2024’te yüzde 5,2’ye çıkması bekleniyor. Yüksek ve ısrarcı enflasyon oranları ve artan konut maliyetleri nedeniyle gerçek ücretlerin ve yaşam standartlarının aşınmasının hızlı bir şekilde telafi edilmesi pek olası değil. Genç işsizliği, özellikle NEET oranlarının yüksek olduğu ülkelerde, yapısal ve işgücü piyasası uyumunun daha hızlı sağlanması konusunda zorluk yaratmaya devam edecek. Kayıt dışılık oranının 2024 yılında küresel istihdamın yaklaşık yüzde 58’i gibi yüksek bir oranda kalması bekleniyor. Benzer şekilde, 2024’te çalışan yoksulluğunun da devam edeceği görülüyor.
Raporda yer alan unsurlara baktığımızda, tamamının ülkemizde sorun olarak var olduğu görülüyor.
-İşsizlik oranı küresel ortalamanın neredeyse iki katı. Özellikle genç işsizliği çok yüksek.
-Çalışan yoksulluğu ve sosyal adaletsizlik üst düzeyde.
-Nitelikli çalışanlar yurt dışına kaçmanın yollarını aramakta ve bu alanlarda işgücü açığı yüksek.
-İşgücünün niteliğini artırıcı hiçbir çaba bulunmuyor.
2024’ün ülkemizde özellikle ekonomik büyüme anlamında daha zor bir yıl olduğu düşünüldüğünde sıkıntıların daha da artması kaçınılmaz.