Karneler yenileniyor: Öğrencinin ilgi alanı beş başlıkla keşfedilecek
Temel eğitimin yetersizliği, meslek liselerinin fonksiyonunun kalmaması, yüksek okul sayısının çok artırılmasıyla çoğunluğu hiçbir şey bilmeyen mezunlar işgücüne katılıyor. Bu hem işgücü piyasasını olumsuz etkiliyor, hem de verimliliği düşürüyor.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından Türkiye’de istihdamın durumuna yönelik “İstihdamı Kazanmak” isimli bir rapor yayımlandı. Rapor ülkemizdeki işgücü piyasasının durumunu değerlendiriyor, yaşanan sorunlar ve bunlara yönelik önerileri ele alıyor. Raporda Türkiye ekonomisinde bir taraftan yüksek işsizlik hüküm sürerken diğer taraftan da firmaların çalışan istihdam etme noktasında önemli sorunlar yaşadığı belirtiliyor. Sorunun çözümü için çok boyutlu ve kapsamlı bir istihdam stratejisinin geliştirilmesi ve atılacak kısa, orta ve uzun vadeli adımların belirlenerek gerekli adımların atılması gerektiği söyleniyor. Raporda firmaların çalışan istihdamında yaşadıkları temel sorunların öne çıkan başlıkları:
a) Mesleki/teknik eğitimdeki yapısal sorunlar,
b) Yükseköğretimde yaşanan sorunlar,
c) Teknolojik açık,
d) Organizasyonel sorunlar,
e) Temel eğitimde yaşanan sorunlar,
f) İmaj/statü problemleri,
g) Göreli ücret problemi,
h) Göçmen işgücü sorunu,
i) İstihdamı koruma regülasyonlarının sıkılığı.
Rapora göre bu faktörler birbirleriyle de çeşitli şekillerde etkileşim halinde. Organizasyonel sorunlar ile temel eğitimde yaşanan sorunlar genel olarak tüm istihdam piyasası üzerinde negatif etkilere sahip olan faktörler arasında. Orta vasıflı mavi yakalı çalışanlar için ayrıca teknik eğitim sistemindeki yapısal sorunlar ve imaj/statü problemleri belirleyici bir role sahip. Temel vasfa sahip mavi yakalı çalışanların istihdamında yaşanan sorunlar noktasında yine imaj/statü problemleri ile ücretler ön planda. Orta, orta-yüksek ve yüksek vasıf düzeyine sahip beyaz/gri yakalı çalışanlarda ise yüksek öğretim sistemindeki yapısal sorunlar ve teknolojik açık ayrıca öne çıkıyor.
Raporda, mesleki/teknik eğitimde yaşanan sorunlar olarak meslek liselerinin imaj problemi, bu liselerde öğrencilerin derslere karşı ilgisizliği, öğretmenlerin verimlilik ve motivasyonlarının düşüklüğü, birçok meslek lisesinde atölye ve donanımların yetersizliği, bu liseler ile firmalar arasındaki bağların zayıflığı, staj uygulamasının yeterince verimli olmaması ve eğitim programlarının tasarımında çeşitli problemler öne çıkıyor.
Raporda temel eğitime ilişkin olarak ise ülkemizde temel eğitimde sağlanan %100 okullaşma oranları ile niceliksel hedefe ulaşılmış olunmakla birlikte ortada halen önemli bir nitelik probleminin bulunduğu söyleniyor. Türkiye PISA 2022’de her üç ölçütte (okuma, matematik ve bilim) de diğer OECD ülkelerinin önemli ölçüde gerisinde. OECD’ye üye 38 ülke arasında Türkiye okuma, matematik ve bilim kategorilerinde sırasıyla 31, 30 ve 26. sıralara sahip. Yine öğrenci başına yapılan harcama düzeyinde Türkiye OECD ülkelerinin oldukça gerisinde. Ayrıca temel eğitime dönük harcamalarda kamu sektörünün payı ülkemizde %76.2 ile OECD ülkelerinin %91.2 oranına göre oldukça düşük.
Rapora göre temelde yöneticiler, profesyoneller, yardımcı profesyoneller ve teknisyenlerden oluşan orta-yüksek ve yüksek vasıflı beyaz/gri yakalı çalışanların oranı Türkiye genelinde %28,3 gibi büyük bir ağırlığa sahip. Bu çalışanların yarısından fazlasını oluşturan profesyonellerin işsizler içindeki payı %15,2 olup, %7.7 olan açık işler içindeki payından tam 7.5 puan daha yüksek. Dolayısıyla işgücü fazlalığının en çok olduğu meslek grubu profesyoneller. Bu mesleklere özel olarak yaşanan problemler arasında ise yükseköğretim sistemindeki yapısal sorunlar ve teknolojik açık var. Ülkemizde yüksek öğretimin temel probleminin nicelikten ziyade nitelik olduğu görülüyor. Yüksek öğretimde yaşanan problemlerin arka planında esas olarak kaynak problemi ile plan, program, strateji ve rehberlik eksikliği bulunduğu söylenebilir.
Sonuç olarak; raporda da yer aldığı haliyle ülkemizin eğitim sistemindeki sıkıntılar eğitim sonrası işgücü piyasasındaki sıkıntıların da temelini oluşturuyor. Temel eğitimin yetersizliği, meslek liselerinin hiçbir fonksiyonlarının kalmaması, yeterince altyapısı tamamlanmadan yüksek okul sayısının çok artırılması sonucunda, önemli bir bölümü kendi alanı da dahil hiçbir şey bilmeyen mezunlar işgücü piyasasına giriyor. Bu hem işgücü piyasasını olumsuz etkiliyor hem de kurumların insan kaynağının verimliliğini düşürüyor. Özellikle kamu kurumlarında sadece mezun olmanın yeterli görüldüğünü, liyakatın çoğu zaman dikkate alınmadığını görüyoruz. Yine en son müfredat değişikliği adı altında ilk ve orta öğretimin içinin tamamen boşaltıldığı biliniyor. Herkesin kendine sorması gereken soru: Eğitimin bu kadar niteliksiz ve yetersiz olduğu bir yerde gelecekte neyin iyi olmasını bekleyebiliriz?
20 Kasım 2024 - Kuşaklar aynı kaderi paylaşmaya devam ediyor
17 Kasım 2024 - Ekonomik ve psikolojik çöküntünün artan boyutu
13 Kasım 2024 - İkinci Trump dönemi bize ne getirecek?
10 Kasım 2024 - Enflasyon neden düşmez?
6 Kasım 2024 - TÜSİAD’dan ekonomiye ilişkin çarpıcı tespitler