Yılbaşı terörü nihayet bitti

2 Ocak 2025

Size bir şey söyleyeyim mi her 31 aralık gecesi aynı stresi çekmekten artık yorgun düştüm.

yeni bir yıl geliyor diye neden mutlu olmam gerektiğini anlayamamakla birlikte, popüler kültürle bir defa uyumlu olayım, bari kendi mahallemden dışlanmayayım diye 31 Aralık gecelerinde var gücümle mutlu ve heyecanlı olmak için hala umutsuz biçimde uğraşıp duruyorum.

***

Yeni Türkiye denene bence kalite açısından 100, hatta bin basan eski türkiye yılbaşı gecelerinde mutlu olabilmek daha kolaydı.

Yeni yılın ilk dakikalarında kimin  göbek atacağı gibi düşük bir konuda da olsa neşeli bir toplumsal diyaloğumuz olabiliyordu yılın son, yeni yılın ilk saatleri için hiç değilse.

şimdi bir gece önce çok sevilerek izlenen tv programlarına baktığımda sadece tek siyah beyaz kanalın olduğu Türkiye’nin bile televizyon yayıncılığı açısından çok daha kaliteli ve modern olduğunu düşünüyorum. Nedenini büyük ihtimalle yeni yılın ilk saatlerini ertesi sabah Galata köprüsündeki gösteriye hazırlıkla geçiren kitlenin müzik ve mizah anlayışına bağlayabiliriz. çünkü yılbaşı gecesi sevilerek izlenen programlara baktığımda ‘O Ses türkiye’ ve ‘Güldür Güldür şov’un önde geldiğini görüyorum. bir ülkede estetik ve zevkin, bu kadar hızlı gerileyebilmesinin ve kalitesizliğin bu kadar popüler olabilmesinin nedenini anlayabilmek kolay değil.

***

Her sene olduğu gibi gece boyunca izleyecek tek bir kanal bulamayacağımı bilsem de yine de mecburen televizyon karşısında oturduk. yeni yılı boş duvara bakarak bekleyecek halimiz yoktu herhalde. 

boş duvara bakmamın belki daha kaliteli olabileceği bir televizyon gecesi bizi beklese de yine bir umut yeni yılı beklerken içeceğimiz içkiyi ve ona uygun birkaç parça yiyeceği örgütledik.

***

daha sonra telaş olmasın diye bu örgütleme işi yılbaşında hep 17.00 ile 18.00 civarında biter. bu defa da öyle oldu. tabakların, içkinin çoktan hazır olmasının öyle güzel bir şey olduğunu da sanmayın, çünkü bu defa da televizyon başına oturmayı planladığımız saati beklemenin  stresi vardı. Gece de sıkıcı başladı, inşallah böyle sürmez, bari  bir an önce içkimizi içebilsek stresi geldi üstüme. ülkenin genel durumu üstüne kanalların ek yeteneksizliklerinin yarattığı bu baskıyı aşabilmek ancak içkiyle olabileceğinden bu defa da televizyon önüne kurulma vaktimizi beklemenin yarattığı maksimum stres saatlerine girmiş olduk.

bu kötümser havayı aşabilmek için gece yemekten önce birer viski içelim bari fikri spontane biçimde doğdu ve bu fikir Rana ve benden hemen onay aldığından viski yudumlayarak bizim için yılbaşı televizyon ekranı resmi açılış saati olan 21.00’i beklemeye başladık.

açılıştan önce rakılarımızı ve tabaklarımızı servis ettim ve yılbaşı televizyon cehenneminin içine maalesef bir yandan yer ve yudumlarken düştük.

rakı tercihimiz tabaklarımızdaki somon ve lakerda ve yanındaki kırmızı soğan dilimiyle ilgiliydi, yoksa ben viskiden sonra kırmızı şarap içmeyi tercih ederdim. bilmiyorum ülkemizin yeni yemek komiseri Oray Eğin bu tercihlerime onay verir mi?

***

kanallar arasında dolaşmaya başladım. Böyle gecelerde Rana olağandan çok daha çemkirik ve evet tam anlamıyla ‘bitch’ olur. ekrana kim çıkarsa çıksın onu yerden yere vurur ve başka kanala hızla geçmediğim takdirde bana da kızar. ben de ne olursa olsun bu gece mutlu çoşkulu olunması gerektiğine daha önce karar vermiş olduğumdan onun bu tavrı daha da moralimi bozdu ama bunu çözmek için bir yılbaşı cinayetinden başka çare  yoktu, bu ise gecenin o saatinde çözdüğünden daha büyük problem yaratacağından o yola gitmedim.

***

yılbaşı gecesi sokaklar ne kadar ruhsuzsa kanallar da ona uygundu.

şehrin ve ülkenin çeşitli noktalarına yerleştirilen muhabir arkadaşlar sanki sokakta coşku varmış gibi şeyler göstermeye çok gayret etseler de tabii ki başaramadılar. sokak coşkusu görmek isteyenler Şam’dan yapılan canlı yayını arayıp bulmak zorunda kaldı. Böylece yılbaşında Şam’ın İstanbul’dan daha coşkulu olması gibi bir abukluk da yaşandı o gece.

***

saat 24.00 stresini de atlattıktan sonra asıl keyifli anlarımız başlayabildi. ortalıkta bunu gerektiren hiçbir şey yokken coşkulu ve mutlu olabilme mücadelemden hayli bunalmıştım. Yeni yıl da artık resmen başladığından imkansız bir ortamda mutluluk yaratma projemizden vazgeçip biz de rahalayabilirdik. Rana o saatte istemedi, ben ise erken sabah kahvaltısında bile rakı içebilen bir babanın çocuğu olduğumdan sadece kendime bir duble viski koydum ve gece boyu ortalıkta olmayan şansım devreye girdi ve bir kanalda restorasyonu tamamlanan Notre Dame kilisesindeki konseri seyretmeye başladık. Şovda estetik, zarafet, sanatın asaleti her şey vardı. keşke bütün gece bir tek bunu seyredilseydik diye konuştuk.

uyumaya geçtiğimizde sabah altı civarındaydı. ve sonra aynı hayatlar, aynı rutin  bu defa yeni  bir yılda yeniden başladı.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.