Roy DeCaravara (1919-2009) büyük bir fotoğraf sanatçısıydı.
özel ilgi alanı caz ustalarının dünyasıydı. kendisi de siyahi olduğundan çoğunluğu siyahi olan caz ustalarının dünyasında arkadaş gibi dolaşıp onları en hazırlıksız, en doğal oldukları ortamlarında çekiyordu. çalışma alanı caz olduğundan fotoğraflarından oluşan kitabının adı da ‘The Sound I Saw’dı.
İlk kitabım olan ‘Kütüphanemdeki Sesler’ çalışmamda bütün yapıyı John Coltrane’in özelikle ‘My favorite things’ parçasındaki doğaçlama tekniği üzerine kurduğumdan DeCaravara’nın 1960 yılında Harlem’de bir kulüpte çektiği fotoğraf beni çok sarsmıştı.
fotoğrafta Coltrane bir başka caz büyüğü olan Ben webster’e sarılırken görülüyor.
teknik açıdan iyi bir fotoğraf değil bu. ama bu yönü de bizlere bir tarihe o an şahitlik ediyormuş hissi veriyor.
görünen bir Coltrane parçası gibiydi. Çünkü her Coltrane parçası dinleyene aynı zamanda hem merhaba derken hem de hoşçakalın diyen bir yapıya sahiptir. Coltrane bu fotoğrafta caz geleneğini temsil eden Weston gibilerinin müziğine sahip çıkarken doğaçlama yeniden yorumlayıp ona hoşçakal da demektedir.
fotoğraftaki sarılmanın bir merhaba mı yoksa bir hoşçakal mı olduğunu işte bu nedenle anlayamıyoruz.
doğaçlama tekniğine dayalı cazda yeniyi deneyen ustaların geçmişten gelen geleneğe dayanarak yeniyi yaratırken yaşadıkları bu çelişki hep vardır. cazın doğasında bu geçmişe sahip çıkma ve geleceği kurma arasındaki diyalektik çelişki hep yoğundur. geçmişi Weston temsil ederken Coltrane o geçmişi reddetmeden geleceği kurduğundan bu fotoğraftaki sarılma aynı zamanda hem hoşçakal hem de merhaba olabilir.
ben bu yazıyı oluştururken caz üzerine belki de en güzel kitabı da yazmış olan (But Beautiful) Geoff Dyer’in See/Saw kitabındaki DeCaravara analizinden çok şey öğrendim.