Bıçak kemiğe sonunda dayandı, artık onu kesin öldürmem lazım

4 Nisan 2025

Benim Netflix’de çok beğenerek ve takıntılı seyrettiğim iki dizi var

‘Samurai Gourmet’ ve ‘Midnight Diner’.

birincisinin adından anlaşılabileceği gibi iki dizi de japon yemekleriyle ilgili.

bu dizileri Türkiye’de benden başka bir insanın seyrettiğini düşünemiyorum. 

bundan bile anlaşılabileceği üzere uzun zamandır japon yemeklerine bir takıntım var. Ve yıllardır, bunun gerçekleşmesinin imkansız olduğunu bilsem de, bir gün Japonya’ya gidip ‘Midnight Diner’da anlatılan türde şehrin arka dar sokaklarında yürüyüp spontane seçtiğim küçük dükkanlarda yemek yeme hayalim var.

ileride bir gece o dar sokaklarda yürüyüp yan yana küçük dükkanlardan hangisinde yemenin daha keyifli olduğunu düşünebilsem hayatımda bir zirveye bile ulaşacağımı düşünüyordum.

***

kendi imkanlarımla gidemeyeceğim belliydi, kimsenin davet  de edeceği tabii ki yoktu bu yüzden hüzünlüydüm.

Ama hüznümü biraz azaltan İstanbul’da arada bir yemeğe çıktığımız arkadaş grubunda kimsenin de Japonya’ya gidemeyeceğiydi. Yani ben şiddetli bir Schadenfreude yaşıyordum (başkalarının çektiği acılardan zevk alma duygusu. Kavram Almanca çünkü bu tür duygu dünyada bir tek Almanlarda olabiliyor deniyor ama bence hatalı çünkü İngilizler’de de bu duygu kesin var ve ben onlardan bunun ingilizce kavramını acilen bekliyorum).

Yani hiçbirimizin Japonya’ya gidemeyecek olması benim üzüntümü azaltıyordu.

***

Düşünsenize davetli olarak dünyayı gezme dalındaki rekoru Monocle dergisi kurucusu TyLer Brule’nin bile elinden alan ve her geçen gün davetli gezme rekorunu daha da zirveye taşıyan Ertuğrul Özkök’ün bile Japonya’ya gitme umudu pek yoktu.

dolayısıyla kendim gidemiyorum diye dert yapmıyordum, kimse gidemeyecek diye içim rahattı. Ama acı darbe Oray Eğin’den geldi.

Oray benim hiç gerçekleşmeyeceğini bildiğim tüm hayallerimi içine alan  bir Japonya gezisine çıktı.  

***

Bunu kendisine de yazdım, vallahi kıskandım. geçmişte buna benzer hatalarını hep affetmiştim ama bu defa içimdeki fırtınayı azaltabilmenin başka çaresi gözükmüyor. 

bıçak kemiğe artık dayandı. onu artık öldürmekten başka çarem kalmadı.

bu son acı darbenin bende yarattığı maksimum nefreti azaltabilmenin başka yolu yok gibi görünüyor.

maalesef cinayeti çok istesem de bizzat işleyemeyecek kadar tembelim, bu yüzden Japonya gezisine çıkmadan önce Oray’a mutlak Fugu dene diye mesaj da arttım. belki biliyorsunuzdur, Fugu bünyesinde öldürücü zehir taşıyan balıktan yapılan bir sushi türü. Ustası yapmadığı takdirde öldürücü oluyor. Japonya’da bunu usta olmadığı halde yapmaya girişecek bir kişi olması ihtimali çok düşük de olsa yine de de şansımı deneyim dedim ve Fugu’yu  mutlaka denemesini istedim.

bunu yapmamış ama bunun yerine aynı derecede öldürücü olabilecek çiğ tavuk yeme ihtimali ortaya çıkmış ama o nedense bunu da denememiş maalesef.

Anladığım kadarıyla Oray Türkiye’ye illa da sağ olarak geleceği için iş bana kalacak. Bu aralar İstanbul’da fugu yapmayı veya çiğ tavuk yemeği sunmayı deneyecek japon lokantası arayışındayım. bulursam o gece yemeğe Oray ile birlikte Ertuğrul Özkök’ü de davet edeceğim, böylece bir taşla iki kuş vurmuş olurum diye düşünüyorum.

Sedat Ergin’i davet etmeyi düşünmüyorum çünkü onun kimsenin aklına gelmeyecek  sıkıcı konularda yazacağı daha çok yazı var. Türk milletini bu yazılardan mahrum etmeye gönlüm elvermedi doğrusu.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.