Ekonomi yönetimi Erdoğan’a enflasyon konusunda gerçeği söylüyor mu?
Türkiye hâlâ enflasyonla mı mücadele edeceğine yoksa büyümeyi mi yüksek tutacağına karar verebilmiş değil. İlk çeyrek büyümesi de yüksek olacak. O halde enflasyon nasıl düşürülecek? Bu verilerle yüzde 36 enflasyon hedefinin gerçekleşmesi mümkün değil
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2023 yılı büyüme rakamları açıklandı. Açıklayan TÜİK olunca rakamlara hep şüpheyle bakılmakla birlikte verilerin doğru olduğunu kabul edersek üretim yöntemine göre Türkiye gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH) zincirlenmiş hacim endeksi olarak 2023 yılında %4,5 artmış. GSYH büyüme oranı 2021’de yüzde 11,4, 2022 yılında yüzde 5,5 olmuştu. 2023’nin tümünde üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2022’ye göre yüzde 75 artarak 26,3 trilyon TL oldu. Milli gelirin dolar cinsinden tutarının da yüzde 23,5 artışla 1,1 trilyon dolar olduğu hesaplandı.
Çeyrek dönemler itibarıyla ise GSYH 2023 yılının dördüncü çeyreğinde zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %4 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH 2023’ün dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre ise büyüme oranı ise yüzde 1.
GSYH’yi oluşturan faaliyetlere baktığımızda; 2023 yılında bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak;
– Finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri %9,0,
– İnşaat %7,8, hizmetler %6,4,
– Diğer hizmet faaliyetleri %4,6,
– Kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %3,8,
– Gayrimenkul faaliyetleri %2,7,
– Bilgi ve iletişim faaliyetleri %1,3,
– Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %1,2 ve sanayi %0,8 büyüdü.
– Tarım sektörü ise %0,2 küçüldü.
Yerleşik hane halklarının nihai tüketim harcamaları, 2023 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre %12,8, yılın dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %9,3 arttı. Bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre 2023 yılında mal ve hizmet ihracatı %2,7 azalırken ithalatı %11,7 arttı. Mal ve hizmet ihracatı, yılın dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre ise %0,2, ithalatı ise %2,7 yükseldi.
İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla gayrisafi katma değer içinde 2022’nin son çeyreğinde yüzde 24,7 olan payı, özellikle kamu çalışanlarına yapılan yüksek oranlı maaş zamları ve EYT’lilere yapılan ödemelerin yol açtığı artışla 2023’ün 2’nci çeyreğinde yüzde 34,3’e yükseldi.
Çalışanların milli gelirden aldığı pay 2023’ün son çeyreğinde yüzde 29,7’ye indi. Söz konusu payın 2016 yılının ilk çeyreğinde yüzde 40,5 düzeyinde olduğu düşünüldüğünde geriye gidişin boyutu daha net görülüyor.
Kişi başına GSYH 2023 yılında cari fiyatlarla 307.952 TL ve 13.110 USD olarak hesaplandı.
Bütün bu verilerden çıkarılacak sonuçlar ve geleceğe yönelik fikir verecek unsurlar şunlar:
Türkiye hâlâ enflasyonla mı mücadele edeceğine yoksa büyümeyi mi yüksek tutacağına karar verebilmiş değil. Enflasyonla mücadele büyümeyi düşürmekle mümkün olabilecekken büyüme yüksek oranlı devam ediyor. 2024’ün ilk 2 ayında da büyümenin düşmediği tahmin ediliyor. Mart ayının da seçim nedeniyle bu şekilde devam edeceğini düşünürsek 2024 yılı ilk çeyrek büyümesi de yüksek oranlı olacak. O halde enflasyon nasıl düşürülecek? Bu verilerle yıl sonu için hedeflenen yüzde 36 enflasyon oranının (TÜİK nasıl açıklar bilinmez ama) gerçek hayatta gerçekleşmesi mümkün değil.
Yılın ikinci yarısında ekonomi yönetimi tarafından sürekli bir sıkılaşmadan söz ediliyor ve hatta sıkılaşmanın yeterli düzeye geldiği söyleniyor. Sıkılaşmış bir ekonominin hızla büyümeye devam etmesi mümkün değil. Dolayısıyla ya halk sıkılaştık diye kandırılıyor ya da ekonomi yönetimi sıkılaştığını sanıyor. Sıkılaşma adı altında yetersiz adımların sonucu olan bu verilerle enflasyonun istenen düzeye düşürülmesi mümkün değil. Sonuçta da bir önceki ekonomi yönetiminde gördüğümüz ve yaz aylarında tekrarlanacak olan baz etkisiyle düşüyormuş gibi gösterilen ancak belli bir seviyenin altına asla düşmeyen bir enflasyonla yaşanmaya devam edilecek gibi görünüyor.
Büyümenin iç yapısının sağlıklılığı değerlendirilmeli. Bu konuda ilk söyleyebileceğimiz, sağlanan yüzde 4,5 oranındaki büyümenin en büyük etkeni iç talep ve dolayısıyla tüketim. Özel tüketim geçen yılın ikinci yarısında bir miktar düşmüş olmasına karşın yine de yüksek düzeyde kalmış ve yıllık bazda yüzde 12,8 oranında büyümüş. Bu yapı da, enflasyonun yüksek kalmasındaki temel nedenlerden biri. Tüketimin hâlâ yeterince kısılmadığı düşünüldüğünde, enflasyonun istenen seviyeye düşmeyeceğini bu veride de görüyoruz. Ayrıca üretimden daha çok tüketime dayalı hormonlu büyüme sağlıksız duruma işaret etmekte olup ekonomik sorunları daha da artırıyor.
Büyümenin yapısının sağlıklılığı ile ilgili sektörel olarak baktığımızda, sanayi yüzde 0,8 büyümeyle hemen hemen yerinde sayarken, tarım yüzde 0,2 daralmış. Tarımdaki durum, gıda enflasyonun yüksekliğinin nedenini ve böyle giderse sıkıntının daha da artacağını ortaya koyan çarpıcı bir gösterge. Ülkede tarımın hızla bittiğini hâlâ görmezden gelmek çok acı. Tarımda acaba kendi kendimize yeterli olduğumuz kaç ürün kaldı? Sanayi üretimini artıramamamız da ayrıca düşünülmesi gereken bir konu.
Kişi başına gelir 2023 yılında cari fiyatlarla yaklaşık 308 bin TL. Bunu 12’ye bölerek aylık geliri hesapladığımızda kişi başı gelir aylık 25.666 TL civarında. Geçen yıl asgari ücretin yılsonunda bile 11 bin TL civarında olduğunu, emeklilerin büyük bölümünün sadece 7.500 TL emekli maaşı aldığını ve çoğu 4-5 kişilik ailede eve sadece bu paraların girdiğini düşündüğümüzde, ülkenin genelinde kişi başına bu gelirin dörtte birinin bile elde edilemediğini söylemek yanlış olmayacak.
Gerek kur artışının düşük olması gerekse Suriyeli göçmenlerin nüfus içinde değerlendirilmemesinin bir sonucu olan bu durum gerçeği tam yansıtmıyor. Diğer taraftan ise bu rakam gelir dağılımındaki bozulmanın giderek arttığının bir göstergesi.