Orijinal hayat planıma göre güya bugünlerde Yalıkavak’ta ve sadece mizah ve sanat düşünerek yaşıyor olacaktım.
tabii bu ülkenin Türkiye olduğu ve ülkemin de Ortadoğuda bulunduğu gerçeği göz ardı ederek yapılmış bir eski plandı bu, şu anda hala İstanbul’da ülkemin üstünde oynanan büyük oyunları filan düşünerek yaşamaya çalışıyorum.
Tabii nerede olduğumun mizah ve sanat düşünmeme engel olmaması gerekir mantıken. ama artık düz mantık kurallarının bile çalışmadığı yeni türkiye koşullarında yaşamak zorunda olduğumuzdan mantıken olması gerekenin de olması zor oluyor. bu ortamda mizah ve sanat düşünülmesi bile gittikçe zorlaşmaya başladı.
perde arkasını bildiğim konuları bir tarafa bıraksam da her gece televizyon kanallarında öyle korkunç şeyler sanki rutinmiş gibi konuşuluyor, öyle insanı korkutması gereken şeyler anlatılıyor ki sakin kalıp güzel şeyler düşünmek artık mümkün değilmiş gbi gelmeye başladı bana.
Amerika ve İsrail’ in bölgemizle ilgili ortak planını anlatanlar bu planın birinci aşamasının Irak’taki kürt devleti olduğunu, ikinci aşamanın Suriye’de kurulan oluşum olacağını ve bu planın üçüncü aşamasının da Türkiye’den alınmak istenen toprakla ilgili olduğunu son derece sakin ve sanki bu soğukkanlı olunabilecek bir habermiş gibi anlatabiliyorlar ve buna rağmen ne ekranda ne de toplumda buna karşı büyük bir tepki oluyor. sanki toplum olarak uyuşturulmuş gibiyiz, bu vahim gelişmeler bile etki yapmıyor bizlere.
bu tepkisizlik aslında benim için sürpriz olmamalı. çünkü biz bugünlere yıllar içinde neredeyse gözümüze sokularak açıkça oynanan bir oyunla getirildik. Ve bu oyunun hiçbir aşamasında bizden tepki gelmediğinden olsa gerek oyunu oynayanlar da cesaret alıp daha da fütursuz davranmaya başlayabildi.
türkiye aleyhine oynanan bu büyük oyunun her aşamasında global güçler kendilerini saklama, gizleme gereği duymadan her şeyi gözlerimizin önünde yaptı.
Biz bunlardan bile geleceğimize (yani bugünlere) yönelik bir tahminde bulunmadıysak bu bizim sorunumuz sadece, onların değil.
bugün gelinen noktanın dönüm noktaları olarak gördüğüm bazı günleri size hatırlattığımda şimdi geriye bakıp gelmekte olan büyük oyunu nasıl oldu da göremedik diye pişman olacağınızdan da eminim ama artık iş işten geçti, oyunun son perdesi açıldı bile.
1- 1994 yılında ABD’nin geleceğe yönelik planını ortaya koyan kürt devleti haritasını gördüğümü defalarca yazdım. mizah yazarı olmamdan dolayı olsa gerek bu fazla ciddiyete alınmadı. o harita şimdilerde her yerde ortaya çıkmaya başladı.
2- Recep Tayyip Erdoğan o tarihte hiçbir yetkisi olmadığı ve hatta ilk seçimine bile henüz girmediği halde George Bush tarafından Beyaz Saray’a görüşmek için davet edildi. O anda resmi hiçbir devlet görevi olmamasına rağmen, hatta bu espriyi yapmadan geçemeyeceğim, o anda muhtar bile olmadığı halde ABD başkanı kendisiyle neden görüşmek istemiş olabilirdi. O görüşmeden sonra geldiği New York’ta benimle yaptığı görüşmede bu sorunun cevabını aramış ama sadece George Bush’un Erdoğan’ın önemini yeterince anlamamış olduğunu öğrenebilmiştim.
açıkçası amerikan yönetimi Türkiye’nin gelecekteki güçlü insanını değerlendirip planlarını ona göre yapmaya girişmişti. onunla birlikte Washington’da bulunan heyette Cüneyt Zapsu ve Yaşar Yakış da vardı.
o toplantıda nelerin konuşulduğu meçhul kaldı ama Erdoğan Türkiye’ye döndükten sonra kendisinin kürt meselesiyle yakından ilgili ve daha sonra da Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanı olduğunu da açıkladığından o Beyaz Saray buluşmasında bu gibi konuların konuşulduğu spekülasyonu yapıldı. Türk medyası bu konunun üstüne fazla gitmedi nedense. Üstelik o dönemde yeni Türkiye düzeni henüz medyanın üstüne kabus gibi çökmemişti. Buna rağmen konu ortada bırakıldı.
ben daha sonra Erdoğan’ın o Washington ziyaretinde dönemin savunma politikaları başkanı Richard Perle ile de görüştüğünü öğrendim. Eskiden Türk medyasında Karanlıklar Prensi olarak adlandırılan bu Perle bana Pentagon’da kürt devleti haritasını gösteren devlet görevlisi Harold Rhode’un da bulunduğu israil- abd çifte vatandaşı devlet görevlilerinden oluşan Neocon grubun manevi lideriydi.
3- 2019 yılının Kasım ayında bir gün dışişleri bakanı Mike Pompeo bulunduğu toplantının kapısında beklemekte olan gazetecilere ABD’nin İŞİD’e karşı mücadelede kendisine müttefik olarak Suriye’deki YPG/PYD güçlerini seçtiğini açıklayınca ben eyvah büyük oyunun rafta durmakta olan planı işte şimdi gerçekten raftan indirilerek oyun kuruldu diye düşündüğümü hatırlıyorum
4- Kürt devletinin Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlandığından, Rusya işin içinde olmadan yürünmesi mantıken imkansız olduğundan Putin’in Ortadoğu danışmanı Vitaly Naumkin 26 şubat 2018 de Georgetown Üniversitesinde özel davetle girilen yemekli bir toplantıda Rusya’nın kürt planını abd devleti görevlilerine anlattı. o günlerde CIA başkanı olan Mike Pompeo ertesi gün planı başkan Trump’a da anlattı ve onun Putin ile telefon konuşmasında da oval ofiste bulundu. amerika ile Ruya Suriye’nin kuzeyi hakkında görüş birliğine ulaşmıştı. bunun haberleri de çıktı medyada, en azından ben yazıp durdum.
5- 2019 yılının kasım ayında ABD YPG bölgesine 300 Tır dolusu silah getirip bölgede kullanıma sokturdu bunları.
Bütün bunlar gözümüzün önünde açık yaşandığından benim bugün neden herkesin büyük oyunu bu kadar soğukkanlı konuşabildiğine de şaşırmamam gerekiyor olabilir belki de. galiba türkiye bu olacak biteceğe çoktan alıştırılmış gibi.