İçinde fikir olmayan yazı

27 Haziran 2024

Hürriyet’te günlük yazılarım başlamadan önce, yani ben diyeyim 19’uncu yüzyıl sonları siz deyin 20’nci yüzyıl içinde, bir gün yayın yönetmeni beni odasına çağırdı.

Eskinin Hürriyet’inden bahsediyorum, yani hem patronu (Erol Simavi) hem de yayın yönetmeni (Ertuğrul Özkök) esaslı insanlardı, bugünkü gazetedeki komik durum yoktu ortada.

Öyle bir ortamda yayın yönetmeninin odasına çağrılmak şimdikilerin anlayamayacağı kadar ciddi bir işti bizler açısından.

bugünkü durum nedir tam bilmiyorum ama şu an gazetenin patronu ciddiye alınabilmesi mümkün olabilecek bir kişi değil. ve düşünsenize yayın yönetmeni de Ahmet Hakan. 

bugünkü ortamda yayın yönetmeninin odasına çağrılmanın o kişi açısından ciddi sonuçları tabii ki olabilir ama bu sonucun yapılan işle, gazetecilikle ilgili olacağını düşünebilmek hayli güç.

***

Aman neyse ne. Son gerçek medya patronu Aydın Doğan’ın bırakmasından sonra bence mahvolma sürecine giren Hürriyet’i düşünmek benim değil Sedat Ergin’in işi olmalı. Sedat Ölüler Ülkesi tanrıları tarafından sonsuza dek taş yuvarlamaya mahkûm edilen ve hedefe her yaklaşmasında taşın yine aşağıya düştüğü efsanedeki Sisifos gibi her gün hiç sektirmeden, neredeyse imkansız bir ortamda ciddi gazetecilik yapma inadını sürdürüyor. Hürriyet’in durumunu düşünme sıkıcı işini ona bırakıp asıl konuma dönüyorum.

***

dediğim gibi o gün Ertuğrul Özkök durup dururken beni odasına çağırmıştı.

gittim odasına oturdum, kahvelerimiz geldi. Bir süre sessizlikten sonra bana birden Hannibal Lecter’in yemeyi düşündüğü kadınlara baktığı gibi bakmaya başladı. ilk önce o bakışlardan korktum çünkü Hürriyet’te yazmanın bedelinin yüksek olabileceğini kabul etmekle birlikte o bakışların olası vahim sonuçları bence hayli fazla yüksek bir bedel olacaktı.

***

Neyse korktuğum başıma gelmedi ve bir süre öyle baktıktan sonra ‘Yazacağın yazılar hakkında konuşmak istiyorum. Senden ‘içinde fikir olmayan yazılar’ yazmanı istiyorum’ dedi.

***

ne demek istediğini anlamamış olmama ve içinde hiç fikir olmayan yazı o güne kadar hiç yazılmamış olmasına rağmen dediğini hemen kabul ettim.

***

sonra yazmaya başladım, neredeyse 30 yıl oluyor hala devam ediyorum. Ve içinde fikir olmayan yazılar yazmayı hala sürdürüyorum.

***

‘içimde fikir  olmayan yazı’ söylenmesi kolay ama yapılması öyle kolay bir şey değil.

diyeceğim şu ki bu saçma absürt terbiyesiz yazıların temelinde de bir hayli çalışma var. mesaimin büyük bölümünü yazılarımda arzum dışında kazayla olabilecek fikirleri çıkarmak, temizlemek için harcıyorum.

***

Ama içinde fikir olmayan yazı yazmanın nerdeyse doğal olan ve kendiliğinden öyle yazdıran yöntemini geçenlerde istemeden, biraz geç de olsa keşfettim.

***

son yazılarımdan bir tanesinde Thomas Mann’ın kendi benliğinden büyük yazarlık çıkardığını söylemiş ve hastalıklarının ve daha sonra eşcinselliğinin bu benliğin önemli parçaları olduğunu ve bu nedenle hastalıklarını ve cinselliğini anlamadan Thomas Mann’ı da diğer yazarları da anlamanın imkanı olmadığını yazmıştım.

***

eğer durum böyleyse, hastalıklarımız, örneğin bir frengi biz yazarları belirliyorsa benim içinde fikir olmayan yazı yazmaktaki son başarılarımın açıklaması da benim yeni hastalığım olabilir o zaman diye düşündüm.

son hastalığımın adı akut prostatis. Bunda yaş gereği zaten büyümüş olan prostatınız aniden biraz daha büyüyüp iltihaplanıyor. buna kapılan insanın çok istese de düşünebilmesi zaten imkansız, çünkü zaman kalmıyor.

ya tuvalete gider durumda oluyorsunuz ya da oradan döner durumda, ama dönerken yine gitmeniz gerektiğini sanıp geri dönüyorsunuz. tuvalete vardığınız da ‘Kominsky method’ dizisindeki ihtiyarlar gibi yapabildiğiniz çiş miktarı aslında oraya gitmeye değmeyecek kadar olabiliyor. Çıkan da sancıyla çıkıyor zaten.

doktorlarım bunun antibiyotik tedavisiyle çözüleceğini söylüyor, onlara inanıyorum ama hastalık boyunca içinde fikir olan yazı yazmak mümkün olmadığı gibi yazı yazmıyorsanız  bile, çiş dışında bir şey düşünebilmek mümkün değil.

***

şimdi keşke diyorum, Hürriyet’te yazmaya ilk başladığım aylarda da bu hastalıktan olaydım. içinde fikir olmayan yazı isteyen yayın yönetmenini daha tatmin eden yazılar yazabilir miydim acaba?

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.