Hürriyet’in genel yayın yönetmenliği koltuğunda çok uzun yıllar oturdu ve de Türkiye’nin uzunca bir dönemine damga vurdu, attığı manşetler hem çok tartışıldı, hem çok eleştirildi, hem de çok alkışlandı. Bakın neler diyor?
Farkında mısınız büyük bir değişimin, dönüşümün içindeyiz. Özellikle medya dünyasında bunu çok daha iyi gözlemliyoruz. Geleneksel gazetelerin yerini hızla dijital mecralar alıyor, gazeteleri, dergileri kağıttan okumanın yerini hızla dijital okumalar, izlemeler alıyor. Gazetecilik de evriliyor, köşe yazarlığı gibi mesleğin bir dönem en ağır koltukları da dönüşüyor. Bunu en iyi gözlemleyenlerden ve de kendi de dahil olmak üzere eleştirenlerden, kaçınılmaz değişimin kodlarını en iyi okuyanlardan biri gazeteci büyüğüm sevgili Ertuğrul Özkök.
YouTube kanalımı açtığım 2020 yılında ‘Şelale Kadak ile Doğruluk mu Cesaret mi’ isminde bir seriye başladım ve ilk konuğum da Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç oldu. Kendisiyle yaptığım röportaja kanalımdan ulaşabilirsiniz. Tabii ki çok ses getirdi, tabii ki çok izlendi ve de programın konsepti gereği de Ali Koç cevap vermek istemeyeceği bir soru olursa Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Türk Eğitim Vakfı, TEMA ya da AÇEV’den herhangi birine bağış yapmayı kabul etti. Ali Koç hem tüm sorulara cevap verdi, tabii ki hem de benim bu vakıflarda açtığım Şelale Kadak ile Doğruluk mu Cesaret mi fonuna bağışta bulunarak kız çocuklarının eğitimine katkıda bulundu.
Türkiye’nin yaşsız ve çok üretken, çalışkan insanlarından biri olarak nitelediğim Ertuğrul Özkök 77 yaşında olduğunu her sohbetin mutlaka dile getiriyor, çünkü hakikaten yaşsız biri o.
Hürriyet’in genel yayın yönetmenliği koltuğunda çok uzun yıllar oturdu ve de Türkiye’nin uzunca bir dönemine damga vurdu, attığı manşetler hem çok tartışıldı, hem çok eleştirildi, hem de çok alkışlandı.
Gazetenin içinden kadın gazeteciler başta olmak üzere pek çok yıldız çıkardı. Kimi zaman kendini geri plana atmaktan kaçınmadı ve pek çok ismin ünlü gazeteciler arasına girmesine vesile oldu. Türkiye’yi pek çok trendle tanıştırdı.
Hayatın sadece siyasetten ibaret olmadığını da yaşamın pek çok rengini gazeteye taşıyarak inanları düşündürttü…
Bugün kendisiyle pek çok toplantıda karşılaşıyorum ve ertesi gün birlikte izlediğimiz tören, konser, lansman, konferans her neyse konu, hakkında yazdığı detaylı yazıya hayran kalıyorum.
O kadar çok pencere açıp okurlara o kadar ilginç konudan bahsediyor ki… Ben hızına yetişemiyorum.
Dolayısıyla Fransızca ve İngilizce’yi de çok iyi konuşan ve okuyan Ertuğrul Özkök’ün bugün dünyadaki pek çok değişimi nasıl yorumladığı, gazetecilik hakkında ne düşündüğü, geçmişte yaptığı ‘hatalar’ için bugün ne düşündüğü, varsa gazetecilik dünyasında yaptığı devrimleri bugün nasıl yorumladığı, genç gazetecilere tavsiyeleri, bugün gazeteciliğe yeniden başlayacak olsa en çok hangi alanlarda çalışmak istediği gibi pek çok soruma içtenlikle cevap verdi.
Ben kendisiyle her sohbet edişimde yeni şeyler öğreniyorum. Bir sohbetten beslenmenin, yeni şeyler öğrenmenin insanlara çok iyi geleceğini biliyorum.
Sohbet an itibariyle YouTube kanalımda. Müsait olduğunuzda izlemenizi ve yorumlarınızı yazmanızı bekliyorum. Keyifli seyirler…
-Siyaset sordukları zaman çok ağrıma gidiyor benim, ben çünkü siyasette bir şey yapmadım.
-Ben iktidara yakın bir gazeteci olarak kariyer yaptım. Hatta o sayede genel yayın yönetmeni oldum. Gazeteci olmak için muhalif olmak lazım, böyle bir şey yok. İktidarı desteklemek ayıp bir şey değil, onu militanlık haline getirmek, ayıp olan odur.
-Yazmak hiçbir zaman bitmeyecek ama artık yazmanın biçimleri de değişti. Algoritma bizim şu anda en büyük düşmanımız haline gelmeye başladı.
-Kendini güçlü hisseden televizyonlar, dijital platformlar bence beş yıl sonra hepsi çöp, çok büyük bir değişimin içindeyiz…
-Sosyal medyayı şu anda en keyifli kullanan insanlar 65 yaşın üstündeki insanlar.
-Yaşlanmaktan korkmuyorum, ölmekten de korkmuyorum ama…
-That was a good life.. Güzel bir hayattı…
-Türk toplumunda yaşayıp da bir şey olmak için bedel ödemeyen insan var mı ya?
-Yine ben günah çıkartıyorum. Sadece ben günahkarım diye kalıyorum ortada, ne yapalım…
-Gazetecilikte kim derse ki ben dürüstüm, hayatımda hiç hata yapmadım, gelsin bana söylesin, ben çıkarayım neler yaptığını. Mesleğin 30 yılında çok yukarıda bir yerde oturduğum için herkesin sicilini biliyorum…
-Bu sorulara sadece ve sadece ben cevap verdiğim için, bu ülkede en çok hata yapan adam buymuş, öbürleri hep dürüst düzgün gazetecilermiş gibi bir şey çıkıyor ortaya. Niye sadece Hürriyet’te benim attığım manşetler akıllarda kalıyor da Sabah’ın bir tane manşetini kimse hatırlamıyor?
-Bugünkü medyayla karşılaştırdığımız zaman kendimi melek gibi görüyorum bazen. Asıl bugün adalette yapılanlar kalıcı.
-Türkiye’de YouTuberlar çok başarılı. Daha cesurlar, daha yaratıcılar, daha hızlı gidiyorlar.