Merkez piyasayı TL’ye boğdu, 43 ay sonra bankalardan borçlanıcı konuma geçti
Ev fiyatlarının çok yükselmesi ve resmi-gayri resmi fiyatlar arasındaki marjın yükselmesi ile sorun oluşturuyor. Çünkü aradaki farkın TL olarak ödenmesi halinde çuvallarla para taşınması gerekiyor. Bu durumda aradaki fark döviz olarak ödeniyor ve bu da dolarizasyonu oluşturan farklı bir boyut oldu.
Türkiye’de halen kullanılan banknotların temeli TL’den 6 sıfır atma operasyonu kapsamında atıldı. 8 Ocak 2004 tarih ve 5083 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun” gereğince Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen Türk Lirası’ndan 6 sıfır atma operasyonu kapsamında Yeni Türk Lirası adı altında bugün kullanılan TL banknotlar “yeni” ibaresi ile birlikte 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren dolaşıma girdi.
1 Ocak 2009 tarihinden itibaren ise “yeni” ibaresi kaldırılarak, bugün kullandığımız E9 Emisyon Grubu Türk Lirası banknotlar kullanılmaya başlandı. En son 2 Nisan 2013 tarihinde Merkez Bankası, 50 TL ile sıklıkla karıştırılan 5 liralık banknotların hakim rengini mor olarak değiştirdi ve yeni banknotlar 8 Nisan 2013’te tedavüle girdi. Dolayısıyla TL’den 6 sıfır atılması sonrası 20 yıla yaklaşan bir süredir mevcut banknotlar kullanılıyor.
Son yıllara kadar bu banknotların kullanımı ve yeni banknot ihtiyacına ilişkin hiç kimse bir şey söylemiyordu. Ancak özellikle 2020 sonrası yüksek enflasyona bağlı olarak 500 TL gibi daha yüksek değerli banknot çıkarılması tartışılır hale geldi. Aslında bu tartışmalar herhangi bir tarafın çıkarına olmayıp daha çok ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Çünkü enflasyona bağlı olarak paranın alım gücü düştükçe eldeki banknotlar ihtiyacı görmemeye başladı.
Örneğin, bugün kullanımda bulunan paraları çıktığı 2009 tarihiyle karşılaştıracak olursak:
– Ocak 2009’da 1 USD 1,53 TL’ye eşitti.
– En büyük banknot olan 200 TL ile 131 USD alınıyordu.
– Bugün 1 USD yaklaşık 28 TL.
– 200 TL ile 7,14 USD alınabiliyor.
Başka bir örnek;
– Ocak 2009’da 1 litre motorin 2,37 TL olup, 200 TL ile 84 litre motorin alınıyordu.
– Bugün 1 litre motorin yaklaşık 40 TL ve 200 TL ile 5 litre motorin ancak alınabiliyor.
– 60 litre büyüklükteki bir aracın deposu doldurulduğunda 2009 yılı başında 142 TL ödenirken, bugün aynı aracın deposunu doldurmak üzere 2.400 TL ödenmek durumunda.
Yani 2009’da bir kişinin aracının deposunu doldurması için 200 TL değerinde bir adet banknot bile yanında bulundurması gerekmezken bugün 12 adet 200 TL’lik banknotu yanında bulundurması gerekiyor. Dolayısıyla nakit alışverişlerde kişilerin taşıması gereken fiziki para miktarı ciddi ölçüde arttı.
Sonuçta da 2009’da ülkenin en değerli parası olan ve piyasada nadir olarak bulunan 200 TL’lik banknot, bugün piyasada yaygın olarak bulunan ve alım gücü açısından değersiz bir banknot haline geldi.
Ancak ekonomi yönetimi 500 TL gibi daha büyük kupürlü para basmaya yanaşmıyor. Bunun muhtemel nedenleri arasında;
– 1990’lı yıllarda yaşanan sürekli daha yüksek tutarlı banknot basılması ve Türkiye’nin o günlere döndüğü imajının verilmek istenmemesi,
– Paranın değerinin korunamadığı imajı verilmek istenmemesi,
– Yüksek enflasyona bir kanıt oluşturmaması,
– Nakit dolaşımının azaltılmak istenmesi,
– Parasal işlemlerin ağırlıklı olarak teknolojik kanallar kullanılarak yürütülmesine güvenilerek ihtiyaç olmadığının düşünülmesi
vb. bulunuyor.
Yukarıda söz edilen konuların dışında yetersiz büyüklükte banknot olması dolarizasyonu da artıran bir unsur. Peki bu nasıl oluyor?
Hepimizin bildiği gibi ülkemizde pek çok alanda kayıt dışı işlemlerin ağırlığı epey fazla. Bu alanların önde gelenlerinden biri de konut alım satım işlemlerinde konutların tapuda işlem değerlerinin gerçeğe uygun gösterilmemesi geliyor. Yani tarafların üzerinde anlaştıkları değer ile tapuda gösterilen resmi değer arasında ciddi farklılıklar bulunuyor.
Alıcı tapuda gösterilen işlem değerini banka hesapları üzerinden öderken, kalan bölüm elden ödeniyor. Bundan birkaç yıl öncesinde fiyatlar düşük iken ve TL değeri yüksek bir para iken farkın TL olarak ödenmesi sorun oluşturmuyordu.
Ancak bugün ev fiyatlarının çok yükselmesi ve resmi-gayri resmi fiyatlar arasındaki marjın yükselmesi ile sorun oluşturmaya başladı. Çünkü aradaki farkın TL olarak ödenmek istenmesi durumunda çuvallarla para taşınması gerekiyor.
Bu durumda aradaki fark yabancı para olarak ödenmeye başlandı ve bu da dolarizasyonu oluşturan farklı bir boyut oldu.
Bunu bir örnekle açıklayacak olursak;
– Satılan bir konutun satış değerinin 4.000.000 TL olduğunu düşünelim.
– Bu konutun satış değeri tapuda 1.200.000 TL olarak gösterilmiş olsun.
– Bu durumda alıcı satıcının hesabına bankadan 1.200.000 TL gönderecek.
– Konutun gerçek satış değerinden kalan 2.800.000 TL ise satıcı tarafından nakden ödenmek durumunda.
– Bunu 200 TL’lik banknotlar halinde ödemeye kalkarsa 2.800.000/200= 14.000 adet 200 TL’lik banknot gerekiyor. Bir banknot destesinde 100 adet banknot olduğu düşünüldüğüne bu 14.000/100= 140 desteye denk geliyor. 140 deste para muhtemelen bir çuvala bile sığmayacak.
– Oysa bu para USD olarak ödenmek istenirse 1 USD=28 TL olduğunu düşünürsek 2.800.000/28=100.000 USD yapıyor. Banknotların her birinin 100 USD olduğundan hareketle 100.000/100=1.000 adet 100 USD’lik banknota ihtiyaç var. 1 destede 100 adet banknot olduğunu düşündüğümüzde 1.000/100=10 deste USD banknota ihtiyaç var. Bu da küçük bir çantada ya da küçük bir poşette bile taşınmaya uygun.
Görüldüğü üzere bu tür alışverişlerde TL’nin USD’ye çevrilerek ödenmesi hem alıcı hem de satıcı için büyük kolaylık yaratıyor. Bu örneğimizi araç satışı vb. ekonominin pek çok alanına yaygınlaştırmak mümkün.
Buna yol açan neden ise enflasyona bağlı olarak fiyatların çok yükselmesi ve piyasaya sürülen en yüksek banknot değerinin bunu karşılayacak düzeye getirilmemesi. Dolayısıyla yukarıda verdiğimiz örnek şeklinde yabancı para ödemeler zorunlu olarak yaygınlaşıyor. Bu ise piyasada yabancı para talebini ve dolarizasyonu artırıyor.
Sonuç olarak ekonomi hem teorik bilgiler hem de piyasa gerçeklerini bir arada değerlendirmeyi gerektiren bir bilim. Bunlardan birinden kopuk olduğunuzda tahmin edemediğiniz sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Bugünkü ekonomi yönetimi yukarıdaki piyasa gerçeklerini görmüyor. Ülkemizde her ne kadar hoş olmasa da daha büyük değerlerde yeni banknot ihtiyacı bulunduğu açık.