Ertuğrul Özkök sorun olmaktan çıktı, şimdi de sorunsala dönüştü

Bu yaşamımda acı gerçeklerimden biri de hayatımın kaçınılmaz parçası olduğuna inandığım Ertuğrul Özkök’ün bana yarattığı sorunlarla sürekli boğuşmak. 

Anlayacağınız benimki temelde son derece acıklı ve lüzumsuz  bir hayat. acı ama  gerçek bu, ne yapayım. 

dışardan bakıldığında normal, düzgün bir insan olarak görünmesine bakmayın, aslında hayli, hatta benden bile daha fazla sorunlu bir insan.

Bir insanın benden bile sorunlu olabilmesi aslında o insanın hemen bugün acilen müşahede altına alınmasını gerektirmeliydi. Ama hiçbir konuda mantıki, rasyonel olanı başaramayan bir ülkede olduğumuz için o bu durumuna rağmen hala ortalarda görünüyor, o parti senin bu parti benim hayatını sürdürüyor.

***

Sorunları yıllar içinde arttı, sonunda başlıkta dediğim gibi sorunsala da dönüşü. Yani kendisinde var olan sorunların toplamından büyük bir sistem oluşturdu. Onları kabul etti ve muazzam boyuttaki sorunlarından oluşan sorunsalıyla kendine güç çıkarmaya bile girişti.

yani anlayacağınız  bu insan şu an hayli tehlikeli bir tehdit durumda. 

***

bunun beni neden alakadar ettiğini merak ediyorsanız, çünkü sorunlarının toplamından ibaret sorunsalının içine hep beni de çekiyor. yani onunla uğraşmayı bırakmayı çok istesem de başarmam maalesef  imkansız gibi.

***

Ne demek istediğimi müsaade edin anlatayım. çok kısa süre önce ‘Zeki insanlar iyi sevişebilir mi’ başlıklı bir yazı yazdım. Yazıma ‘başlıktaki soruya pratikten biliyorum ki ‘hayır sevişemezler’ diye kestirmeden cevap vererek geçip gidebilirdim’ diye başladıktan sonra şunu anlattım: 11 milyonu aşkın kullanıcısıyla Avrupa’nın lider kaçamak ilişkiler platformu Fransız menşeli Gleeden’ın Türkiye’den bağlanan kadın kullanıcıları arasında yaptığı araştırmaya göre zeki erkeklerin aşk yapma konusundaki yetenekleri ayırt edici seviyede. Ankette sorulan “Zeki erkeklerle aşk yapmak daha zevkli midir” sorusuna katılımcıların %78’i “Evet” diyor.’

***

bu tabii ki benim için anlaşılması zor bir durumdu. İlk önce bu kadınların Türkiye’de zeki erkeği nerede bulabildiklerini anlayamadım. sonra da büyük hatamı yaptım ve kendimi yine tutamayıp Ertuğrul Özkök sorunsalına bulaştım 

yazıda şöyle demiştim:

‘Eğer anketin sonucu sadece buna Türkiye’den katılan kadınların verdiği cevaba bağlıysa o zaman “Zeki erkeklerle aşk yapmak daha zevkli midir” sorusuna %78 ile “Evet” cevabı veren bu kadınları bir şekilde bulup onlara bizim ülkemizde zeki erkeği nerede bulabildiklerini, imkansızı nasıl başardıklarını da sormak gerekecek.

bu araştırmayı ben yapardım da korkum bu araştırmanın sonucunda evet cevabı veren bu kadınların hepsinin Ertuğrul Özkök ile yatmış olduğunun ortaya  çıkması ihtimali olduğundan ve bu da benim sinimi bozacağından ben girmiyorum bu işe.

çünkü ‘zeki erkeklerin daha iyi seks yapıp yapmadığı sorusunun bilimsel açıdan gerçekten doğru cevabı olan ‘hayır kesin yapamazlar, bu mümkün değildir ’cevabının aksine, bunu yalanlayan bir cevabı bir tek Ertuğrul Özkök’ün oluşturduğu yolunda bir önyargım var benim.’

***

bunu yazmak ve onu provoke etmek büyük hataydı, biliyordum ama dediğim gibi ona bulaşmadan da duramıyorum ne yapayım. sorunsala tam göbeğinden bulaşınca da Pandora’nın kutusu açılıyor tabii ki. yazı yayınlandıktan sonra Özkök’ten bana şöyle bir mesaj geldi: 

‘Zeki erkeklerin daha iyi sevişeceği konusuna gelince ben istisnayım. Düşünsene Kapital’i ve Derrida’yı okumaya kaç kez giriştim tek kelime anlamadım. Sorbonne’da iki sömestr Lacan’ın derslerine gittim. Hem de ilk sırada yer kapmak için sabah saat 6’da amfinin kapısındaydım. Tek kelime anlamadım hala anlamıyorum, muhtemelen mezara kadar anlamayacağım. Finnegan’s Wake’i 10 kere okuma girişiminde bulundum ( Son defa ayağımı kırdığımda Anna Karenina’yı sonuna kadar okuyup her kelimesini anladıktan sonra denedim), 25’inci sayfayı geçemedim. White men can’t Jump filmini beş kere seyrettim. Porno filmlerindeki African ve African Amerikalıları görünce hiçbir psikiyatrın çözemeyeceği derin ve kalıcı travmalar yaşayan Türk erkeği neslindenim. Beni bu şartlar altında dalga geçerek, bir cümle sonra öyle komplike ikinci bir cümle ile beni “Ben şimdi zeki ve iyi sevişiyor muyum, yoksa aptal ve iyi sevişgen miyim”  paradoksunda bıraksan dahi adımın zeki ve iyi sevişme hanesine yazdığın için çok teşekkür ederim (Bu son cümlenin bir Sedat Ergin cümlesi gibi uzun ve içinden çıkılmaz oluşu da senin kafamda yarattığın karmaşadan kaynaklanıyor). Bu kafa karışıklığını kendi lehime yorumladığım için güne güzel başladım sayende. Yine de abartmayalım, o yüzde 78 içinde benimle sevişmemiş en az bir yüzde 10-15 vardır. Ve zaman hala geç değil. Sevgilerimle.’

***

şimdi anladınız mı benim yıllar içinde uğraşmak zorunda olduğum ve içinden bir türlü  çıkamadığım Ertuğrul Özkök sorunsalının korkunç boyutunu ve teşkil ettiği tehdidin büyüklüğünü?

sizi bilmem ama ben bu mektubu aldıktan sonra onun çok yakında seri cinayetlere başlayacağını ve ilk olmasam da cinayetlerinin hemen başlarında bir yerde kurban olarak yer alacağımı düşünmeye başladım.